Kış Güneşi

•23•

Sabah gözlerimi telefon sesiyle açtım.
Komidin üzerinden telefonumu alıp kimin aradığına bakmadan kulağıma götürdüm.

"Günaydın tatlım."

Cansu'nun sesiydi.
Daha dün numaramı almıştı. Bu acelesi neydi?

"Günaydın." dedim yeni uyandığım için boğuk çıkan sesimle.

"Bugün sahilde bir kafede buluşalım mı? Dün yanında olan çocuğu mutlaka getir. Sana kafenin adresini mesaj atarım. Öpüyorum bye."

Telefonu kapattığında oflayarak yataktan kalktım.
Banyoya girip rutin işlerimi hallettikten sonra odama döndüm.
Dolaptan siyah dizleri yırtık kotu ve beyaz sade tişörtü çıkardım.
Üzerine siyah deri ceketi seçtim.
Üzerimi değiştirdikten sonra evden çıktım.

Taksiye atlayıp Batulara geldim.
Zile bastığımda kapıyı Batu açtı.
Yeni uyandığı için dağınık olan saçlarını karıştırıp içeri girdim.

Koltuğa otururken "Uyandırdım galiba." dedim.

"Sorun değil."

"Başıma yeniden bir bela aldım. Dün sinemadan çıktığımızda gördüğümüz kız buluşmak istiyor. Senide getirmemi istedi."

"Benim gelmemi neden istedi?"

"Yakışıklı çocuk bulunca işte." dediğimde gülümsedi.

"Yakışıklı çocuk öyle mi?"

Şuanda kesinlikle yanaklarım kıpkırmızı olmuştur.
Utandığım için gözlerimi devirdim.

"Dometes gibi oldun." dedi ve kahkaha atmaya başladı.

Konuyu değiştirmek için "Ya hadi kalk. Üzerini değiştir sen bende kahvaltıyı hazırlayayım. Sonrada çıkarız." dedim.

Yüzünde kocaman gülümsemesiyle yukarı çıktı.
Bende kahvaltıyı hazırlamaya başladım.

Batuyla kahvaltımızı yaptıktan sonra evden çıktık.
Arabaya bindiğimizde mesaj kutusuna girip Cansu'nun yolladığı adresi Batuya söyledim.
Radyodan yabancı bir şarkıda durup söylemeye başladım. -söylemeye çalışmaya- desem daha doğru olur.

Sahildeki kafelerin birinin önünde durduk.
Kafenin içine girdiğimizde bize el sallayan Cansu'nun yanına ilerledik.
Ayağa kalkıp bana sarıldı.
Ben en son bu kızı dövmememiş miydim ya?

Masaya oturduğumuzda "Gelmene çok sevindim Almila." dedi.
Bunu söylerken Batu'ya bakıyordu.
Bu kız yavşağın önde gideni.

"Beni arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?"

Kızım zaten senin amacın belli. Bende salak gibi geliyorum yanına.
Batu'yu senin gibi bir yelloza ayarlar mıyım ben?
Çocuğa güzel görüneceğim diye düğüne gider gibi giyinmiş.
Bir gelin topuzu eksik.

Batuyu göstererek "Benim için çok değerli biri. Canım kanım Batum." dedim.

Yelloz Cansuyu göstererek "Yetimhaneden arkadaşım." dedim.

Cansu elini Batuya uzattı.
Batu'nun elini sıkarken bana çok yapmacık gelen gülümsemelerinden birini yaptı.
Garson yanımıza geldiğinde çikolatalı pasta ve kahve istedim.

Şuanda Cansu'nun Batu'ya attığı bakışlar sinir olmama yetiyordu.
Cansu'ya Batu'yu bakışlarınla yedin birde pasta istemene gerek yoktu demek istedim.
Batu'ya baktığımda Cansu'yu hiç umursamıyordu.
Canımsın Batu.
Masadaki sessizliği Cansu'nun sorusu bozdu.

"Numaranı verir misin Batu?"

Piş yavşak.
Batuya 'verirsen öldürürüm' bakışı attım.
Siparişlerimiz geldiğinde pastama gömüldüm.
Şuanda pasta moralime iyi gelmişti.
Pastam bitirdiğimde kafamı kaldırdım.
Batu'nun telefonu Cansu'nun elindeydi.

"Ne yapıyorsun Cansucum?"

"Tatlım kontörüm bitmiş. Batu'nun telefonundan birini arayıp geleceğim."

"Benden de isteyebilirdin tatlım."

Cansu masadan kalktığında hemen Batuya "Niye verdin?" diye sordum.

"Çok ısrar etti. Cıtlak sesine daha fazla katlanamadım."

"Amacı numaranı almak."

"Biliyorum. Açmam biter."

"Açmayı aklından bile geçirme. Yapışırsa bırakmaz."

Kafeden çıktığımızda Cansu'yu yetimhaneye bıraktık.
Arabadan inerken "Yine görüşelim." dedi.
Allah korusun.

Bizim evin önüne geldiğimizde Batu'ya "Görüşürüz." deyip arabadan indim.

Bahçe kapısından içeri girdiğimde Gökhan sandalyelerden birinde oturuyordu.
Yanına gittiğim de "Nasılsın?" diye sordu.

"İyiyim sen nasılsın?"

"İyi değilim."

"Neden?"

Bana güvenmemesi beni bir defa daha yıkmış olsada daha öncede aynı durumu yaşattığı için önemsememiştim.
Nasıl doğruyu ögrendi bilmesemde Özge'ye suçunu itiraf ettirmesi iyi birşeydi.

"Sana güvenmediğim için özür dilerim. Seni çok seviyorum. Lütfen bir şans ver bana. Birdaha eskisi gibi olmayacak."

"Sana bir şans vermem birşeyi değiştirmeyecek."

"En azından arkadaş kalalım."

Gözlerinin dolduğunu fark ettim.

"Sadece arkadaş?" dediğimde gülümseyip "Sadece arkadaş." dedi.