•15•

3.6K 159 18
                                    

Batuya eski okulama gidip gelirken gördüğüm çok şirin kafenin adresini verdim.
Oraya hep gitmek istemiştim.
Kafe dışından bile huzur verirken içi kim bilir nasıl hissettirir?
Kafenin önüne geldiğimizde arabadan indim. Batu'da yanıma geldiğinde kafeye girdik.

Kafede yerdeki parkeler toprak renginde, duvarlarda ağaçlar, çiçekler ve rengarenk kelebekler vardı.
Tavana baktığınızdada masmavi bir gökyüzü.
Güneş, bulutlar, kuşlar...
Yuvarlak toprak rengindeki masada peçetelik ağaç şeklinde, baharatlıklarda çiçek şeklindeydi.
Burayı dizayn eden adamın yaratıcılığına hayran kalmamak elde değildi.

Batuya baktığım da oda benim gibi etrafı inceliyordu.
"Çok güzel değil mi?" diye sordum.

"Evet. Çok güzel."

Batu eskisi gibi değildi. Bu yaşadığı olaydan sonra normaldi evet ama ben onu eski haline geri döndürecektim.
Garson yanımıza geldiğinde ben sıcak çikolata Batu'da kahve istedi.

Yarın okullar açılıyordu. Acaba Batu gelmek isteyecek miydi? Merakımı gidermek için "Yarın okula gelecek misin?" diye sordum.

"Bilmiyorum."

Ben yanında olmayacaktım ve gözüm hep arkada kalacaktı. Okula gelmesi çok daha iyi olacaktı.

Siparişlerimiz geldiğinde garson gittikten sonra "Gelsen daha iyi olacak." dedim.

"Neden?"

"Bilmiyorum."

Beni taklit ederek "Söylesen daha iyi olacak." dediğinde güldüm.

"Neden?" diye sordum bende onu taklit ederek.

Gülümsedi.

Bu bugün içinde ikinciydi. Onu gülümsetmek mutluluk vericiydi.

Kafeden ayrıldığımızda karşıdaki park dikkatimi çekti.
Batuya gösterdikten sonra itiraz etmesine izin vermeden elinden tutup parka sürükledim.

Salıncağa sığdığım için sevinirken "Beni salla." dedim.
Ayağımı yere değmemesi için yukarda tutarken sallamaya başladı.

"Çocuk gibisin."

Bunu söylerken gülüyordu.

Yeterince sallandıktan sonra salıncaktan indim.

"Hadi tahterevalli binelim."

Bir tarafına bindiğimde o da diğer tarafa bindi.
Bize biraz küçük gelmişti.
Rüzgardan dolayı önüme gelen saç gözüme girince elimi bırakıp saçı düzeltirken yere yapıştım. Batu tahterevalliden indiğinde o inince benim oturduğum yer havaya kalkınca kafama da bir darbe yedim.

"Çok özür dilerim."
Sesi fazla üzgün çıkmıştı.

"Sorun değil."

Onun bir suçu yoktu. Suçlu benim tahterevalliye binen aklımdı.

Başım çok fena ağrıyordu.

Batu hiç durmaksızın özürleri sıralarken "Senin suçun değil." diye bağırdım.

Neden bağırdın öküz.
Bu sefer ben "Özür dilerim." dedim.

Yerden kalktığımızda popomu silkeledim.

"Sana buz bulalım."

"O kadar büyütülecek birşey değil."

Endişeli gözüküyordu. Büyütülecek birşey değildi.

Arabaya bindiğimizde kafamı cama yaslayıp baş ağrımın geçmesini diledim.

Batu bizim evin önüne geldiğinde "Yarın seni okulda bekliyorum. Görüşürüz." dedim ve arabadan indim.

Evin içine girdiğimde Nazlı teyzeyle kısa bir sohbetin ardından odama çıkıp yatağa uzandım.

Bu baş ağrım belki uyuyunca geçerdi.

Unutmayın daha öncede dediğim gibi herşeyin ilacı uyku.

Bilmiş bilmiş konuşma.

İç ses sen araya girip durmasana.

Ok kib by.s.s

*

Alarmın sesiyle gözlerimi açtım.
Yatağımdan zar zor ayrılıp banyoya ilerledim.
Elimi yüzümüzü yıkadıktan sonra odama döndüm.
Dolabın etrafına geçtiğimde bir anlık bir cesaret geldi ve kot mini şortu üzerine de ona uygun olduğunu düşündüğüm göbeği açık, siyah tişörtü aldım.
Ayakkabı olarakta siyah vansları seçtim.

Üzerime değiştirdikten sonra saçlarımı düzleştirip uçlarını dalgalandırdım.
Çilekli parlatıcımı sürdükten sonra parfümümü sıktım.

Herzaman olduğu gibi çantamı hazırlamayı sabaha bırakmıştım.
Bir kaç kitap, defteri çantama koyup odadan çıktım.

Aşağıya indiğimde kahvaltı yapmaya zamanım kalmadığı için beni bekleyen Mehmet abinin arabasına bindim.

Okula geldiğimde herkes sıradaydı.
Keltoş müdürümüz konuşma yapıyordu.
Uzun sürmeyeceğini umarak bizim sınıfın olduğu sıraya geçtim.

Müdür konuşmasını bitirdikten sonra sınıflara dağıldık.

Gökhan bizim sınıfa gelmişti ve Özgeyle yan yana oturuyordu.
Ben de tek başıma sınıftaki en arka sırada oturuyordum.

Hoca sınıfa girdiğinde o da müdür gibi sıkıcı bir konuşmaya başladı.

Yok bu dönem daha iyi olmanızı bekliyorumda felan filan.

Kapı çaldığın da müdürün arkasında
kahverengi saçlı, giyindiği bol tişortünün altından bile kasları 'ben buradayım.' diyen bir meteor girdi.

Yakışıklığın lensmi qnqa.s

İç sesini banlayabilirsiniz arkdşlr

Etrafa baktığım da tek boş sıra benim yanımdı.

İç sesim sevinç dansları yaparken çocuk gülümseyip yanıma oturdu.

Bir dakika ben gülümsedi mi dedim?

Kış GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin