Bölüm 52: Sonsuz Bir Işık

91 10 1
                                    

Seda, operasyon öncesi sessiz bir köşede oturmuş, gözlerini karanlık dağların ardındaki ufka dikmişti. Görevin ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu. Telsizi yanına koydu, derin bir nefes aldı ve telefonunu eline alarak Hande'yi aradı. Çalan birkaç melodiden sonra, tanıdık bir ses duyuldu:

Hande: "Seda? Her şey yolunda mı?"

Seda'nın dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi. Hande'nin sesini duymak, içinde bir sıcaklık yarattı. Ama sesi her zamankinden daha yumuşak ve ciddi çıktı.
Seda: "Evet, her şey yolunda sevgilim. Sadece... seni ve Ela'yı duymak istedim. Birazdan operasyona çıkıyoruz."

Hande'nin sesi hafif bir endişeyle titredi:
Hande: "Tehlikeli bir şey mi? Seda, bana doğruyu söyle."

Seda, Hande'yi endişelendirmek istemediği için dikkatle kelimelerini seçti:
Seda: "Her görev gibi bu da zor. Ama biz iyi bir ekibiz, birbirimize güveniyoruz. Sen merak etme."

Kısa bir sessizlik oldu. Hande'nin derin bir nefes aldığı Seda'nın kulağına kadar geldi.
Hande: "Seda... kendine dikkat et olur mu? Bize söz ver. Ela seni bekliyor. Ben seni bekliyorum."

Seda, gözlerini kapattı ve Hande'nin sözlerini zihnine kazıdı. Kendi kalp atışlarını hissederken, fısıldar gibi konuştu:
Seda: "Söz veriyorum. Ama Hande... eğer bir şey olursa..."

Hande hemen araya girdi, sesi çatallı ama kararlıydı:
Hande: "Hayır, Seda. Böyle konuşma. Sen döneceksin. Hep döndün. Hep birlikteyiz."

Seda, Hande'nin duygularını anlıyordu. Ama içinde bir his vardı, bu görevden sağ dönmeyebileceğini biliyordu. Yine de sakin bir şekilde cevap verdi:
Seda: "Eğer bir şey olursa, şunu bilmeni istiyorum: Sizi her şeyden çok seviyorum. Sen benim hayatımın en güzel yanıydın. Ela ise en büyük mucizemiz."

Hande'nin sesi artık titriyordu:
Hande: "Seda... lütfen..."

Seda, onu daha fazla üzmek istemedi. Derin bir nefes alıp güçlü bir sesle konuştu:
Seda: "Seni seviyorum, Hande. Sadece bunu bil. Ve Ela'ya benim için sarıl. Ona hep güçlü olmasını öğret."

Hande, gözyaşlarını tutmaya çalışırken:
Hande: "Biz seni bekleyeceğiz Seda. Lütfen dikkat et. Seni seviyorum."

Seda, telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes aldı. Hande'nin sesi hala kulaklarında yankılanıyordu. Gözlerini kapattı, o an zihninde Hande'nin gülümsemesini ve Ela'nın masum yüzünü canlandırdı. Bir an için zamanı durdurdu ve kendi içinde bir huzur bulmaya çalıştı. Ama içinde bir yer, bu görevin geri dönüşü olmayan bir yolculuk olabileceğini fısıldıyordu.

Gökyüzü karanlığa bürünmüş, ay ışığı dağın zirvesindeki ince sisin arasından kendini göstermeye çalışıyordu. Rüzgar, dağların soğuk yüzünü hatırlatıyor, Seda'nın paltosunun içine işliyordu. İşte o anda, Seda'nın zihninde bir melodi belirdi: Duman - Kolay Değildir.

Şarkının ilk sözleri, onun iç dünyasına doğru bir yolculuk başlatmış gibiydi:

"Yüreğine ateş düşmüş, kara haber var
Gelen olmaz, giden olmaz, ah çeker ağlar..."

Seda, bu sözlerle kendi hikayesini düşündü. Bu görev, belki de geri dönüşü olmayan bir yolculuktu. Kalbindeki sevgi ve sorumluluk, tüm korkularının önüne geçmişti. Kendi kendine mırıldandı:
"Bu ateş benim yüreğimde yanıyor. Ama ben Hande'ye ve Ela'ya bir söz verdim. Onları hep koruyacağım."

Şarkı, zihninde yankılanmaya devam ederken Seda, bir kayanın üzerine oturdu ve gözlerini gökyüzüne dikti. Ay ışığı, dağların arasından bir umut gibi süzülüyordu. Ellerini yüzüne götürdü, derin bir nefes alıp mırıldandı:

Zıt Renklerin Dansı | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin