Zil çaldığında üzerimizi değiştirmek için soyunma odasına indik. Dersimiz bedendi. Üzerimi değiştirdikten sonra okulun bahçesine çıktık. Hoca yoklama aldıktan sonra serbest bıraktı.
Özge kızları da çağırıp voleybol oynayalım dediğinde ben aşağı voleybol topunu almaya inerken Özge de kızları toplayacaktı.
Aşağı inip spor araç gereçlerin bulunduğu odaya girdim. Voleybol topunu elime aldığımda kafama bir top geldi.
Elimi kafama koyup "Ahh." dediğimde topu kafama atan kişiye baktım. Bana çarpan çocuğu gülerken görünce beynime kan sıçramışa döndüm. "Sen...""Nolmuş bana?"
"Bilerek yaptın değil mi?"
"Evet." dedi ve pişkin pişkin sırıttı.
Çok sinirlenmiştim elimdeki voleybol topunu nişan alıp kafasına attığımda topu eliyle yakalayıp parmağında döndürdü.
"Tamam güzelim. Bu kadar sinirlenme."
Şuan tek isteğim onu öldürmekti. Yanıma yaklaşıp kulağıma "Sinirlenince çok tatlı oluyorsun." diye fısıldadığında gözlerimi büyüttüm.
Ardı ardına yumruklarımı gövdesine geçirip sinirimi çıkarmaya çalıştım. Voleybol topunu alıp spor odasından çıkarken kahkaha seslerine aldırmamaya çalıştım.Bahçeye çıktığımda Özge "Nerede kaldın? Bir saattir seni bekliyoruz." diye sitem ettiğinde topu tutması için ona atıp "Benim biraz başım ağrıyor. Siz oynayın." dedim.
Bahçedeki banklardan birine oturup insanları izlemeye başladım. İlerideki futbol sahasında bizim sınıfla maç yapan sınıfın çocuklarına bakarken o gıcığı gördüm. Neden bedenimiz aynı dersti ki?
Onlardan bakışımı çekip basketbol sahasında maç yapan kızları izlemeye başladım. İyi oynuyorlardı. Basketbolu seviyordum. Eski okulumda da beden derslerinde basketbol oynardım. Çok iyi olmasa da oynamayı biliyordum.
Burada böyle sıkılmaktansa basketbol oynayan kızlara katılmak daha iyi bir fikir gelince yanlarına gidip "Bende oynayabilir miyim?" dedim.
Aralarında sarışın olan kız "Bu maç bitmek üzere diğer maçta oynarsın." deyip gülümsediğinde kenara çekilip onları izledim.
Maçları bittiğinde biraz dinlendiler ardından beş kişilik takımlar olduk.
Maç başladığında bizim takımdan bir kız topu bana attığında karşı takımdaki kızlara kaptırmadan topu sürdüm, çembere geldiğimde basket attım. Takımımdaki kızla çak yaparken bizi izleyen çocukların arasında o gıcığı gördüm. Onu umursamayarak maça devam ettim. Bizim takımdan kız topu sürerken hemen solunda sıkışırsa bana atması için koşuyordum. Karşı takımdan kız onun önüne geçince topu bana attı. Önümde kimsenin olmamasını fırsat bilip topu biraz sürdükten sonra potaya attım. Ve girdi!
Meğersem ne kadar iyi oynuyormuşum ben.Maçı 15-8 yenmiştik.
Maç bitince biraz soluklandıktan sonra kızlarla üzerimizi değiştirmek için soyunma odasına gittik. Diğer dersimiz de bedendi ama çok terlemiştik.
Üzerimizi değiştirirken zil çaldı. Üzerimi değiştirdikten sonra saçlarımı dağınık topuz yaptım. Bahçeye çıktığımda kantine doğru ilerledim.
Tenefüste olduğumuz için çok sıra vardı.
Nihayet sıra bana geldiğine sevinirken demirin altından gıcık çocuk girip önüme geçti."Ne yaptığını sanıyorsun sen? Sıra var!!" diye çemkirdim.
"Ne bağırıyorsun kulağımın dibinde? Sen hiç hayatında sıra kaynatan birini görmedin mi?"
Bu çocuk beni sinirlendirmeyi her seferinde çok iyi başarıyordu. Onu kesinlikle öldürmeliydim. Hapise girmek falan umrumda değildi. Dünyayı bir pislikten kurtarmalıydım.
Kolasını alıp sıradan çıktığında bana bakarak sırıtıyordu. Ben hayatımda böyle gıcık bir çocuk görmedim!!
Suyumu alıp sıradan çıkarken Özgeyi bankta tek başına otururken görünce yanına gittim. İkinci dersi Özgeyle sohbet ederek geçirdik.
*
Evin önüne geldiğimizde Mehmet abiye görüşürüz dedikten sonra arabadan indim. Zile bastığımda kapıyı Nazlı teyze -evin çalışanı- gülümseyerek açtı.
"Hoşgeldiniz Almila hanım."
Bana böyle hanım demesi hoşuma gitmiyordu. Benden büyüktü.
"Nazlı teyze lütfen bana bir daha hanım deme. Öyle çok resmi olmuyor mu?"
"Tamam yavrum bir daha demem."
Merdivenlerden çıkıp odama giderken Esra abla odasından çıktı.
"Nasılsın hayatım?"
"İyiyim, sen nasılsın Esra abla?"
"İyiyim tatlım, bu akşam çok yakın bir arkadaşım eşi ve oğluyla beraber yemeğe gelecek. O yüzden akşam yemeğini erken yiyeceğiz tatlım."
"Ben üzerimi değiştirip aşağıya inerim."
"Tamam güzelim."
Odama girdiğimde çantamı yere bırakıp üzerimdeki kıyafetleri çıkardım. Dolabımın karşısına geçip kırmızı oduncu gömleğini altına da siyah pantolonu çıkardım. Ayakkabı olarakta siyah zımbalı botları giydim.
Saçlarım güzel gözüküyordu hiç oynamadan odadan çıktım. Merdivenlerden inerken zil çaldı. Aşağıya indiğim de gördüğüm kişiyle ağzım bir karış açıldı.
Bu gıcık çocuğun burada ne işi vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Güneşi
Teen FictionÇok küçük yaşta ailesini trafik kazasında kaybeden ve yetimhaneye bırakılan bir kız. Ailesini kaybettikten sonra hiç yüzü gülmeyen Almila, arkadaşları tarafındanda dışlanıp ezilmesi onu içine kapanık bir kız yapar. Peki ya Almila'nın yüzüne şans gül...