Her zaman olduğu gibi kapıda duran nöbetçi ben olmuştum. Yetimhanede içeriye yiyecek içecek sokulması kesinlikle yasaktı. Burada kızlar yasak olan her şeyi yapmaktan büyük zevk alırlardı. Onlar içeride aldıkları yiyecekleri keyifle yerken bende biri gelirse onları uyarmam için kapıda nöbet tutuyordum. Yetimhanede artık dışlanmaya ve kullanılmaya alışmıştım. Tüm yaşadıklarım beni içine kapanık bir kız yapmıştı."İşimiz bitti. İçeri girebilirsin ezik."
Cansu'nun aşağılayıcı konuşmasına gözlerimi devirdim. Bu kız beni ezmekten bıkmıyor muydu?
İçeri girdiğimde kızların küçümseyici bakışlarına aldırmadan yatağıma uzandım.*
"Ödev verdiğim sayfaları yarın kontrol edeceğim çocuklar. Yapmamazlık yok."
Zil çaldığında Cansu sırama geldi. Onu yetimhanede çektiğim yetmiyormuş gibi bir de aynı sınıftaydık. Yanıma neden geldiğini anlamak zor değildi. Yine ödevlerini bana yaptıracaktı.
"Almilacığım bu kitapları al. Yarına ödevleri yapmış ol."
Artık beni kullanmasından bıkmıştım. Her seferinde ona karşı çıkmayıp ödevlerini yapıyordum. Artık ona ezilmeyecektim. Bu kararı aldığım için kendimi tebrik ettikten sonra konuştum.
"Yapmıyorum. Al kendin yap." dediğimde kaşlarını çattı.
"Ne demek yapmıyorum? Yapacaksın!"
"Yapmazsam ne olur?"
Daha önce ona hiç karşı çıkmadığım için şuan suratı oldukça şaşkındı.
"Eğer yapmazsan senin o sarı saçlarını yolarım!"
"Elinden geleni ardına koyma." dediğim gibi saçlarıma yapışması bir oldu. Saçlarımı elinden kurtardığımda tüm gücümle onu ileri ittim. Sıraya çarpıp yere düştüğünde sınıfta 'ooo' sesleri yükseldi. Cansu alev saçan gözlerle yerinden kalktı. Yanıma geldiğinde parmaklarıyla yüzümü tırmalayacağı sırada kolundan tutup engel oldum. Tüm bana yaşattıklarının intikamını almak istercesine karnına tekmemi geçirip yere düşmesini izledikten sonra sınıftan çıktım.
İşte bu kadardı.
Her zaman ezik diye dalga geçtiği kızdan dayak yemişti. Şimdi ezik olan hangimizdik?*
Çıkış zili çaldığında sıramın üzerindeki eşyalarımı çantama yerleştirip sınıftan çıktım. Koridorda yürürken tüm gözler benim üzerimdeydi. Bugün Cansuyla ettiğim kavga yüzünden olmalıydı. Ne çabuk tüm okula yayılmıştı!?
Yetimhanenin kapısından içeri girdiğimde oldukça güzel ve bakımlı bir kadın sendelenince hemen kolunu tutup düşmesini engelledim.
"İyi misiniz?"
Kafasını yukarı aşağı salladıktan sonra önüme düşen saçımı kulağımın arkasına nazikçe yerleştirdi.
"Sana baktıkça Selin'i görüyor gibi oluyorum."
"O kadar benziyorsunuz ki..."Kadının dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım. Boş gözlerle onu dinliyordum. Kadın ağlamaya başladığında şaşkınlığım iyice artmıştı.
"Almila seninle bir konu da konuşmak istiyorum."
Adımı nereden biliyordu??
"Adımı nereden biliyorsunuz?"
"Bir kafeye gidelim orada sana her şeyi anlatacağım."
Her şeyi öğrenmek için sabırsızlanıyordum. Adını bilmediğim kadının arkasından yetimhane kapısından çıktım. Oldukça lüks bir arabanın önünde durunca takım elbiseli bir adam arabadan indi. Arka kapıyı açtığında kadının arkasından arabaya bindim.
Nihayet bir kafeye gelebilmiştik. Oturduğumuz kafenin farklı ve çok şirin bir havası vardı. Duvarlar, koltuklar, masalar hepsi rengarenk ve iç açıcıydı. Etrafı incelemeyi zor da olsa bırakıp bakışlarımı bana hüzünlü bakan kadına çevirdim. Yutkunduktan sonra konuşmaya başladı.
"Kızımı iki sene önce kaybettim. Onun ölümü beni çok etkiledi. Çok zor toparlandım..." gözyaşlarını eliyle silip konuşmasına devam etti.
"Bir hafta önce arabayla yetimhanenin önünden geçerken seni gördüm. O an kızımı gördüğümü sandım. Sonra seni takip etmeye başladım. Hakkında bir çok bilgiye ulaştım. Almila ben senin koruyucu ailen olmak istiyorum. Kabul eder misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Güneşi
Teen FictionÇok küçük yaşta ailesini trafik kazasında kaybeden ve yetimhaneye bırakılan bir kız. Ailesini kaybettikten sonra hiç yüzü gülmeyen Almila, arkadaşları tarafındanda dışlanıp ezilmesi onu içine kapanık bir kız yapar. Peki ya Almila'nın yüzüne şans gül...