5"Kurak Çöl. "

199 25 311
                                    

Bölüm şarkısı : Train Wreck : James Arthur

Zamanın anlamı kalmamıştı. Geçen günler kurak bir çöl gibi ıssız hissettiriyordu. İkinci yılımın ilk günlerini böyle acı içinde geçireceğimi söyleseler inanmazdım.

Oysa zaman onun ilk sesini duyduğum an benim için donmuştu.
Ne kadar saatler ve günler geçerse geçsin her anım aynı ve stabildi artık. Uyanıyor derslere giriyor ve sonra tekrar uyuyordum.

Kaç gün geçti. Kaç saat onsuz acıydı? Bazen düşecek gibi oluyordum, açık açık tökezliyordum.. Beni ayakta tutan tek şey onunla yaşadığım anılardı.

Etrafımda konuşuluyordu, ama bunların hiçbir önemi yoktu. Koca bir boşluğun içinde ki küçük taş parçasıydım sadece. Ne duyuyor ne de algılıyordum?

Ama bu gece rüyamda ölüler alemine gitmiştim. İstemeden oldu ve bana bir şey fısıldadılar...

Profesör Aberfotth öğrencilerin kalabalık gürültüsünü susturdu. Üç haftadır yaşayan ölü gibiydim. Düşüncelerim bir toz bulutu gibi uçuştu. Sessizce çatalımı tabağımın kenarına bıraktım. Zaten sadece bir lokma yiyebilmiştim.

"Bu yıl Quidditch dünya şampiyonası için ağır eğitimler alınacak.. Takım kaptanları bu konu ile ilgilensin."

Bir öğrenci Profesör Aberfotth arkasını dönmeden ayağa kalktı ve bir soru sordu.

"Profesör Aberfotth bir dedikodu var." dedi. Tüm başlar ona çevrildi. "Kötülük yeniden doğmuş diyorlar efendim."

Bir uğultu Hogwartsın eski duvarlarında yankılanmaya başladı. Sessiz bir şekilde gelecek olan cevabı bekledim. Hala saklıyorlar mıydı?

Profesör Aberfotth sorulan sorudan memnununiyetsiz bir ifadeyle boğazını temizledi.

" Bu duvarların arasında güvendesiniz. Büyük bir savaşı atlattı ve hala ayakta. O yüzden sadece derslerinize odaklanın ve böyle konuları büyüklerinize bırakın." dedi sakin bir ses tonuyla.

Zihnimde Potter'ın cümleleri yankılandı. 'Okulda güvendesin cadı. Bu okulda sana kimse zarar veremez.' demişti. Doğru söylüyordu. Zihnim cümlelerini bir anı gibi saklıyordu. Kalbim büyük bir acıyla sancıdı.

Bu okul canlıydı ve elinden geldiğince okulunda ki öğrencileri koruyordu.

Herkes yemeğe devam etti. Rory meyvesuyundan bir yudum aldı ve iç çekti. "Sanki bu zamana kadar büyükler bir şey yapmış gibi söyledi." dedi sitem ederek.

Laura kekinden bir ısırık aldı ve konuşmak için öne eğildi. "Hiç sanmıyorum. Harry Potter zamanında olanları biliyorsunuz. Büyücüler evlerinde titrerken tüm yük onun omuzlarındaydı." dedi tiksintiyle.

Bir bakıma haklıydı. Tüm herşeyi arkadaşları ile beraber halledip yine tek başına onu yenmişti. Tabi savaş sırasında sevdikleri yanındaydı ama yük onun omuzlarındaydı.

Şimdi ise o kötülük.. Oğlunun içindeydi. Bu nasıl bir kader böyle? Bir zamanlar uğruna savaştığı kötülük şuan bizzat oğlu tarafından yönetiliyordu. Onun acısını belki tahmin bile edemezdim.

"Olivia."dedi Adel ve elimi tuttu." İyi misin? "

Yüzümde bir ifadesizlik maskesi vardı. Başımı salladım." İyiyim. "

Elimin üstünde ki elini çekerek," Acaba bu yıl neler yaşayacağız? "diye sordu.

Omuzlarımı silktim." Asla kolay şeyler yaşamayacağımıza eminim. "dedim sakin bir sesle.

Başımı dik tutuyordum ama içimdeki çocukların başı eğikti. Üzgündü ve acı çekiyordu. Dışarıya yansıttığım buz gibi maskenin altına saklanmıştım sadece.

OLİVİA TOM RİDDLE : ÖLÜLERİN DANSI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin