Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MULTİMEDYA : Albus Severus Potter.
Albus Severus Potter'ın gözünden.
Olivia'nın açık sırtına elimi koydum ve sağ tarafıma çektim.
Adam elini uzattı. "Merhaba Albus. Senin için ne yapabilirim?" kirpikleri titredi.
Uzattığı eline bakma tenezzülünde bile bulunmadım.
"Ben Dean." diye tanıttı kendini..
Olivia şaşkın bir şekilde yüzüme bakıyordu. Bir şeyler söylemek istiyordu ama şuan söyleyeceği tek kelimeye bu adamı parçalatırdım.
"Neden seninle birşeyler içmiyoruz Dean." dedim adamın hala havada olan elini sıkarak.
"Ben, memnun olurum." dedi yalaka bir yüzle sırıtarak.
Arkamı döndüm. "Takip et!"
Dean bana doğru bir kaç adım attı ama Olivia'nın sesi ikimizide durdurdu.
"Dean, bence sen artık gitmelisin yani evine. Detayları sonra konuşuruz."
Küstah yaratık. Beni bu zevk dolu avdan alı koymak istiyordu. Olivia alev alev yanan gözlerimi görünce korktu ve sesi içine kaçmıştı.. Gözlerinde yalvaran bir ifade vardı. Göz bebekleri büyüdü ve masum bir ifadeyle bana yaklaştı. Ama istediği zaman nasıl çekici olabileceğini biliyordu.
Elimi tuttu. Küçük parmakları avuçlarımın arasında kaybolmuştu. "Lütfen bırak gitsin." diye fısıldadı kulağıma. Hangi ses tonuyla konuşacağını, hangi hareketleri yapacağını iyi biliyordu.
Öne doğru eğilip, gri gözlerine baktım.
"Bu kadar korkma cadı, en fazla ne yapabilirim ki?" dedim korkutmamak için yumuşak sesle. Kalbinin temposunun arttığını duydum.
"Eminim seçeneklerinin arasında öldürmek yoktur." dedi koca gözlerini benimkilere dikerek.
Yanılıyordu tabii ki. Öldürmek hayır, öldürmekten beter etmek evet.Bunu düşünürken Olivia'nın kalın dudakları büzüldü.
Olivia kolumu tutarak, "Aslına bakarsan Albus, şuan bence ikimizinde biraz temiz havaya ihtiyacı var" dedi.
Onu korumaya çalışması sinirlerimi daha çok bozuyordu.. Öfkemi on katına çıkardığının farkında mıydı? Hızla kolumu çektim.
