Bölüm 54: Sonsuz Bir Aşk Hikayesi

107 12 12
                                    

Seda'nın Gözünden

Kulaklarım çınlıyordu. Bir patlama sesi yankılanıyordu zihnimde. Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey tavandı; tanıdık, sakin bir tavan. Kalbim hızla çarpıyordu, ter içinde kalmıştım. Ellerimle yavaşça yastığı yokladım, altındaki soğuk pamuk dokuyu hissettim. Yanı başımda bir sıcaklık vardı, başımı yana çevirdim.

Hande.

Sanki hiçbir şey olmamış gibi, huzurla göğsüme yaslanmış uyuyordu. Yüzünde, Ela'nınki kadar masum bir ifade vardı. Göğsümdeki ritmik nefesleri hissedebiliyordum. Ellerim titredi, nedenini bilmiyordum. Kendi kendime, "Bu bir rüya mı?" diye sordum. Gözlerim, odadaki her detayı aramak istercesine gezindi. Ela'nın beşiği... Oradaydı. İçinde, derin bir uykuda, minik ellerini yanına koymuş yatıyordu.

Bu gerçek miydi? Yoksa zihnim bana oyun mu oynuyordu?

Yavaşça başımı tekrar yastığa koydum ve Hande'nin göğsündeki eline dokundum. Elleri sıcacıktı, parmaklarım onun avucunu buldu. Elimi sıkıca tuttum; bu his gerçekti. Hande'nin parmakları uykuda bile hafifçe benimkilere karşılık verdi. İçimde bir huzur dalgası yayıldı. Ne olursa olsun, şu an buradaydım. Onlarla. Bu bana yeterdi.

Hande, hafifçe kıpırdandı. Göz kapakları yavaşça aralandı, ama hala yarı uykuluydu. Kafasını biraz kaldırıp yüzüme baktı. Gözleri, uykunun yumuşattığı bir sevgiyle doluydu. Dudakları hafifçe yanağıma değdi.

"Günaydın," dedi, sesi yumuşak ve uyku mahmurluğu doluydu. Dudaklarını yanağımdan ayırmadan konuşmuştu, bu basit dokunuş bile içimde bir sıcaklık yarattı.

Gözlerimi kapattım, gülümseyerek karşılık verdim. "Günaydın," dedim kısık bir sesle.

O anda dünya durmuş gibiydi. Zihnimdeki sorular, çınlayan patlama sesi, her şey silinmişti. Hande'nin yanımda olması, Ela'nın beşiğinde huzurla uyuması, her şeyi anlamlı kılıyordu.

Bir an Hande'nin saçlarının kokusu burnuma doldu. Başımı hafifçe yana çevirdim, yüzümü saçlarına gömdüm. Nefesi hala yavaş ve sakin olan Hande'ye fısıldadım. "Kokun beni sarhoş ediyor," dedim. Sözlerim, rüzgar kadar hafifti ama Hande'nin dudaklarında bir gülümseme belirdi.

"Bunu daha önce de söyledin," dedi şakacı bir tonda. "Ama bu kadar erken övgülerle başlaman haksızlık."

Kıkırdamamı bastırmaya çalışırken, Hande yavaşça yataktan kalktı. Ela'nın beşiğine doğru ilerledi. Kucağında Ela'yla döneceğini düşündüm, ama sadece eğilip üzerini düzeltti. Küçük kız, derin uykusuna devam ediyordu. Hande'nin yüzündeki o sevgi dolu ifade, kalbimi sıkıca kavradı. Yavaşça kalktım, banyoya gittim.

Aynada kendime baktığımda, yüzümde bir farklılık gördüm. Gözlerimin çevresi daha yumuşaktı, ama hala bir şey vardı... Tanımlayamadığım bir his. Ellerimi yüzüme götürdüm, soğuk suyun yüzümdeki izleri silmesini umarak birkaç kez yüzümü yıkadım. Yıkadıkça, sanki patlamanın yankıları da azalıyor gibiydi. Ama hâlâ tam olarak neyin gerçek olduğunu bilmiyordum.

Ela büyümüş müydü, yoksa gözlerim mi yanıltıyordu beni? Geçen zamanın hızını mı kaçırmıştım? Yoksa bu, hayatın bana bir lütfu muydu?

Derin bir nefes alarak banyodan çıktım. Adımlarım beni Ela'nın beşiğine götürdü. Minik ellerini göğsüne kapatmış, huzurla uyuyordu. İçimde bir koruma içgüdüsü kabardı. Ela, bizim sevgimizin en saf haliydi.

Hande'nin Gözünden

Seda banyodayken mutfağa geçmiştim. Kahvaltı hazırlarken içim huzur doluydu. İzin günümde Ela'yla ve Seda'yla vakit geçirmekten daha güzel ne olabilirdi ki? Masayı hazırlamaya başlamıştım ki, arkamdan tanıdık bir sıcaklık hissettim. Seda, kollarını belime dolamış, başını omzuma yaslamıştı.

Zıt Renklerin Dansı | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin