•14•

3.6K 167 24
                                    

Bu bölümü yazmamda yardımcı olan Özge kankime çok teşekkür ederim :*

O kadar kötü hissediyordum ki. Neden bu kaza olmuştu?
Onları hastaneye getirdiğimizde çok kan kaybetmişlerdi.
Batu'nun annesi ve babası ölmüştü. Benimkiler gibi. Batu'yu ameliyathaneye almışlardı.
Lanet olsun! Lütfen Batu'ya bir şey olmasın. Bende aynı durumu yaşamıştım. Ona yardım edebilirdim. Ailesi gibi olamazdım ama ona bir kardeş olacaktım.
Hiç durmayan gözyaşlarımı ellerimle sildim. Herkes perişan haldeydi. Esra ablayla Songül teyzeye sakinleştirici vermişlerdi.
Cengiz abi karşıdaki duvara boş bakışlarla bakıyordu. O da çok ağlamıştı.
Özge de en az benim kadar ağlamıştı.
Gökhan'sa Özge'ye sarılıyordu. Şuan ki halleri normalde canımın yanmasına sebep olsada umursamadım. Tek düşündüğüm şey Batu'ydu. Tek isteğimde Batu'nun kurtulmasıydı.
Gökhan'la göz göze geldik. Gözleri ağlamaktan kızarmıştı.
Ona bakmayı bırakıp açılan ameliyathane kapısına baktım. Yerimden kalkıp doktorun yanına ilerledim. Şimdi hepimiz doktordan cevap bekliyorduk.
"Hasta hayati tehlikeyi atlattı. Birazdan onu dinlenmesi için bir odaya alacağız."
Allahım şükürler olsun ki Batu yaşıyordu. Etrafa baktım. Önceden yaşlarla dolu olan gözler şimdi sevinçten parlıyordu.
Batu yaşıyordu. Ama ailesinin öldüğünü öğrenince ne yapacaktı?

Batuyu bir odaya aldıklarında girmemize izin vermediler. Dinlenmesi gerektiğini bir saat sonra iki kişinin girmesine izin vereceklerini söylediler.

Batu'nun tepkisini düşünüyordum. Çok üzülecekti. Bu gerçekten çok acı bir duyguydu.
Onun herzaman yanında olacaktım.
Buna ihtiyacı vardı.

Bir saatin ardından içeriye girmemize izin verildi. Esra ablayla Songül teyze sakinleştiricinin etkisinde olduğu için baygındı. Gökhan'la Özge'de kafetaryaya inmişlerdi.
Cengiz abiyle beraber içeri girdiğimizde Batu meraklı gözlerle bize bakıyordu.
"Annemle babamın durumu nasıl?"

Nasıl söyleyecektik bunu ona?
Cengiz abi bana baktıktan sonra sesli yutkunup Batuya döndü.

"Oğlum..."

Cengiz abi sözlerine devam edemediği için Batu "Söylesenize nasıl olduklarını?" diye bağırdı.

Batu yüz ifademizden anlamış olacakki "Hayır, olamaz." dedi. Sesi o kadar zayıf çıkmıştı ki.

"İyi olduklarını söylesenize."

Gözyaşlarım kendini serbest bıraktığında Batu ayağa kalkıp odadaki herşeyi yere fırlatmaya başladı.
Kolundan tutup "Lütfen,yapma." dedim.

Beni umursamayarak odada geri kalan eşyaları yere atmaya devam etti.
Cengiz abi Batunun kolundan tutup yatağa oturttuğunda hemşireler gelip Batuya sakinleştirici verdiler.

Onun için bu dönem çok zor olacaktı.

*

Bir hafta'nın ardından Batu'nun yanından bir gün bile ayrılmıyordum.
İlk günler onun için çok kötüydü.
Ona desteklerimizi hiç bir zaman esirgemiyorduk.
Batu'nun teyzesi artık onunla yaşayacaktı.
Her an yanında biri oluyordu. Onun kendini yalnız hissetmesini istemiyorduk.
Bugün on beş tatilin son günüydü.

Evden çıktığımda taksiye binip Batulara geldim.
Kapıyı Sibel abla-Batu'nun teyzesi-açtı.
Onunla merabalaştıktan sonra Batu'nun odasına çıktım.
Kapıyı çalıp içeri girdiğimde yatağında uzanıyordu.

"Ben geldim." dedim sesimi neşeli tutmaya çalışarak.

"Selam."

"Hey, çok kötü görünüyorsun. Hadi duşa giriyorsun."

"İstemiyorum."

"İsteyip istediğini sormadım."

Beni kırmayıp ayağa kalktığında kıyafetlerini dolaptan alıp banyoya ilerledi.
O duş alırken bende onu dışarı çıkmaya nasıl ikna ederim diye düşünüyordum.
Ailesinin cenazesi dışında bir haftadır dışarı çıkmıyordu.
Onu daha fazla üzgün görmek istemiyordum.
Acısını anlıyordum ama malesefki gidenleri geri getiremiyorduk.

Batu duştan çıktığında yanıma oturdu.
"Şey."

Şey ne Almila.

Ne yapayim iç ses cümleye nasıl başlasam bilemedim.

Batu tek kaşını kaldırmış bana bakarken "Dışarı çıkmaya ne dersin?" diye sordum.

"Hayır." dedi kararlı bir sesle.

"Lütfen, bak iyi gelecek."

Ona yavru kedi bakışları attım. Yumuşadığını hissettiğimde gülümsedim.

"Ben sana neden hayır diyemiyorum?"

Yoksa kafamda bir milyar dolar ister misiniz mi yazıyor?

Soğuttun iç ses.

Niye ben kli-

Sus. Sakııın.

Ben iç sesimle konuşurken çoktan evden çıkmıştık bile.
Batu'nun arabasına bindiğimizde emliyet kemerimi bağladım.
Buna artık çok dikkat edecektim.
Çünkü Batu'nun annesi ve babası kemerini bağlamamıştı...

Batu'nun kemerini bağlamadığını görünce kemerini bağlamak için eğildim.
Kemerine erişemeyince kafamı kaldırdım.
Şuanda pozisyonum çok boktu. Yüzümüzün arasında en fazla iki santim vardı. Ah salak Almila sen niye bağlıyorsun çocuğa desene kemerini bağla diye.
Şuanda kesin kıpkırmızı olmuşumdur.

Geriye çekildiğimde Batu'nun gülümsediğini görünce şaşkına döndüm.

Bir haftadır gülümsememişti!

Tabi keşke bu duruma değilde başka bir duruma olsaydıda neyse.

Kış GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin