Bölüm şarkısı : Lost in the fire - Gesaffelstein / The Weeknd
Potter'ın eline uzanıp parmaklarımızı birbirine geçirdim ve alnımı yatağa dayadım. Hangisinden daha çok
nefret ediyordum, Ailemin ölmesi mi? Ya da onlara yetişememiş olmam mı?Dakikalar geçti. Belki de saatler, emin değildim. Koca evrende minicik bir karınca gibi hissediyordum. Kanatlarımı kaybetmişim. Bir kuş kanatları olmadan uçamazdı.
Sevdiklerim, arkadaşlarım ve ailem. Onlar benim kuş olmamı sağlıyorlardı. Şimdi ise bir anda gittiler.. Sonsuza kadar gittiler.
Elimdeki parmakları hafifçe seğirdi. Başımı hızla kaldırdım ve açık mavi
rengi gözlerini beni izlerken buldum."Potter." Boğuk bir sesle konuşup üstüne eğildim ve dudaklarına hafifçe bir öpücük kondurdum. O gece benim yanımda olmasaydı olacakları düşünemiyordum. Hiçbir şey söylemedi, sadece bana bakmayı sürdürdü.
Muhtemelen onu öpmeye nasıl cüret ettiğimi merak ediyordu
ama umurumda değildi. Gerçek olup olmadığına inanmak için o kısacık öpücüğe ihtiyacım vardı."Ben katil oldum.. Ben onun gibiyim." dedim dolu gözlerle. Elini bıraktım, yatakta dik oturup beni azarlamaya
başlamasını bekledim. Konuştuğunda sesi sert ve derindi, Ağzından çıkan kelimeler buz kesmeme sebep oldu."Kimsin sen?"
Ona gözlerimi dikip baktım.
"Olivia."
Aynı şekilde oturunca üstünde kıyafetleri olmadığını anlayınca utanmıştım. Başını yana eğip bana dikkatli, hesaplayan bakışlarıyla
baktı."Karıncayı bile incitemeyen o cadıya ne yaptın?"
Gözleri. Uzun zaman boyunca
bana kayıtsızlık yerine sevgiyle bakmasını umut ettiğim gözleri."Böyle söyleme..." diye fısıldadım. "Korkuyorum..."
Potter'ın kaşlarını çatması yeni bir
şey değildi ama bu defa boğazımda bir yumru oluşmasına sebep
oldu."Neler olduğunu hatırlıyor musun? Ne yaptığını? Ölü bedenlerini bir canavar gibi parçaladığını hatırlıyor musun?"
Dediklerini kulağı duyuyor muydu? Kötülüğün efendisi beni kötülük yaptım diye mi yargılıyordu? Bir an karşımda Albus değilde Potter var gibiydi. O olsaydı şuan beni azarlıyor olurdu. Albus'un yaptığı gibi..
Kaçak bir damla gözyaşını silip gitmek için yataktan çıktım. "Bir kaç sevgi sözcüğü bekliyordum, ama yanılmışım." Sanki göğsüme bir ağırlık çökmüştü..
Bileğimi saran güçlü elin kuvvetiyle kendimi yatakta bulunca kalp atışlarım hızlandı.
"Sana kızmadım.." dedi üstüme çıkarak. Bileklerimi başımın üstünde tek eliyle tuttu. Diğer elini başımın sağ tarafına koydu ve kaslı çıplak vücudunu göğsüme yasladı. Derin bir nefes alıp deli gibi atan kalbimin patlamasını önlemeye çalışırken gözlerimi bile kırpmıyordum. "Seni öyle vahşi görünce tahrik oldum. Hiç olmadığım gibi. Kimseye olamayacağım bir duygu.."
İçimdeki bir şeyler alevlendi.
"Ben korkuyorum.." dedim fısıltıyla.. Bakışları yüzümde geziniyor ve utangaç hücrelerime iniyordu.
Tenime işleyen soğuk bakışlarının farkındaydı. "Benden mi?" pürüzsüz
sesi dudaklarımda dans etti."Hayır, kendimden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLİVİA TOM RİDDLE : ÖLÜLERİN DANSI
FantasíaBu kitap ikinci seridir. Hogwarts artık yeni bir kötülüğün esiri olmuşken, Karanlık Lordun kızı Ölülerin çağrısına kulak veriyor.