Yine buradayız!
Sanırım bu kitabın finali çok hızlı gelecek.
Hatta ilk final yapan kitabım olabilir...
Gelelim sizlere,
Gününüz nasıl geçti veya geçiyor?
Bir derdiniz varsa söyle alalım sizi->
İyi okumalar🍭
...
"Selam!"
Sanki kötü bir şey yaparken yakalanmış gibi hissediyordum. Nede olsa izin günümde bir hastamın odasının kapısında hastama yakalanmıştım?
Ne saçma bir durumdu bu böyle?
"Selam?"
Neden burada olduğumu merak ettiği belli olan sesiyle selamıma karşılık verdiğinde zoraki gülümsedim.
Gözlerindeki bakışları elimdeki poşetleri bulurken aklıma bir fikir geldi.
Poşetleri yukarı kaldırarak gösterdim.
"Bugün izin günüm de. Evde sıkıldım, hastalarımla vakit geçireyim dedim."
Hala tam olarak inanmış gözükmesede kafasını sallayarak yanımdan geçti ve kapıyı açarak içeri girdi.
Bende arkasından ilerleyerek kapıyı kapattım.
"Nasılsın?"
Yatağına oturmuş öylece bakıyordu. Bir şeye morali mi bozulmuştu?
Sert bakışlarında anlam veremediğim bir duygu vardı.
"İyi."
Yine kısa cevaplar vermeye başladığına göre cidden bir şey olmuştu ama sorgulamadım. Büyük ihtimalle mesleği veya özel hayatı ile alakalı bir şeydi ve sorgulamaya hakkım yoktu.
Onun yerine moralini yerine getirmeliydim. Ve bunun için harikası bir çözüm yolu biliyordum.
"Bende iyiyim. Sorduğun için teşekkürler çok naziksin. "
Bozulmuş gibi yaparak sesimin tonunu düşürmüş, gülümsememi yüzümden silmiştim. Utanmasam ağlayacaktım.
"Şey... Yani... Öyle demek istemedim. Ben..."
Az daha elimde olmadan gülecekken kendimi sıktım. Oyunculuğumun tamamiyle çöp olmasın rağmen inanması oldukça komikti.
"Ben bunları bırakayım. Afiyet olsun."
Poşetleri yatağının yanındaki sehpaya bırakarak arkamı döndüm.
Kapıya kadar yürüyüp, tam çıkacakken şaka olduğunu söyleyerek geri dönecektim.
Hızlı adımlarla yataktan uzaklaştığımda duraksadım.
Daha doğrusu durduruldum.
Kolumu tutmuş, gitmemi engellemişti.
Yanlış anlaşılma olmasın, öyle romantik bir an felan gibi değildi.
Şuan bir bodyguard tarafından durdurulmuş gibi hissediyordum.
Bu kadın hastanede yattığı bir hafta boyunca bir kilo dahi kaldırmamış, antrenman yapmamıştı. Bu güç neyin nesiydi?
Sanırım tüm bu hastane süreci boyunca bir Yüzbaşı olduğunu tamamiyle unutmuştum.
"Üzgünüm. Kafam allak bullak. Size batlamış gibi oldum."
Ben=vicdan azabı.
Hızla arkamı dönerek omuzlarından tuttum ve sürükleye sürükleye -kendisi yürüdü. Benim zorla hareket ettirmem mümkün değildi.- yatağına götürdüm. Omuzlarını bıraktığımda bu sefer kolundan tutarak oturmasını sağladım.
"İlk olarak üzülmesin gereken benim Yüzbaşı. Şaka yapıyordum. İkinci olarak yanlış hiçbir şey yapmadın. Ben abarttım. Üçüncü olarak-"
Yanda duran poşetleri alarak içinden iki adet tatlı, çatal ve soğuk çay çıkartıp ikimizin ortasındaki sehpanın üzerine koydum
"Acıktım ben, yiyelim şunları."
Ben tatlıları açarken önümden gelen sesle donup kaldım...
"Yiyelim doktor. Yiyelim."
Gülüyordu.
...
Ya ama ben sizi yerim...
Bu nasıl doktor kıza hep tatlı veriyor??
Cık cık cık, gençlik işte.
Bir dahaki bölümde görüşelim!✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serotonin -Asker & Doktor-
RomanceYüzbaşı ve Profesör Doktor ... Vatanı uğruna şehit olmayı kafasına koymuş, bu hedef uğruna acı da dahil olmak üzere hislerinden vazgeçmiş, varını yoğunu ailesine adamış, oldukça başarılı ve katı olmasıyla bilinen kadın bir asker. Yüzbaşı Kübra Ayla...