/23/

3.9K 281 25
                                    

Merhaba canlarım!

Nasılsınız bakalım?

Umarım iyisinizdir, iyi değilseniz dertleşelim!->

10k mı olmuşuz ne??

Hepinize çok çok teşekkürler!
Dahada büyüyelim!

Açık olmak gerekirse bu kitabı yazarken en fazla 800 okunma civarında olmasını bekliyordum.

Ama galiba asker kitapları biraz fazla okunuyor...

Her neyse, haydi başlayalım bakalım!💫

...

Başarılı geçen bir ameliyatın sonunda yine ellerimi yıkıyordum.

Benimde hayatım amma sıkıcı. Hep aynı rutin.

"Selamın aleyküm yeni evli hocam."

"Aleykümselam Ömer. Kim evlenmiş?"

"Siz hocam?"

Bıkkın bir şekilde ona bakarken gerçekten şaşırmış görünüyordu.

"Anlamadım?"

Onun şaşkınlığına eşlik ederken elimi yıkamam bitmişti. Ömer'de duraksadı ve tamamiyle bana döndü.

"Dün, asansörde bir poşetten kağıt çıkartmıştınız. Belki farkında değilsiniz ama sesli okudunuz ya hocam?"

Sesli mi okudum?

Yüzbaşı benim ayarlarımı hepten bozmuştu. Delirmiştim galiba.

En azından şanslı olduğum bir konu vardı ki oda bunu Ömer'in yanında yapmış olmam. Ömer her ne kadar çocuksu bir insan olsada kimseye haber uçurmaz, sen söylemedikçe canından bir parça gidecekmiş gibi korurdu.

Yani güvenilir bir insandı.

"Eee, ne olmuş? Evlilik nereden çıktı?"

"En sonra şurimşine yazıyordu ya hocam. Nişanlınız sandım."

Araştıracağım diye aklımın bir köşesine yazmıştım ama aniden çıkan ameliyatla vaktim olmamıştı.

"Ne demek ki?"

Ömer sanki mümkünmüş gibi dahada şaşırarak suratıma baktı.

Anlamıyorum, ne yazıyor olabilirdi ki kağıtta?

"Lazcada a-"

Çalan telefonumla sözünü kestiğim için özür dileyerek kimin aradığına baktım.

Babamdı.

Ne olmuş olabilirdi ki?

"Üzgünüm Ömer, benim çıkmam lazım. Çekmez şimdi burada."

Onaylar biçimde başını salladığında mahçup bir şekilde gülümseyerek tekrar özür diledim. Çocuğun lafını bildiğin başında kesmiştim.

Hızla asansöre ilerleyerek içeri girdim. Giriş katına geldiğimizde sonlanan aramayla telefonumu açarak tekrar aradım.

"Alo? Oğlum?"

"Evet, benim. Kusura bakma, ameliyattaydım."

Onaylar mırıltılar çıkardığında önemli bir şey için aramadığı kanısına varmıştım. Sesi telaşlı gelmiyordu.

"Öylesine aramıştım bende. Rahatsız ettim değil mi?"

"Hayır hayır, ne rahatsızlığı."

Birinin beni 'öylesine' aramasına alışık olmadığımdan birine zarar geldiği korkusuna kapılmıştım. Nefes nefese kalmış sesimle aramayı cevapladığım için benim hatamdı. Adam kendini mahçup hissetmişti işte!

"Eee, buluştu mu gelinimle?"

"Ne gelini?! Abimi vermiyoru-"

Arkadan gelen sesle bu kişinin Oğuz olduğunu anlamıştım. İlk başta gülsemde jeton sonradan düştü.

Gelinim mi demişti o?

Kübra'ya, yeşim gözlüme gelinim mi demişti?

Aniden hızlanan kalp atışımla boşta kalan sol elimle kalbimin olduğu yere dokunarak kendi kendime sakin kalması hakkında tembihledim.

Her Kübra ismini duyduğunda böyle hızlanacak mıydı bu? İşimiz vardı...

"Buluşmadım."

"Öyle mi?"

Gelinim lafını bozmadığım içindi galiba, ses tonu değişmiş, daha ılımlı bir hal almıştı.

Bu kısaca "evet baba, seviyorum onu" demekti. Ve oda bunu anlamıştı. Sanırım babalar oğullarını anlardı.

Bir süre konuşup kapattığımızda ben odama çıkmış, çantamı alarak hastaneden ayrılmıştım.

Saate baktığımda sekize geliyordu.

Motora binmeden önce kaskımı kafama geçirdim.

Tam binecekken arkadan gelen, hayatımın ortasında yerini almış sesle duraksadım.

Hızla arkamı döndüğümde kalbiminde teklemesi bir oldu.

O... Gülümsüyordu...

"Kek hoşuna gitti mi bakalım Alp?"

Hızla motordan uzaklaşarak yanına ilerledim.

Tamam, kabul ediyorum. Biraz sonra yapacağım hareket biraz fazla olabilirdi ama ayaklarım kendinden bağımsız hareket ederken bu benim suçum sayılmazdı ki!

Kollarım ona dolanırken sağ elim beline, sol elim başına gittiğinde belki bir ihtimal atışları yavaşlar diye başını kalbime hafifçe bastırdım.

Yok! Olmuyor. Dahada hızlandı bu!

Güzel kokusuyla mayışırken onu incitme korkusuyla öyle hafif sarılıyordum ki... Yeterli gelmiyor, ona duyduğum özlem dinmiyordu.

Onunda kolları benim belime dolandığında kalp krizi geçirdiğimi düşünmekten algılarımı yitiriyordum.

En etkili uyuşturucu misali beni kendisine bağlayan kokusuyla başının üstünde sıkı bir öpücük kondurdum ve en son kokusunu içime çekerek ayrıldım.

Şunu da belirtmek isterim. Onun kollarından ayrılmaktansa kalp krizi geçirmeyi yeğlerdim.

"Bunu gülütden daha çok sevdim Kübra'm."

...

Şunu da belirtmek isterim, gülüt cidden güzle bir kek. Deneyin.
(Mısır unu bulabilirseniz.)

Eee, bölümü nasıl buldunuz bakalım???

Ben yazarken bir an direkt düğün sahnesiyle bitiresim geldi...

Ama daha var ona.

Bir dahaki bölümlerde görüşelim♡

Serotonin -Asker & Doktor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin