/20/

3.7K 227 30
                                    

Uuupuzun bir araba yolculuğundan daha selamlar canlarım!

Saat sabah beşten beri yoldayız. (14:41 olmuş)

Ve yolu anca yarıladık. Ağlamak istiyorum...

Beni araba tutuyor ve hava aşırı derecede sıcak.

Her neyse, bu durumda bile bölüm atıyorum.

(Sadece şarkı sözü yazarak ayda bir bölüm atanların aksine🙃)

Sizi sormayı unuttum. Nasılsınız?

Kötüysek eğer->

Hadi bölüme geçelim!

...

Bugün o gündü.

Annemlerin yanına taşınacağım gün...

Normalde reddetmeyi planlıyordum ana oturduğum site yalnız yaşayan benim için güvenlik açısından berbatlaşmaya başlamıştı.

Güvenliklere adam akıllı maaşları verilmiyordu ve hemen hemen hepsi istifa etmiş, kalanları ise sözleşmeli olduklarından gidemiyorlardı. Otomatik olarak da işlerini aldıkları para kadar yapıyorlardı. Bunların hepsi değişen site yönetiminden sonra ortaya çıkmıştı.

Tabiki istesem şuan oturduğum yerden kat ve kat daha iyi bir yere yerleşebilecek durumum vardı. Ama annem öylesine ısrar etmişti ki...

En azından bir ev bulana kadar onlarla kalmamı, pişman olmayacağımı söylemişti. Bende kanmıştım.

Orta boy valizime aldığım kıyafetleri daireden çıkartarak büyük kol çantama tıktığım kitap gibi ıvır zıvırları da çıkartarak kapıyı kapattım.

Normalde üzülürdüm belki ama gram umrumda değildi.

Binadan indiğimde bavulu arabanın arka koltuğuna koydum. Bagaja ihtiyaç yoktu.

Ön koltuğa yerleşerek üst bedenim kadar olan çantayı da yan koltuğa attım. Arabayı çalıştırarak zaten yolunu bildiğim annemin evine, evime doğru yola çıktım. Artık benimde evim sayılırdı değil mi?

Geçen sefer annemlerin evine gittiğimde sadece ikimiz vardık. Kocası ve oğlu akraba ziyaretine gitmiş. Öyle söylemişti.

Belkide beni istemediklerinden evden kaçmanın bir yolunu bulmuşlardı. Ben olsam bende öyle yapardım.

Kim karısının sonradan çıkan oğlunu,veya onsekiz yılın ardından varlığını öğrendiği abisiyle aynı evde durmak isterdi ki? İnsan elinde olmadan ihanete uğramış hissederdi.

Sitedeki evime kıyasla hastaneye biraz daha uzaktı. Ama öyle büyütülecek derecede değil. Hemen hemen on dakika.

Arabayı durdurarak tek katlı, orta boy bahçeli, açık sarı eve baktım. Küçüklüğümde ailemle yaşamayı hayal ettiğim eve o kadar çok benziyordu ki... Elimde olmadan yaşaran gözlerimle sıkıca göz kapaklarımı birbirine bastırdım.

Ben ne ara bu kadar pısırık olmuştum? Erkek adam her şeye ağlar mıydı? Sırf bu yüzden ağlayasım gelmişti...

Yüzbaşı olsaydı benimle amma dalga geçerdi.

Evet, aramız oldukça iyiydi. Hatta sanırım biraz fazla iyi. En yakın iki arkadaş gibi?

"Oğlum? Niye dikiliyorsun orada? Gelsene içeri."

Çoktan evden çıkıp bahçenin kapısına kadar gelen annemi yeni fark ediyordum. Hayal dünyamdan çıkarak gülümsedim.

"Bende şimdi geliyordum."

Bir koluma taktığım çantayı omzuma yerleştirerek arka koltuğu açtım. Ben daha valizi alamadan kocaman bir el benden hızlı davranarak kulpundan tuttu.

Yukarı havalanan valizle bakışlarım elin sahibine, annemin kocası olduğunu düşündüğüm adama gitti.

Sert bir görüntüsü, iri ve uzun bir vücudu, benim simsiyah saçlarıma karşın sarı saçları ve bütün bunların aksine yumuşacık bakan benim harelerimle aynı renk gözleri...

Ayrı ayrı düşünüldüğünde çok zıt olan bu özellikler ona öylesine yakışmıştı ki... Yaşının geçmesine rağmen oldukça yakışıklı olduğu belli oluyordu.

"Oğluma valiz taşıttırmam hoş karşılanmaz değil mi?"

...

Sarışın ve ela gözlü mü?!

Babayı bana yollayabilir miyiz??

Eee bölümü nasıl buldunuz?

Gelecek bölümlerde görüşelim♡

Serotonin -Asker & Doktor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin