On beşinci Bölüm: Kırmızı Süvariler
Multi de bir video bekliyor hepimizi, kız olan hacker neden yok acaba? Neyse, bu kitaba da güzel videolar hazırlamak isterdim ama çok zor olacak gibi, çünkü 'Hacker' filmleri az. Aksiyon filmlerinden uyarlamada yapamadım ama bence yine de güzel oldu.
İyi seyirler ve iyi okumalar!
Sıra sıra dizilmiş market raflarının arasında, sırtımız raflara dayalıydı. Büyükannemin kolunu tutmakta devam ediyordum ve de neler olduğunu anlamak için rafın kenarından eğilip kasaların olduğu yere doğru baktım. Dört kişilerdi, ve kırmızı kapüşonları ile market raflarını dağıtmaya başladılar. Birisi kozmetik olan reyondan kızlara özgü olan malzemeyi eliyle sallamaya başlayıp yanında ki arkadaşına doğru gösterdi ve:
"Dostum bunu senin için özellikle satın alacağım."diyerek arkadaşına fırlattı. Havada yakalayan diğeri ise oflayarak kenara doğru fırlattı.
"Büyü biraz, dostum."dedi.
Aynı anda rafların kenarına dizili bir şekilde oturan bizleri kontrol eden üçüncü kişi ayaklarını uzatmış bir gencin yanına gelip siyah botuyla tepti.
Gözlerim yanımda olan büyükannemin yere uzatmış bacaklarını görünce, kafamı üçüncü kişiye çevirdim.
Gözlerim kısılırken bize doğru hiddetle yaklaşan üçüncü kişi büyükannemin ayaklarının dibinde dikildi ve çarpık bir şekilde gülümsedi.
Bunu yapacak mıydı? Kırmızı Süvariler, bizim kim olduğumuzu bilselerdi. Buna cüret dahi edemezlerdi. Dördüncü kişi ise elinde ki kamera ile olanları çekiyordu. O kocaman botuyla büyükanneme vuracağı sırada Kaya Erez ayağa kalktı ve adamın yakalarını yapıştı ve onu geriye doğru ittirip sırtını rafa yapıştırdı. Raf hafifçe sallandı ve içindeki birkaç şey yere düştü.
Kaya Erez, sol yumruğunu adamın çenesine geçirirken gözlerim kısılmıştı. Video çeken kişi hızla kamerayı kapattı ve Kaya Erez'in belinden tuttu. Aynı zaman dilimde ayağa kalkan Beray, kameramanı kendine doğru çevirip yüzüne yumruk atmaya başladı. Rafları dağıtmaya devam eden diğerleri ise kavganın şiddetli sesini duymuş olmalılar ki, onlardan biri Kaya Erez'e yapışırken diğeri Beray Özalp'e yöneldi.
Çınay elindeki ne zaman açtığını bile bilmediğim cips paketini kenara atarken hışımla kalktı ve Beray'ın üzerindeki bir adamı çekti ve adamı kendine doğru çevirdi.
"İkizime benden başkası vuramaz."diyerek ağzındaki cipsi çiğnedi ve yumruğunu adamın midesine geçirdi.
Meyra ve Tansu, dizleri üzerinde emekleyerek yanıma geldi ve büyükannemi kaldırmama yardım ettiler.
Hızlı bir şekilde şaşkınlık içerisindeki büyükannemi ayağa kaldırmış ve kasiyerlerin yönlendirmesine ayak uydurarak, üzerinde 'Personel Harici Giremez' yazan kapıdan içeri girip marketin arka kapısından çıktık. Kenarları çöpler ile dolu olan bu yerin inanılmaz kötü bir kokusu vardı.
Büyükannem beyaz saçlarını düzeltip, bileğindeki küçük çantasını düzeltti ve yumurta topuğu olan ayakkabıları ile yürümeye başladı.
"Bu hissi özlemişim."dedi ve kollarına girmiş olan ben ve Meyra'ya baktı. Sonra ise kafasını çevirerek Tansu'ya göz attı.
"Sanırım bir benim torunum anormal."dedi. Şaşkınca ona bakarken o konuşmaya devam etti:
"Arkadaşlarının da saçlarının pembe veya mor olmasını beklerdim."dedi bana bakarak. Gözlerimi birkaç kere kırpıştırdığımda Meyra: "Aslında hiçte fena fikir değil, pembeyi severim."dedi.
Tansu'ya doğru dönüp: "Ne dersin boyatalım mı?"diye sordu.
"Ben halimden memnunum."diye konuşan Tansu'ya gözlerine kısarak baktı Meyra.
"Nüfusun nerden baksan 4 te 3 siyah saçlı."dediğinde,
"Bu bir şeyi değiştirmiyor."dedi.
Onların arasındaki muhabbeti keserek Tansu'ya:
"Büyükannemi garaja götürün. Ben bizim ikizleri alıp geleceğim."dediğimde Tansu kafasını salladı ve:
"Dikkat et Mavi Kafa."dedi. İçeri tekrar girmek için döndüğümde ona:
"Meyra'yı üzerine musallat ederim."
"Tamam, sustum."dedi.
Markete tekrar girdiğimde dağılmış rafların arasında hızlı adımlar ile yürüyerek yere düşmüş olan şeylerin üzerinde atlıyordum. Kavganın sesi kesilmiş ve markette hiç kimse yok gibi gözüküyordu. Kavgayı ettikleri rafların arasına girdiğimde Kaya Erez boyunun hakkını vererek yere bir seksen uzanmıştı.
Diğer dört kişi de yan yana dizilmiş ve Beray ile Çınay'a bakıyorlardı.
"Siz Siyah Süvariler'siniz ha?"diye sordu ve kahkaha attı diğerlerinden hafif önde olan. Çınay ve Beray aynı anda yumruklarını sıkmışlardı. Adamların yüzlerine yaptıkları makyaj hafif bozulmuş birinin kaşından kan akarken diğerinin burnundan yere damlıyordu. Başka birinin ise dudağı patlamıştı. En sağlam olan az önce bu cümleyi söyleyendi.
"Size inanmıyoruz."dediğinde Çınay gülümsedi ve tam bir şey söyleyeceği anda:
"O zaman kendinizi kollayın."dedim.
Altı surat ve altı çift göz bana döndüğünde Beray'ın parmaklarından süzülen kanı görmüştüm. Çınay saf bir şekilde bana bakıyordu.
"Sende kimsin?"dedi kaşı patlamış olan. Yanlarına doğru yürüdüm ve Çınay ile Beray'ın arasına girdim.
"Siyah Süvariler'in bir üyesiyim."dedim.
"Biz de Kırmızı Süvari'yiz."dediği anda,
"Eğer şuan defolup gitmezseniz bundan sonra Kırmızı Süvariler kalmayacak."
"Komik kızsın. Eğer Siyah Süvariler iseniz, sizi deşifre edip yakalattırabiliriz."dedi.
"Sen de fazlası ile komiksin. Eğer deşifre edersen Süvariler'den çekinmeyecek misin?"dedim.
Süvariler, arasındaki en önemli kural işte buydu.
Kimse birbirini deşifre edemez.
Gözü korkmuş olacak ki:
"Diğer Kırmızı Süvariler ile uğraşmak istemezsin."dedi.
"Belki de sıkılıyorumdur."diye alayla cevapladım.
İçki reyonun hemen ön kısımlarında olan bu konuşma beni rahatsız etmiş ve sanal alemde bir savaşın çıkacağı sinyalini vermişti.
Kimse birbirine deşifre edemezdi. Fakat deşifre olsunlar diye uğraşırlardı.
Tabi bu da bir son demekti. Aklımdan geçenlerin karşımdaki adamın aklından geçtiğini az çok tahmin edebiliyordum ve büyük bir savaşın çıkacağı oldukça belliydi.
Bir yanda hapis soymuş Yaser Kılıç, bir yandan kiralanmış Kaya Erez, bir yandan çirkin suratlı haber spikeri ve bir yandan da Kırmızı Süvari'ler.
Karşımdaki adam gözlerini kıstı ve: "Burayı terk edenin, yarım kalan işimizi yapıp sizinle başka yerde kapışalım. Başka bir dünya da."dedi.
Ona doğru bir adım ileri attım. "Elbette. Eğer savaşmasaydınız, korkak olarak Süvariler arasında yer alırdınız."dedim ve Beray ile Çınay'a döndüm.
"Kaldırın şunu da gidelim."dedim.
"Kafasına bira şişesini kıracak kadar ne içtiniz, merak ediyorum."dedi Çınay ve Kaya Erez'in tek kolunu boynunun arkasına baktı. Kardeşine döndü:
"Ne bekliyorsun davetiye mi?"diye sordu.
Beray da Kaya Erez'in kolunu tuttu ve marketten çıktık.
Tabi birçok sorun ile beraber. Büyükannemi de unutmamak gerekir, ah bir de Bayan Narsia var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT KOZASI-MAVİ SAÇLI KIZ
Action"Zihinlerinizin içine kurulan, dolambaçlı yolların içinde kaybolarak gözlerine örtülmüş kumaş parçasını kabullenen ve duydukları ile adımlarını yönetmeye çalışan insanlar! Işığı göremediniz, renkleri bilemediniz. Dünyanız karanlık, grinin tonları i...