Ela'yı eve getirdikleri ilk haftalar, Hande ve Seda için bambaşka bir hayatın başlangıcıydı. Artık yalnızca iki kişi değillerdi; Ela'nın minik varlığıyla gerçek bir aile olmuşlardı. Ela'nın her gülümsemesi, beşiğinden gelen masum sesler ve evin her köşesini dolduran tatlı karmaşa, Hande ve Seda'nın hayatına tarifsiz bir mutluluk katıyordu. Bu minik kız, sadece evlerine değil, kalplerine de dokunmuştu.
Her gün yeni bir sürprizle doluydu. Ela'nın minik ellerinin birine dokunması, her şeyden habersiz çıkardığı tatlı seslerle onları şaşırtması, Hande ve Seda'yı her defasında büyülüyordu. Seda, sabahları Ela'nın beşiğine eğilip yumuşak bir sesle şarkılar mırıldanırken, Hande onları izlerdi. Gözleri, hem Ela'nın parlak bakışlarına hem de Seda'nın yorgun ama sevgi dolu yüzüne takılırdı. O an, hayatın bütün karmaşası anlamsız gelirdi.
Hande'nin yoğun antrenman ve maç günleri, fiziksel olarak yorucu olduğu kadar zihinsel olarak da ağır geçiyordu. Ama ne kadar yorgun olursa olsun, eve döndüğünde bütün yorgunluğunu unutturan bir manzara onu bekliyordu. Kapıyı açtığında Ela'nın minik bedenini Seda'nın kucağında görür, Seda'nın gülümseyerek, "Bak kızım, annen geldi!" diye seslenişiyle karşılanırdı. Ela, Seda'nın sıcak kollarında annesine bakar ve sanki Hande'yi tanıyormuş gibi minik kollarını uzatırdı. Hande, o an dünyadaki bütün zorlukları arkasında bırakır, Ela'yı kucağına alır ve sevgiyle sarılırdı.
Bir akşam, Hande maçtan döndüğünde yine bu sahneyle karşılaştı. Ela, Seda'nın kucağında, tatlı tatlı mırıldanıyordu. Seda'nın yorgun ama şefkat dolu yüzü, Ela'nın masumiyetiyle birleşmiş, adeta bir tablo gibi karşısında duruyordu. Hande Ela'yı kucağına alıp, "Minik meleğim, günümün en güzel anı sensin," diye fısıldadı. Ela, annesinin boynuna sımsıkı sarılmaya çalıştı ve minik bir kahkaha attı.
"Benim kızlarım..." diye mırıldandı Seda, onları izlerken. Hande, Seda'ya bakarak gülümsedi ve Ela'yı kucağında hafifçe sallarken, "Bazen bu kadar mutlu olmayı hak edecek ne yaptım bilmiyorum," dedi. Seda, onun yanına yaklaşarak Ela'nın yanaklarından öptü. "Biz, birlikteyken her şeyi hak ediyoruz," diye karşılık verdi.
Ela'nın gelişiyle geceler bambaşka bir anlam kazanmıştı. Ela'nın beşiği, odalarının başköşesinde, onların yatağına yakın bir yerdeydi. Geceleri Hande, Ela'nın en ufak hareketine bile uyanır, bazen onun nefes alışlarını kontrol etmek için başucuna giderdi. Kimi zaman Ela, minik mırıltılarla uyanır, Hande'nin kollarında sakinleşerek tekrar uykuya dalardı. Bu anlar, Hande'nin Ela'yla bağını daha da güçlendiren sessiz, ama sevgi dolu anlardı.
Bir gece, Seda işten geç bir saatte eve döndü. Gün boyu süren yoğunluğun ve sorumlulukların ağırlığı omuzlarında hissediliyordu, ama kapıdan içeri girerken Ela'nın varlığını düşünmek bile yüzünde bir gülümseme oluşturdu. Hızla üstünü değiştirdi, sessizce odalarına yöneldi ve kapıyı araladığında gördüğü manzara onu olduğu yere mıhladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zıt Renklerin Dansı | gxg
RomanceHande Baladın, Türkiye'nin en başarılı voleybolcularından biri, sahada güçlü ama iç dünyasında derin bir boşluk hissediyor. Seda Karahisar ise bir PÖH komutanı olarak tehlikeli görevlerde liderlik yaparken, geçmişindeki yalnızlık ve acılarla mücadel...