Araba bagajından selamlar!
Aileyle yolculuktan nefret eden bir tek ben olamam değil mi??
Kaç yaşınıza gelirseniz gelin, eğer ailenin en küçüğü iseniz o bagaja binersiniz maalesef...
Benim durumum belli, siz nasılsınız?
İyi değilseniz dertleşelim!=>
Haydi başlayalım bakalım 🥕
...
Sanırım sağa çekmem gerekiyor.
Evet evet, motoru durdursam iyi olur. Yoksa kesin kaza yapacağız.
Belime sıkı sıkıya sarılan kollarla bu motoru daha fazla kontrol edemeyeceğimi biliyor, diğer bir yandan bu anın hiç bitmemesini diliyordum.
Akli dengem tamamiyle sarsılmış bir şekilde, motoru kullandığımdan bile emin değildim.
Ya kaza yaparsak? Ya ona bir şey olursa?
"Daha hızlı sürsene! Rüzgar çok güzel esiyor!"
Kübra'mın sesiyle kendi kendime kurduğum cümleleri bir kenara atarak başımı iki yana salladım.
Bana her dokunduğumda devrelerim bu şekilde yanmaya devam ederse ciddi anlamda başımıza bir şey gelebilirdi.
"Hız sınırı var ya hani! Nasıl hızlanayım?"
İkimizde bağırıyor, doğru düzgün iletişim kurmaya çalışıyorduk. Ama bu beni rahatsız etmektense keyiflendiriyordu.
O mutluydu, dolaylı olarak bende.
"Özür dilerim! Bilmiyordum!"
Sikerim sınırını.
Köklediğim gazla zaten boş olan yolda dahada hızlanmaya başladık.
Eğer o sevecekse oldukça önemsediğim kuralları bile yerle bir ederdim.
Büyük ihtimalle radara yakalanıp ceza yiyecektim ama şuan bunu düşünecek durumda değildim. Arkamdan gelen kahkahalar buna engel oluyordu. Her bir gülüşü beni benden alıyor, kalbinin içindeki derinliklere sürüklüyordu.
Ben bu kız çok seviyordum.
Sahil kenarına geldiğimizde arabayı yavaşlatarak durdurdum. Önce ben inerek kaskımı çıkarttım.
Ardından Kübra kaskını çıkartarak indi. Saçları bağlı olduklarından dağılmamıştı. Sol eliyle tokasını çıkartarak motorun dikiz aynasındma yöneldi.
Yanına ilerleyerek onu kendime çevirdim. Ona olan sevgim düşünme gücümü zayıflatıyordu.
Saçlarını düzeltirken kokusunu içime çekmeye çalışıyor, uzaktan da olsa başının üstüne öpücükler kondurduğumu hayal ediyordum.
İşim bittiğinde saçlarını hafifçe okşayarak ellerimi ayırdım. Pamuk gibilerdi.
Yeni fark ettiğim bakışları öylesine parlaktı ki... Bir anlığına da olsa onu sevdiğimi anladığını, onunda beni sevdiğini düşünmeme yol açtı.
Bir süre sonra kendime gelerek bileğinden hafifçe tutarak ilerlemesini sağladım.
"Aç mısın bakalım?"
Başını onaylamaz bir biçimde salladığında gülümseyerek onayladım.
O zaman tatlı yerdik.
Daha önceden de geldiğim deniz manzaralı 7/24 açık cafeye girerek bir masaya oturduk.
Oldukça hoş, modern bir cafeydi. Ve en güzle özelliği ise harikulade tatlıları ve buzlu çaylarıydı.
"Tatlı mı yiyeceğiz?"
Gülümseyerek heyecanla başımı salladım. Bu halime bakarak oda bana katıldı. Şuan ikimizde mal mal gülüyorduk.
Cafede ki tek tük insanın da bize garip garip, bazılarının ise imrenerek baktığını biliyor, ama umursamamayı tercih ediyordum. Ediyorduk.
Şuan sadece ben ve o vardık.
Birde siparişini verdiğimiz, az sonra gelecek olan tatlılarımız.
Görevinin nasıl geçtiğini sorduğumda muhabbetimiz başlamış, uzun bakışmalarla karışık gülüşümüz sona ermişti.
Belirli bir sürenin ardından gelen tatlılarımızla Yüzbaşımın gülüşü yüzünde tekrardan peydahlandı.
Suflemden bir çatal alırken ağzıma gelen mükemmel tatla bende gülümsedim.
"Cidden çok iyiymiş."
Beğendiğini duymak, beni dahada neşelendirmiş, önümdeki tatlıdaki dikkatimin dağılmasına yol açmıştı.
Bir yandan yiyip, bir yandan konuşarak geçen sürenin sonunda mekandan ayrılmış, yanımıza aldığımız cips ve kolayla deniz kenarıdaki kayalıklara yerleşmiştik.
"Bugün çok güzeldi. Teşekkürler."
Zaten onda olan bakışlarım, onunkilerinde bana dönmesiyle birbiriyle kesişti. O an kalbimde bir kıvılcım çaktı.
Ben ona aşıktım. Hala dokunmaya, sevmeye, öpmeye, sarılmaya kıyamıyordum. Ama şunu da fark etmiştim. Aşk bu değildi.
Aşk ona bakınca rahatlamak, kalbine dolan huzur ve heyecan dalgasıyla mayışmak, en önemlisi ise göz göze gelince dünyalarınızın birleştiğini hissetmekti.
Ben belki kitaplardaki gibi aşık değildim ona.
Belki herkes gibi sevmiyordum onu.
Ama ben kendi tanımıma uyan aşkla, kalbimin bana fısıldayışıyla seviyordum.
Ben aşkın tanımını ona duyduğum duygular olarak biliyor, bu şekilde açıklıyordum.
O an yine düşünmeden ağzımı araladım. Sağ elimi saçlarına götürerek bir tutamını öptüm.
Daha sonra yüzüne yaklaşarak iki gözünüle hafifçe, oldukça hafifçe dudaklarımı değiştirdim.
Alnımı alnına yaslarken kısık sesle fısıldadım.
"Sensiz kalbim gurbette. Ben sana aşık oldum şurimşine..."
...
AĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAAĞAĞAAĞAGAGAGAGAGAGAGGAGAGAGAAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAGAĞAĞAĞAĞAĞAĞAGAGAGAGAGAGAGAGAG
Ay noluyo noluyo!
Bölümü nasıl buldunuz????
Gelecek bölümlerde görüşelim♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serotonin -Asker & Doktor-
RomanceYüzbaşı ve Profesör Doktor ... Vatanı uğruna şehit olmayı kafasına koymuş, bu hedef uğruna acı da dahil olmak üzere hislerinden vazgeçmiş, varını yoğunu ailesine adamış, oldukça başarılı ve katı olmasıyla bilinen kadın bir asker. Yüzbaşı Kübra Ayla...