SEKİZİNCİ BÖLÜM: SİZ İKİNİZ

7.6K 628 25
                                    

Okuldan sonra gerçekleşen beş saatlik işkence başlamak üzereydi. İyi yanından bakacak olursak, yarın ki deneme sınavına çalışabilecek olmamdı.

"Alo, Ekrem Abi."dedim sesimdeki değişikliği anladığında,

"Neden gelmiyorsun?"diye pat diye sordu.

"Ekrem Abi, Bayan Narsia'yı tanıyorsun. Cezaya bıraktı."diyerek konuştum.

Ekrem Abi, çalıştığım kitapçının dükkanın sahibiydi. Homurdandıktan sonra telefonu yüzüme kapattı. Bu beni kovmayacağı anlama geliyordu, en azından.

Şimdilik.

Boğazımı temizleyip uzun koridorda yürümeye başladım. Pekala Çınay'a cezaya kaldığımı söylediğim de gülmeye başlamıştı. Fakat, patavatsızlık yapıp cezamı beş saate çıkardığımı söylediğimde hepsi bana acıyan gözlerle bakıp Starbucks'a gitmeye karar verdiler. İçime oturan acıyı tarif edemezdim.

Ceza sınıfına girdiğimde hüzünle iç geçirdim.

Kaya Erez ortadaki tekli sıranın arkasına oturmuşken, Yaser Kılıç en önde sıranın üzerinde bağdaş kurarak oturuyordu.

Çantamı ikinci sıraya koyarken arkamdaki Kaya Erez durakladı ve gözlerini üzerimden çekmedi.

"Mavi Kafa."dedi Yaser. Bakışlarımı Kaya Erez'in üzerinden çekip Yaser'e çevirdiğimde sırama oturdum. İçeriye giren öğretmen sıkıntıyla ofladı ve üçümüze göz gezdirdi.

"Sırf ek ücret için."diye mırıldandığını duyduğum da çantamın içerisindeki kitapları çıkardım.

Lanet olasıca sınavlar!

Fizik testlerime gözlerimi dikerek bakıyordum ki içeriye giren Gamze ile bakışlarım sertleşti. Fakat öğretmenim yanına gidip birkaç laf anlattıktan sonra karnını tutarak sınıftan uzaklaştı. Aman ne güzel!

Kare gözlüklerinin üzerinden bakan öğretmen Yaser'e doğru döndü ve:

"İn sıradan ve düzgünce otur."dediğinde yüzündeki sırıtışı gizlemeyen Yaser, öğretmenin dediğini bir hamle de yaptı.

Kaşlarımı çatıp tüm uyuz formülleri olduğu kitaba bakmaya devam ettim. Benim dikkatimi kitabın üzerinden alan Yaser'in imalı sözleriydi.

"Kendine dikkat etmelisin, mavi kafa."dediğinde sınıfa göz attım. Öğretmen gitmiş ve yerinde yeller esiyordu.

"Afra."dedim hızlı bir şekilde.

Bayan Narsia'yı öldürecektim. Ceza verirsin anlarım. Hadi bunu da beş saat yaparsın, onu da anlarım. Peki bu iki deli?

İşte bunu anlayamam. Kaya Erez'in sakin oluşu gözlerimi ondan kaçırmama neden olurken bir anda Yaser'e döndü.

"Seni öldürmemem için bir neden söyle."dediğin de dudaklarımı yaladım. Şakadan yapılan küçük, önemsiz bir tehdite benzese de. Ah, hayır sanmıyorum.

Gerçek bir tehdit gibiydi.

"Ölmek için fazla yakışıklıyım."demesi ile gözlerimi devirdim.

Kaya, bana baktığında sinirli bir ses tonu ile:"Dön önüne, işine bak."demesi ile gözlerimde canlanan karikatüre gülümsemeye başladım.

Kaya Erez'in kafasına patlattığım tavanın sesini kulaklarımda hissedebiliyordum.

"Ne sırıtıyorsun kızım? Dön, önüne."dediğinde dudaklarımı ısırıp ayağa kalktım.

"Mavi kafa, otur yerine."diyen Yaser ile sinirlenmeye başlamıştım.

"Siz iki egoloman, bana emir vermeyi keserseniz iyi olur. Ayrıyeten Yaser, senin yüzünden düştüğüm duruma bak."dediğim anda,

"Ben ne yaptım?"dedi Yaser.

"Onu tanıyor musun?"diye de Kaya Erez sordu.

Yaser, çarpıkça gülümseyerek ve o yüzündeki ifadeyi bozmayarak:

"Elbette bir mazimiz var."dediğinde yerimde kalakaldım.

O ne dedi?

Mazimiz mi? Bu çocuğun kafasını duvara sürterek kıvılcım çıkarmak istiyor olmam ve bunu eyleme dönüştürmem kaç yılıma mal olurdu?

Kaya Erez hızlı bir şekilde konuştu:

"Bu kızı mı buldun dostum? Sana acıyorum."dediğinde dilimi ısırdım. İkisini de öldürecektim.

"Siz ikiniz, kapayın çenenizi."dediğimde anda parmaklarımı onlara göstermiştim.

Kolumdaki saate bakarken daha üç saat kaldığını görmem ile kapıya doğru döndüm.

"Aklından bile geçirme."diyen Yaser'e sırıtarak baktım.

"Korktun mu?"dediğimde garip sesler çıkardı ve:"Elbette, hayır."dedi.

"Ee o zaman gidelim."dedim.

"Senin uslu, masum bir kız olduğunu sanıyordum."diyerek göz kırpan Yaser'e kaşlarımı kaldırdım.

Bir de gel bana sorsana sen onu? Neyse şuan bizimkiler insanların bizi sevmeleri için güzel bir site hazırlıyorlardı.

"Kapıdan kaçacak kadar aptal mısınız?"dedi mükemmel ses tonu ile soruyu soran Kaya Erez.

Ses tonu güzeldi. Yani ne ince bir sese sahip ne de bir karga gibi sese sahip değildi.

Kitaplarımı çantaya atmış ve sırtıma takmıştım. Sıraya çıkarak duvarın en üstünde yerleştirilmiş koridoru gören cama yetişip koridora göz attım. Kimsenin olmadığını görmediğimde:

"Kimse gelmeyecek."dedim kendimden emin bir şekilde. Aynı zamanda elimdeki telefon ile okulun kamera sistemine girip öğretmenler odasındaki kameraya bağlandım.

Kimse yoktu. En azından ek maaş için bize göz kulak olan öğretmen hiçbir yerde yoktu.

Beni izleyen iki çifte göze:

"Ne bakıyorsunuz? Hiç mi bir yerden kaçmadınız?"diye sordum ve pencereye doğru hareketlendim.

"Bayan Narsia koridor da fink atıyor."dediğim an da pencereyi açmış ve ayaklarımı pervazdan dışarı sarkıtmıştım.

Pencere üç metre yükseklikteydi. Bunu yapabilirdim. Daha önce de yapmıştım.

Kafamı içerideki ikisine çevirdiğimde:"Geliyor musunuz?"dediğimde ikisi de yerinden kıpırdamadı. Bende dudaklarımı bükerek:

"Kalıyorsunuz."dedim. Kendimi öne doğru itip ayaklarımın üzerinde düştüm ve tek ayağımın tabanı yere basarken diğer bacağımın dizi toprak zemindeydi. Ellerimle doğrulurkem pencereye baktığımda ikisine asker selamı vererek gülümsedim. Koşmaya başladığımda okulun duvarına tırmandım ve pencerenin okulun arkasına baktığı için şükretmeyi unutmadım. Okulun duvarının üzerindeki demirlerden atlarkem pencereden atlayan Kaya Erez ve Yaser Kılıç'ın duvara doğru koştuğunu gördüm.

"Bu kız çıldırmış."diyerek duvara tırmanan Yaser'e bakarak duvardan atlayıp hapishane gibi çevrili okuldan kurtuldum.

Kaya Erez hızlı bir şekilde arkamdan atladığın da Yaser tekrar konuştu:

"Kendimi tekrar banka soymuş ve kıçımı kurtarıyormuş gibi hissediyorum."dediğinde durgunca ona baktım.

KURT KOZASI-MAVİ SAÇLI KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin