11.11 ∞
Düğün sabahı, Paris'in kendine has ışıltılı bir günüydü. Hande ve Seda, düğün hazırlıklarını tamamlamak üzere düğünün yapılacağı mekâna geldiler. Tarihi bir yapı olan bu mekân, ihtişamıyla göz dolduruyordu. Hande ve Seda, kendilerine ayrılan iki ayrı odada hazırlanmak üzere ayrıldılar. Hande'nin odasında, ona bu özel gün için seçilmiş sade ama bir o kadar zarif gelinlik bekliyordu.
Gelinlik, omuzları açık ve sade detaylarıyla mükemmel bir şıklık sunuyordu. Hande, bu gelinliği giyerken aynadaki yansımasına bakıyor ve her anı hissederek bu özel anın tadını çıkarıyordu. Dostları Zehra, Simge, Elif ve diğerleri de onun yanında bulunarak onu bu önemli güne hazırlıyorlardı. Zehra, Hande'nin etrafında dönerek gelinliğin her detayını kontrol etti ve sonunda ona göz kırparak, "Hande, bu gelinlik senin için tasarlanmış gibi! Seda seni gördüğünde kesinlikle büyülenecek," dedi.
Hande, arkadaşlarının bu destek dolu sözleriyle heyecanını biraz daha yatıştırmaya çalıştı ama Seda'yı bu gelinlikle ilk kez göreceği anı düşündükçe kalbi hızla atmaya devam ediyordu. Arkadaşları Hande'yi hazırlarken, saçları zarif bir topuz yapıldı ve makyajı doğal ama etkileyici bir şekilde tamamlandı. Artık her şey hazırdı.
Öte yandan, Seda başka bir odada hazırlanıyordu. Siyah bir takım elbise giymişti; güçlü, kararlı ama gözlerinde o günün anlamına dair duygusal bir ışıltı vardı. Ali ve diğer dostları da Seda'nın etrafında, ona destek oluyorlardı. Ali, ona dönerek, "Komutanım, bugüne kadar birçok göreve çıktık, ama sanırım bu, en zorlayıcı olanı olacak... Kalp dayanmaz!" diye espri yaptı. Seda, dostane bir gülümsemeyle Ali'ye baktı, ama içinde Hande'ye olan aşkının heyecanını hissettiriyordu.
Hazırlıklar tamamlandıktan sonra, Seda ve Hande'nin birbirlerini ilk görecekleri özel bir köşe hazırlamışlardı. Salonun romantik atmosferi, ışıklar ve çiçeklerle doluydu. Seda, Hande'yi bu özel anda ilk kez göreceği yere doğru yürürken kalbinin hızla çarptığını hissetti. Arkadaşları da uzaktan bu özel ana tanıklık etmek üzere sessizce yerlerini aldı.
Hande, arkasını dönmüş, Seda'nın yanına gelmesini bekliyordu. O anın heyecanı içinde derin bir nefes alarak gözlerini kapattı. Seda, Hande'ye birkaç adım yaklaştıktan sonra, sessizce adımlarını yavaşlattı. Hande, yavaşça döndü ve karşısında Seda'yı gördüğünde nefesi kesildi. Seda'nın gözleri Hande'nin üzerinde, hayranlıkla donmuştu.
Hande'nin bu gelinlikle ne kadar zarif ve büyüleyici göründüğünü kelimelerle anlatmak mümkün değildi. Seda, gözlerini Hande'den ayıramıyordu, sanki o an dünya durdu ve sadece ikisi vardı. Hande, Seda'nın gözlerindeki hayranlığı ve sevgiyi gördüğünde gözleri doldu, ama gözyaşlarını tutmaya çalışarak derin bir nefes aldı.
Seda, Hande'nin elini nazikçe tutarak, "Sen... sen rüyalarımdan bile daha güzelsin," dedi, sesi yumuşak ve içtendi. Hande, bu sözler karşısında hafifçe gülümsedi ve "Bugün, seninle bir ömür sürecek bir hikayenin ilk sayfasını yazıyoruz," diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zıt Renklerin Dansı | gxg
RomansaHande Baladın, Türkiye'nin en başarılı voleybolcularından biri, sahada güçlü ama iç dünyasında derin bir boşluk hissediyor. Seda Karahisar ise bir PÖH komutanı olarak tehlikeli görevlerde liderlik yaparken, geçmişindeki yalnızlık ve acılarla mücadel...