•2•

10.6K 409 26
                                    

Multimedia'da Almila var. Okuyan, voteleyen, yorum yapan herkese teşekkür ederim. Bölümü umarım beğenirsiniz. Öpüldünüz :*

Bir dilek hakkım olsaydı 6 yaşıma dönmeyi dilerdim. Annemle babamın o gün dışarı çıkmasını engellemek, onları o kazada kaybetmemek...
Bazen de keşke o arabada ben de olsaydım diyorum.

Şimdi bir koruyucu ailem olmasını ister miyim?

Bu soruya henüz bir karar vermiş değilim. Kızını kaybetmiş hüzünle bakan kadın geliyor aklıma kabul etmek istiyorum. Onun da benim de sevgiye ihtiyacımın olduğunu düşünüyorum. Sonra olmaz diyorum kendime, o kadına nasıl yardımım dokunabilir ki?

Daha fazla düşünüp kafayı yememek için gözlerimi kapadım.

*

Kızların çıkardığı gürültüyle uyandım.

Göz ucuyla duvarda asılı olan saate baktım.

8 mi?

Bugün Cumartesi, tatil yahu bu kadar erken uyanılır mı?

Tekrardan uyumayı başaramayınca biraz uzanıp kendime geldikten sonra kalkıp dolabımın karşısına geçtim. Giyeceklerimi seçtikten sonra duşa girdim.

Duşumu aldıktan sonra üzerimi giyinip odaya geçtim. Saçlarımı kurutup açık bıraktım.

Bugün Esra ablayla -koruyucu ailem olmak isteyen kadın- kararımı söylemem için kafede buluşacağız.

Yetimhaneden çıktığımda kafeye yürümeye başladım. Çok uzak değildi.
Kafeye geldiğimde Esra ablanın oturduğu masaya ilerledim. Beni gördüğünde elindeki kupayı masaya bırakıp gülümsedi. Onu ilk defa gülerken görüyordum. Gülmek ona çok yakışıyordu.

"Ne içersin Almilacığım?"

"Kahve iyi olur."

Garsonu çağırıp kahve sipariş etti. Kararım belliydi. Kahvem geldiğinde garsona gülümseyerek teşekkür ettim. Bir yudum aldığımda Esra abla konuştu.

"Karar verdin mi Almila?"

"Ben kabul ediyorum."

Gülümsedi.

"B-ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok mutlu ettin beni."

Ağlamaya başladığında dayanamadım gidip sarıldım. "Kızımın ölümünden sonra mutluluktan ağlayacağım hiç aklıma gelmezdi."

"Hadi hemen gidip seni yetimhaneden alalım."

Heyecanla konuşması ve gözlerindeki parıltı tıpkı çocuk gibiydi. Onu böyle mutlu ettiğim için sevindim.

Kafeden ayrılıp yetimhaneye geldik. Buraya bir daha gelmeyecektim. Hiç güzel anılarım yoktu ki gideceğim için üzüleyim.

Müdürün odasına gidip gerekli işlemleri hallettik. Ne kadar çabuk hallolmuştu öyle!

Müdürün odasından çıktığımızda "Ben eşyalarımı alayım." deyip odama doğru giderken Esra abla beni durdurdu.

"Tatlım ben senin için çok güzel bir dolap hazırlattım."

Gülümsedim.

Bu kadar şey düşünmesi beni mutlu etmişti.

Yetimhaneden çıktığımızda on senemi geçirdiğim duvarları soyulmuş eski binaya son kez baktıktan sonra arabaya bindim.

Araba durduğunda kocaman olduğu kadar da lüks bir evin önünde durduk. Bahçesi bizim yetimhanenin toplam alanı kadardı. Kapıyı ince, zarif bir kadın açtı.
"Hoşgeldiniz."
"Hoşbulduk." dedikten sonra içeriye geçtik.

İçerininde dışarıdan bir farkı yoktu. Fazla lükstü. Evin içi çok güzel dizayn edilmişti.

"Hadi gel sana odanı göstereyim."
Merdivenlerden çıkıp benim odam olduğunu tahmin ettiğim kapıda durduk. Esra abla ahşap kapıyı açtığında mavi duvarlı, kırık beyaz parkeli, gri yuvarlak yatağı olan balkonlu bir odaydı. Çalışma masasının kapakları mavi geri kalanı beyazdı. Beyaz gardolabın arasında gri kapaklar vardı. Üzerinde yapışmış bir boy aynası... Pencerenin önünde mavi tekli iki koltuk ortasında da beyaz küçük bir sehpa vardı. Duvara yapıştırılmış bir kitaplık içinde de bir dolu kitap... Yatağın hemen üzerinde de büyük bir tablo vardı.
Odanın içinde birde kapı vardı muhtemelen banyoya açılıyordu. Odanın balkonunda mozaik bir koltuk hemen önünde de mini bir sehpa...

"Odanı beğendin mi Almila?"

"Harika."

"Beğenmene çok sevindim. Dinlen biraz, istersen duş al. Keyfine bak tatlım. Akşam yemeğinde görüşürüz."

Esra abla odadan çıktığın da yatağıma uzandım. Çok rahattı. Sabah erken uyanmıştım, uykum vardı. Gözlerimi kapatıp kendimi uykunun şefkatli kollarına bıraktım.

*

Uyandığım da gözlerimi ovuşturup yataktan kalktım. Dolabı açtığımda bir ton kıyafet görünce ağzım aralandı.
Hala rüyada mıydım acaba?
Rüyada olmadığımı anladığımda dolaptan dar kesimli, yırtık detaylı, koyu jean pantolonu üzerine de beyaz salaş bir tişört çıkardım.

Alt çekmecelerden iç çamaşırlarını bulduğumda banyoya açılan kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda beyaz ve mavi renkler ağırlıklı kullanmış banyoya girdim. Kıyafetlerimi çıkarıp su sıcaklığını ayarladıktan sonra duşun keyfini çıkarmaya başladım.

Havluyu alıp durulandıktan sonra kıyafetlerimi giyinip saçlarımı kuruttum. Saçımı toplarken kapı tıklatıldığında gelebilirsiniz diye seslendim. İçeriye kızıl, örgülü saçlı, tombul bir bayan gülümseyerek girdi. "Sizi aşağıya bekliyorlar."
"Tamam hemen geliyorum."

At kuyruğumu yaptıktan sonra aşağıya indim. Esra abla'nın yanında kırklı yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim spor ama şık giyinimli bir adam oturuyordu. Esra ablanın eşi miydi acaba?
Esra abla beni gördüğünde sıcacık gülümsedi.

"Tatlım. Seni Cengiz'le tanıştırayım."

"Merhaba güzellik. Ben Esra'nın eşiyim. Sende Almila olmalısın."

Gülümsedikten sonra "Tanıştığıma memnun oldum." dedim.

"Bende memnum oldum." dedikten sonra dikkatle yüzümü incelemeye başladı. Bu durum biraz utanmama sebep oluyordu. Cengiz abi zilin çalmasıyla beni incelemeyi bırakıp konuştu.

"Misafirlerimiz de geldi."

Kış GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin