/18/

3.9K 259 33
                                    

Selamlarrr!

Nasılsınız?
Umarım iyisinizdir.

İyi değilseniz ne duruyorsunuz?

Haydi dertleşelim!

Ve size bir sürprizim var!

Bu bölüm alışık olduğumuzun aksine Berkay'dan değil Kübra'dan olacak!

Eğer beğenirseniz belki bir iki bölüm daha bu tarz olabilir.

Bölüme geçelim o zaman!🕯️

...

Terleyen avuç içlerimle son beş dakika yürüme mesafesi kalan cafeye doğru adımlıyordum.

Teröristlerle çatışırken bu kadar heyecan yapmıyordum ben!

Garip bir durumda olduğum her halimden belli oluyordu zaten.

Her zamankinden farklı olarak elbise giymiştim. Tabiki ilk giyişim değildi ama çokta tercih ettiğim söylenemezdi.

Dalgalı, açık kahverengi saçlarımı salmış, kahkül ve perçemlerimi şekillendirilmiştim.

Beyaz albisem tam yazlıktı. Uzun boyumu ve fiziğimi ortaya çıkartacak biçimde bedenimi sarıyordu.

Bence gayet güzel görünüyordum. Tabiki bu elbiseyi asker üniformasına tercih ettiğim anlamına gelmiyordu.

Sonunda cafeye vardığımda içeri girdim. Çok hoş görünüyordu. Çiçeklerle bezenmiş, renkli koltuklarla birlikte kalın bambu benzeri malzemelerden yapılan masalar vardı.

Burası gerçekten mükemmeldi.

Birinin omzuma dokunduğunu hissettiğimde refleksle bileğini tutarak ters çevirdim.

"Hey hey hey, yemin ederim ki masumum."

"Doktor?"

Aniden bedenimi saran utanç dalgasıyla bileğini bıraktım.

Ne yapıyordum ben böyle? Eğitimde miydik?

"Cidden çok çok özür dilerim. Refleksle oldu."

Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ve bu beni dahada geriyordu.

Gülerek doğrulduğunda uzun boyu sayesinde kafamı biraz kaldırmam gerekmişti.

Boyumun 1.73 olmasına rağmen bana göre bile iriydi. Asker olmayı hiç düşünmüş müydü acaba?

"Emin ol hasta yakınlarından yediğim dayağın yanında bu bir hiç."

Gülerek konuştuğunda kaşlarımı çattım.

"Kim yaptı bunu sana?"

Elimi tutarak beni bir masaya ilerletip oturmamı sağladığından yanaklarımın kızardığına emindim.

Dikkatimi her seferinde dağıtmayı nasıl başarıyordu?

"Klasik doktora şiddet mevzuları."

Oda karşıma oturduğunda gülerek cevap vermiş ve garsonu çağırmıştı.

Aklıma gelen şeyle kaşlarım havalandı.

"Çok bekledin mi beni? Tam zamanında geldim ama senin erken geleceğini hesap edememişim."

Dakik bir insandim ve dakikası dakikasına gelmiş olsamda kendimi kötü hissediyordum.

O an bize bakan bir iki kişi ilişti gözüme. Büyük ihtimalle az önce yaptığım hareket yüzündendi ve bu dahada utanmama neden oldu.

Umarım askerlerimden biri burada değildir yoksa rezil olurum. Komutanlarının sert görünüşünden ölesiye korkan insanlar bu şekilde kızaran yanaklarımı görse beni bir daha ciddiye alır mıydı?

Aldırırdım.

"Hayır. Hatta aynı anda geldik bile denebilir."

İçime sinen rahatlamayla gülümsedim. Onun yanındayken neden hep gülüyordum?

"Sevindim."

Gardon geldiğinde iki tane waffle istedi. Bana dönerek içecek olarak ne istediğimi sordu. Nasıl oluyorda canımın hangi tatlıdan istediğini biliyordu?

"Limonata olur."

"İki de limonata."

Garson onaylayarak yanımızdan ayrıldığında aklına bir şey gelmiş gibi aniden bana dönerek gülümsedi. Gülüşü...Acayip güzeldi...

"Sorun olmayacaksa ismini kullanabilirim değil mi?"

Kaşlarımı çattım. Neden soruyordu ki?

"Tabiki."

Küçük bir çocuk gibi neşeyle karşıladı cümlemi. Sadece bir isim için mi bu kadar mutlu olmuştu?

Tatlılar gelene kadar basit sorular sormuştuk. En sevdiğimiz yemek,renk,tatlı gibi basit sorulardı. Ama hoşuma gidiyordu.

En sonunda tatlılar geldiğinde limonatasından bir yudum aldı. 

Dikkat ettim de, yemek yemeden önce her zaman içeceğinden içiyordu. Fark ettiğim detayla gururla gülümsedim. Sanki filozof oldun Kübra.

"Sevgilin var mı Yüzbaşı?"

İçtiğim içecek boğazımda kalırken öksürmeye başladım. Gülme sesiyle sahibine döndüm, yani Berkay'a.

"Bunu hayır olarak kabul ediyorum."

...

Ayayayay, Berkay'a aşık olmuşum.

Eeee,bölümü nasıl buldunuz??

Şahsi olarak Kübra'nın da boş olmadığını düşünüyorum.

Bir dahaki bölümlerde görüşelim!

Serotonin -Asker & Doktor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin