Nasılsınız martılarım??(Kurye kitabımda hep böyle hitap ederdim de.)
Umarım iyisinizdir.
İyi olmayan varsa-bence artık ne diyeceğimi biliyorsunuz- dertleşme köşemizde alalım sizi->
O sıra bölüme geçelim.🌺
...
Bugün izinliydim. Bu ay oldukça yoğun geçmişti, cidden yorulmuştum.
Normalde izin günlerimde evde kalmayı sevmezdim, daha çok arkadaşlarımla buluşur, hava uygunsa sahile gider veya boş boş etrafı gezerdim.
Maaşım oldukça fazla denebilecek bir miktardaydı. Geçindirecek bir ailemde olmadığı için orada burada harcıyordum.
Fakat bugün evden çıkasım gelmiyordu. Belkide düşündüğümden daha fazla yorulmuştum.
Yarım saattir çalışmasına rağmen izlemediğimi fark ettiğimde televizyonu kapattım. Sıkılmıştım.
Yapacak hiçbir işim yoktu. Sabah erkenden uyanmış, evi süpürüp silmiş, yemek dahi yapmıştım. Ve saat yeni iki olmuştu. Koskoca bir gün ne yapacaktım ben?
İçimdeki sıkıntıya yerimden kalkarak yatak odama geçtim. Dolabı açarak ne giysem diye bakındım. Yaz ayının sonlarındaydık ve hava oldukça sıcaktı.
Lacivert renkli, bana biraz bol gelen, desensiz bir t-shirt ve siyah, sade bir kot pantolon çıkartarak üstümü değiştirdim.
Dışarı çıkacaktım. Evet, canım gram istemiyordu ama sıkılıyordum. Belki hastaneye uğrardım. Yada sessiz sakin biryer bulup otururdum. Fark etmiyordu.
Elime cüzdanımı ve anahtarımı alarak evden çıktım. Bu saatte trafikten araç hareket edemezdi. Bende motorla gitmeye karar verdim.
Dediğim gibi, maaşımı nereye harcasam bilmiyordum. Araba yetmezmiş gibi birde motor almıştım. Olsun, ikiside güzeldi. Hem fena mı olmuştu? Trafikte motor,uzun yolda araba. Bence pratikti.
Kaskı kafama geçirerek motora bindim. Sitenin dışına çıktığımda biraz daha hızlı gitmeye başladığımda sıkıntım dinmiş gibi hissediyordum.
Bu sıcak havada esen sert rüzgar insanı biraz da olsa serinletiyordu.
Yaklaşık yarım saat nereye sürdüğümü bilmeden kullandım motoru.
En sonunda hastaneye varmıştım. Dönüp dolaşıp geldiğim yerdi burası.
Elimdeki poşetlerle motordan indim. Hastanede kimlerin nöbeti vardı acaba?
İçeri girdiğimde tanıdığım her çalışana kafamla selam vererek ilerledim. Yanımda hastane kartım yoktu. Yani merdivenleri kullanacaktım.
Teker teker merdivenleri çıkarken bir hafta önce gelen askerlerin kaldığı katta duraksadım. Yüzbaşı ne yapıyordu acaba?
Kimi kandırıyorum. Büyük ihtimalle yine hastane yatağında o dimdik duruşuyla oturuyordu.
Yüzümdeki aptal sırtışla ayaklarımın beni kontrol etmesine izin verdim.
Kolidorun sonundaki odaya vardığımda kapıyı çaldım.
Bir süre beklesemde 'gir' diyen kimse olmamıştı. Acaba banyoya felan mı gitmişti?
Geçen bir iki dakikanın ardından kapıyı tekrardan tıktıklattım.
Ses yok...
İçimi anlam veremediğim bir endişe kaplarken gülüşüm çoktan sokmuştu.
Hastanedeydik evet ama yinede başına bir şey gelmiş olabilir miydi?
Özel hayat gizliliğinden kapıyı direkt açmaya da çekiniyordum.
"Neden kapının önünde dikiliyorsunuz doktor bey?"
...
Bu bölümde biraz kısa oldu ama yapacak bir şey yok.
Hoşunuza gitti mi bakalım?
Birdahaki bölümde görüşelim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serotonin -Asker & Doktor-
RomanceYüzbaşı ve Profesör Doktor ... Vatanı uğruna şehit olmayı kafasına koymuş, bu hedef uğruna acı da dahil olmak üzere hislerinden vazgeçmiş, varını yoğunu ailesine adamış, oldukça başarılı ve katı olmasıyla bilinen kadın bir asker. Yüzbaşı Kübra Ayla...