•25•

2.9K 129 21
                                    

Bu sabah çok erkenden kalkmıştım ve bunu fırsat bilip Batu'yu uyandırmaya gelmiştim.
Hızlı hareket ediyordum ben gelene kadar uyanmaması için.
Odasından içeri girdiğimde ikili yatakta tek başına yayılmış uyuyordu.
Yanına ilerdiğimde uyanması için dürtmeye başladım.
"Batu uyan prensesin geldi." dedim dün geceye gönderme yaparak.
Ne kadar dürtsemde uyanmıyordu.
Uykusu da baya derinmiş.
Acaba üstüne mi atlasam diye düşünürken komidinin üzerindeki sürahi dikkatimi çekti. İlk aklıma gelen düşünceyle sinsice gülümsedim.

"Batu üçe kadar sayacağım uyanmassan bu suyu kafandan aşağı dökeceğim."

"Üç."

"İki."

"Bir."

Kafasından aşağı suyu döktüğümde çatık kaşlarlarıyla uyandı.
"Ne yapıyorsun? Böyle uyandırılır mı?" dediğinde surat ifadesine gülmemek için dudağımı dişledim.
Kırmızı görmüş boğa gibiydi.

"Uyanmıyorsun okula geç kalıcaksın diye yaptım. İyilik de yapmayalım o zaman." dedim kendimi acındırmak için.
Biraz yumuşamış gibi görünüyordu.
Üzerindeki örtüyü kaldırıp yataktan çıktı.
Altında sadece gri bir eşofman vardı üzerini de giyinmemeyi seçmişti.
Vucuduna bakmamaya çalışsamda gözüm kayıyordu.
Çok güzel ve yapılı bir vucudu vardı.
Bu vucudu yapmak için baya uğraşmış olmalı.
Baklavalarına for istiyorum.
Ergen ruhum yine kendini belli etti.

"Beni gözlerinle yedin resmen." dedi ve dudağının kenarı kıvrıldı.

Yakalanmıştım. Şuanda içinde bulunduğum durumdan dolayı kendime lanet ettim. Yanaklar alev alev yanıyordu. Çok utanıyordum.
En iyisi inkar etmekti.

"Ben sana bakmıyordum arkandaki lambaya benzeyen şeye bakıyordum. Ne olduğunu çözmek için."

Batu kahkaha atıp banyoya girdiğinde ellerimle yüzümü yelledim.
Rezil olmuştum!

*

Okula geldiğimizde arabadan indim.
Okul binasına girip bizim sınıfların olduğu kata çıktık.
Dersin başlamasına az kalmıştı. Batuyla vedalaşıp sınıfa girdim.

Herzamanki yerime oturdum.
Gökhan'a "Günaydın." dediğimde cevap vermedi.
Takılmamak ne kötü duygu.

"Küpe değilim ama beni tak." dedim bu sefer.

Yine cevap yok.

Yüzsüzlüğüm tutunca "Beni taksan iyi çocuksun aslında." dedim.

"Senin prensin seni takıyordur. O sana yetmiyor mu?"

Neden takmadığı belli oldu. Trip mi atıyordu?

"Kız gibi trip mi atacaksın?" dedim ve güldüm.

"Trip atmıyordum."

"Havadan da oreo yağıyor zaten."

*
Çıkış zili çaldığında sınıftan ayrıldım.
Bugün dersler eğlenceli geçmişti. -en fazla ne kadar eğlenceli olabilirse-

Bahçeye çıktığımda Batu bana doğru geliyordu.
Yanıma ulaştığın da "Gezmeye ne dersin?" diye sordu.
Kafamı aşağı yukarı sallayıp gülümsedim.
"Mesaj alındı." dedi ve koluma girdi.
Beraberce okul kapısından çıktık.
Arabaya bindiğimde Gökhan bizi izlediğini fark ettim. Sinirli gözüküyordu.

Batu sahildeki park yerlerine arabayı park etti.
Arabadan indiğimiz de sahilde yürümeye başladık.
Temiz havayı içime çektim.
Sessizce yürüyorduk. Dondurmacıyı gördüğümde "Dondurma alalım mı?" diye sordum.
Batu "Alalım." dediğinde dondurmacının yanına gittik.
Muhteşem üçlüyü oluşturup fıstık, vanilya ve kakaolu dondurma istedim.
Dondurmalarımızı alıp denize karşı olan banklarda oturduk.
Denizin huzur veren kokusunu içime çektim.
Aklımda küçüklüğümde ki bir anı canlandı.
Annem ve babamla sahili izliyorduk. Elimde kağıt helva vardı. Annemler bankta oturken ben denizi daha yakından izlemek için ayaktaydım. Büyük bir dalga üzerime su sıçratmıştı.
Üstüm sırıl sıklam olmuştu. Ama ben en çok kağıt helvamın ıslandığına üzülüyordum.
Ana fikir: O zaman da aç bir insanmışım.
Hatırladığım bir kaç anıdan bir tanesiydi.
Annem ve babamla ilgili anılarımı hatırlayınca hem mutlu oluyor hem de üzülüyordum.
Dondurmamız bittiğinde sahilde yürümeye devam ettik.
Ağaçların altında yuvarlak oluşturmuş gençler dikkatimi çekti.
Aralarından sarışın olan çocuk gitar çalıp şarkı söylüyordu.
Bir kaç çift birbirine sarılmış şarkıyı dinliyordu.
Hemen yanındaki ağacın altına oturduk.
Gitar çalan çocuk şarkısını bitirdiğinde herkes alkışladı.
Ben de dahil.
Çok güzel söylemişti ne yapabilirim?

Batu ayağa kalkıp gitar çalan çocuğun yanına gitti.
Neden gitmişti anlayamamıştım.
Batu çocuğa birşeyler dediğinde çocuk onaylarcasına kafasını aşağı yukarı sallayıp gitarını Batu'ya verdi.

Batu elinde gitarla yanıma döndü.
Anlamamış gözlerle ona bakarken "Sana şarkı söyleyeceğim." dedi ve gülümsedi.

Öyle sevdim ki ben seni
Tarifi yok hiç bir dilde
Dünyanın en mutlu insanı yaptın beni
En kötü günümde bile
Seninle biz ikimiz
Mutluluğun resmiyiz
İyi ki hayatımdasın
İki kişilik bir aşıklar şehriyiz
Bir ömür benimle yaşlanır mısın?
Kendimi terk ederim seni yarım bırakmam
Dört yolu aşk dolu yolumsun benim
Her saat her dakika her saniye kalbimdesin
Sen gözlerimin son adresisin

Şarkıyı bitirene dek gözlerini gözlerimden ayırmadı.
Ben de ayırmadım.
Adeta gözlerimiz birbirine kenetlenmişti.
Çok tuhaf hissetirmişti.
Bu aşk ya da hoşlantı gibi birşey değildi.
Bu bambaşka bir histi.

Selaam. Hikayenin okunma sayısı 2k olmuş ve gerçekten çok mutlu oldum.
Hepinizi çok seviyorum.
Herzaman yanımda olan, voteleriyle ve güzel yorumlarıyla beni mutlu eden çok tatlı okuyucularsınız.
Öpüldünüz...

*Multiye Batu'nun söylediği şarkıyı koydum. Dinlemek isterseniz.*

Kış GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin