Selamlarrr!
Bugünkü kaçıncı bölüm bilmiyorum amaa, olsun.
Nasılsınız bakalım? Eğer kötüysek->
Hadi bölüme!🍓
...
"Hepinize tebrikler. Sen kapatırsın Nur."
"Tabiki hocam."
Yaklaşık iki saattir aynı yere bakmaktan gözlerim ağrısada mutluydum.
Otomatik kapılardan geçerek ameliyathaneden çıktım.
Önlük, maske ve eldivenleri yandaki çöpe atarak ellerimi yıkamaya başladım.
Bu sefer Ömer yoktu. Anlaşılan ameliyatları henüz bitmemişti.
Nede olsa benimki gibi basit bir nakil değil, kanserle yüzleşen bir hastanın ameliyatıydı.
Başarılı olmalarını umut ederek kolidorda hızlı adımlarla ilerledim ve hasta yakınlarının beklediği koltuklara doğru ilerledim.
Kapıların açılmasıyla hızla yanına gelen adama baktığımda ağlamaktan şişen gözleriyle karşılaştım.
Allah kimseyi sevdiğinin canıyla sınamasın.
"Nasıl Doktor Bey? Kurtuldu mu? Bırakmadı bizi değil mi?"
Gülümsememi daha fazla tutamayarak kafamı onaylar biçimde salladım.
"Tebrikler. Ameliyat iyi geçti. Bir gün ne olur ne olmaz yoğun bakımda kalacak ama iyileşecek."
Sol ayağıma dolanan kollarla aşşağı baktım. Bu oydu, hastamın kızı.
"Teşekkürler. Çok çok çok çok teşekkürler."
Çekinerek geri çekildiğinde yere çömeldim. Şuan aynı boydaydık.
Kızaran göz ve burnuna bakarak kocaman gülümsedim.
"Asıl ben teşekkür ederim. Sen olmasan bu kadar çabuk iyileştiremezdim anneni. "
O an fark ettim. Gözleri ona çok benziyordu... Yüzbaşına...
"Bende teşekkür ederim doktor. Hem şuan, hemde haftalar öncesi için."
Şaşkınlıkla aralanan gözlerimle sesin sahibine döndüm.
Bu oydu. Burada ne işi vardı? Yine mi yaralanmıştı?
Bakışlarım Yüzbaşını baştan sona yaradığında tek farklı yanı sivil olmasıydı.
Ne hastane kıyafetleri, nede üniforma.
Bordo bir kazak ve siyah bir kumaş pantolon.
Sadece ufak bir farklılık olmasına rağmen bu seferde saçlarına gitti bakışlarım. Açıklardı. Her zaman bağlı saçlarını açmış, bukle bukle omuzlarına dökülmesine izin vermişti.
Kahverenginin en açık tonlarında saçları, tıpkı yanımdaki küçük kız gibi yeşim gözleri ile karşımdaydı.
Ayağa kalkarak şaşkınlığımı bir kenara attım ve sevinçle gülümsedim.
"Yüzbaşı? Bana yine vurulduğunuzu söylemeyin sakın."
Şakasına kurduğum cümleyle bakışları yumuşamıştı.
"Bu seferlik sizi hayal kırıklığına uğratacağım doktor. Maalesef ablam için buradayım."
"Ablan?"
Başını onaylar biçimde salladığında jeton şimdi düşmüştü. Soyadlarının farklı olmasından dolayı galiba, hiç ihtimal vermemiştim.
Ben bu zekayla nasıl doktor oldum?
"Ah, üzgünüm. İnsan aralıksız iki saat boyunca ameliyata odaklanınca biraz afallayabiliyor."
"Haklısınız."
Sessizliğin fazla sürmemesi için vedalaşarak ihtiyaçları olması dahilinde danışmadan bana ulaşabileceklerini, bu gece burada olduğumu söyleyerek oradan ayrıldım.
Kalbim neden bu kadar hızlı atıyordu?
...
Kısa ama güzel bir bölümdü bence.
Siz nasıl buldunuz??
Acaba neden hızlanıyor kalbin Alp'ciğim?
Bir dahaki bölüm görüşelim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serotonin -Asker & Doktor-
RomanceYüzbaşı ve Profesör Doktor ... Vatanı uğruna şehit olmayı kafasına koymuş, bu hedef uğruna acı da dahil olmak üzere hislerinden vazgeçmiş, varını yoğunu ailesine adamış, oldukça başarılı ve katı olmasıyla bilinen kadın bir asker. Yüzbaşı Kübra Ayla...