Selamlarrr bebeklerimm!
Son bir haftadır baya hastayım, boğazım ağrıyor, öksürük felan derken yeter artık bölüm yaz kadın! Dedim.
(Asla okurlar tarafından istek-tehdit- geldiğinden dolayı değil!!(!))
Ben kendimden bahsettim sıra sizde, nasılsınız? Kötüyseniz ne yapıyorduk? dertleşelim.
(Bu arada ben buraya yazdığımda bir okurum konuşmak istediğini söylemişti ama sonra bir şey yazmadı, umarım şuan iyidir)
(154k için teşekkür ederim! Artık gerçekten bir 'kitap' oluyoruz )
-kardeşimi kedi tırmalamış, herkes bir yandan bağırıyor,annem koltukları silmeye karar vermiş,babam yemek yiyor,ablam tatlı yapıyor, kardeşim ölse kimsenin umrunda değil sanki... Ben ev işimi yaptım, yemeğimi yedim bölüm yazıyorum...hasta hasta iş yaptıran ablama teşekkürler♡-Seni seviyorum kardeşim! Ama okurlarım bekliyor...
...
1,2,3,4...452,453...
Tavandaki her bir çıkıntıyı özenle sayarken esnedim. Uykumu getirmeye başlamıştı.
Normalde Kübra'm ile buluşup saçma sapan aktiviteler -bir mağazaya girip yapabileceğimiz en berbat çift kostümünü giyerek elit sokaklarda dolaşıp görüntü kirliliği yapmak gibi- yaptığımız harikulade izin günlerimden birindeyim. Tek fark bu şaheserleri yaşayabileceğiniz sayılı insanlardan olan Kübra'm göreveydi. Bende ilk başta Selçuk Oğuz, yani saygı değer 18 yaş ergenliğe girmiş kardeşim ile dışarı çıkmayı planlamış olsamda arkadaşlarıyla -demekki onlar benden daha önemli- halı sahaya gideceğini söylemişti.
Aramızdaki herşey buraya kadardı Oğuz..yoksa kardeş satan pis kalleş mi demeliydim?
Her neyse, ardından annemin yanına gitmiş, yarım saat sarma sarmıştım. En sonunda yarısını yediğim için 'karnını ağrıtacaksın!' azarları eşliğinde mutfaktan atılmıştım.
Buradan sana seslenmek istiyorum validem, ben doktorum, teşekkürler..
En sonunda da vazgeçerek odama dönmüştüm. Arkadaşlarımın hepsi benimle aynı bokun laciverti olduğundan buluşma ayarlamış, ayarladığımız gün ekmiş, tek gelen adamı da yalnız bırakmış, engellerimizi yiyerek oturmuştuk. Yani kısaca onlarla da buluşamazdım..
454..455..456...
Bizim tavanda da amma çok benek varmış...
Ben sayma işlemime devam ederken kapı çaldı.
"Oğlum?"
Yatağımdan doğrularak 'gir' sinyalini çok sevgili babama verdim. Ne zaman izinli olsam direktmen ışınlanıyor gibi yanımda belirir, balık tutmaya, sahile veya sadece bahçede kahve içmeye bile olsa beni baba-oğul yapabileceğimiz her türlü aktivite için zorladı.
Babamın olması garip bir duyguydu. Kan bağım olmasada baba dediğim birinin bulunması gerçekten garip bir duyguydu.
Ki ben sadece Arka Sokaklar'da ki Rıza'ya baba demiş insandım.
"Kahve içelim."
Orta yaşlarında olmasına rağmen dik tuttuğu duruşuyla odaya girdi. Ve tahminim üzerine yine bir öneri ile yanıma oturdu.
Olur demek için açtığım ağzımı geri kapattım. Canım bir şey yapmak istemiyordu.
Ömer'le konuştuğum günden beri sadece evde kalmak, yatmak ve Kübra'm ile buluşmak istiyordum. Gerçi çok fazla sarılırsam karnıma tekme atıyordu ama bunun konusunu açmaya gerek yok.
"Keyfim yok."
Şu ana kadar onu kırmamak için isteklerinin hiçbirine hayır dememiştim. Hakkım olduğunu düşünmemiştim. Adam bir tacizcinin oğluna kendi kanından gibi davranarak yeterince yükün altına giriyordu zaten.
Ben bir cevap,bir bağırma veya o tarz bir şey beklerken garip bir sessizlik oldu.
Derken kafama bir yumruk yedim...
Daha ne olduğunu anlamadan elim kafamın arkasına, enseme giderken babam konuşmaya başladı.
"Bilmiyorum mu sanıyorsun? Kafanda nelerin döndüğünü bilmediğimi mi sanıyorsun?"
Alnımı ovarken yan gözle babama baktım.
Neyden bahsediyordu?
"Buraya taşındığın günden beri biliyordum Alp. Annene hiç söylemedim ama oda biliyordu. Nede olsa seni o doğurdu, yanında büyümesende bir bağınız var."
Ona bilmece anlatıyormuş gibi baktığımı fark etmiş olacak ki derin bir nefes aldı. Geriye giderek yatakta rahat bir şekilde, duvara yaslanarak oturdu. Gözleriyle hemen yanını işaret etti.
Az önceki yumruktan sonra karşı çıkmaya pek götüm yemediği- yani istemediğim için yanına oturdum.
Derin bir nefes aldı ve tekrar konuşmaya başladı. Bu sefer sesi çok daha sakindi.
"Bak, bize sen söyleyene kadar susmayı planlıyordum. Ama olmuyor Alp. Kendini suçlamayı bırakmalısın. Annenin... başına gelenlerin hiçbiri senin hatan değildi."
Bir süre sessizlik oldu. Bedenim donmuş, kanım parmak uçlarımdan başlayarak çekiliyormuş gibi bir ürperti gelip geçti.
"Sen annen için de, benim için de oldukça değerlisin. Sen o adamın değil annenin oğlusun. O adam baban değil, sen artık benim oğlumsun. Kendini suçlamayı bırak, senin hatan değildi, aileni sen seçemezsin. Daha öncesinde olanları sen kontrol edemezsin."
Sustum. Bakışların önüme kaydı. Konuşmak istemiyordum. Bu konudaki asla konuşmak istemiyordum.
"Yanındayım. Yanındayız ve hep öyle olacağız anlıyor musun Alp? Sen sadece sensin, kimin kanından geldiğinin veya daha önce nelerin yaşandığının bir önemi yok. Sen benim oğlumsun."
Elimi ellerinin içine aldığında duraksadım. Daha önce boş bakan gözlerimin ona dönerken yaşadığını hissetmemle kaskatı kesildim.
Ben 32 yaşında bir adamdım. Ağlayamazdım değil mi?
Bu sözlere en başından beri ihtiyaç duyuyor olamazdım değil mi?
Cidden sevgiye bu kadar aç olamazdım... değil mi?Cevaplarını bildiğim onlarca soru zihnimde akıp giderken yaşlarımda onlara eşlik etti.
Ben acınası, büyüyememiş, sevgi isteyen aptal bir çocuktum. Ben yetimhanede sıkışıp kalan o Berkay'dım.
Düşüncelerimi bölen, onları bir kenara atan kollar bedenime sıkıca dolandı. Bedenim benden izinsiz dokunuşla gevşedi. Yaşlarım çoğalırken bende ona sarıldım. Yıllar sonra gerçekten ailesini bulan Berkay babasına sıkıca sarıldı.
Ben bulmuştum. Ailemi gerçekten bulmuştum. Hemde sadece annemi değil, babamı ve kardeşimi de bulmuştum.
"Teşekkürler baba..."
Çatallaşan sesim boğuk çıkıyordu.
Fakat beni şaşırtan şey onun sesi oldu... Ağlamaktan titreyen o ses kalbimi de beraberinde titretti.
"Ben teşekkür ederim oğlum..."
...
Ya ben yazmaya başladığımda 154k felandık...
NE ARA 165K OLDU?!
Ben korkmaya başladım bu kadar fazla olunacağını tahmin etmemiştim... Lütfen biri rüya gördüğümü söylesin, beni çimdiklesin... Çünkü kalbim daha fazlasına dayanamayacak...
Yakında final vereceğiz bu arada, bunu geçen bölümlerde de söylemiştim ama kitabın ilerleyişi değişmek zorunda kaldı. Bu yüzden daha geç bir final oldu ama olsun.
Yaklaşık 10(bu sefer cidden) bölüm sonra final vereceğiz.
Bir dahaki bölüm kadar okur kalın hoşçakalın!
Gelecek bölümlerde görüşelim canlarım!
![](https://img.wattpad.com/cover/370645977-288-k479004.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serotonin -Asker & Doktor-
RomansaYüzbaşı ve Profesör Doktor ... Vatanı uğruna şehit olmayı kafasına koymuş, bu hedef uğruna acı da dahil olmak üzere hislerinden vazgeçmiş, varını yoğunu ailesine adamış, oldukça başarılı ve katı olmasıyla bilinen kadın bir asker. Yüzbaşı Kübra Ayla...