Kimileri görünmezin altındaki gölgeyi arar. Bazıları da gölgedeki görünmezliği. Ben ise bu arayışa aykırı davranıyordum. Görünenin gölgesini göremeyecek kadar aykırıydım. Ağzımın üzerine kapadığım ellerim ve geriye attığım iki adım ile Kaya Erez'in sendeleyişine şahit oldum. Bu sendeleyişin kaynağı olan Beray, öfkenin sarsıntılarını yaşıyordu. Yumruk yaptığı elleri kollarındaki damarları belirginleştirmişti. Hızlı bir şekilde doğrulan Kaya Erez, gözlerine karanlığı işlemiş ve hiçbir ışığa izin vermeyecek şekilde duruyordu. Yüzüne yerleştirdiği alayca gülümsemenin arkasından Beray'ın tişörtünü elleri arasına aldı ve sonra da kafa attı. Dudaklarımdan kaçan çığlığın arkasına gizlenen korku vücudumda yankı uyandırıyordu. Birbirlerine yumruk atan iki adamın arasına girmek ne kadar doğruydu bilmiyordum.
"Beray, dur!"dedim onun bileğini dokunmaya çalışarak fakat yumruğunu çoktan atmış ve beni de geriye doğru sendeletmişti. Telaşla yemekhanenin arka girişine doğru koştum. Kapıyı ittiğimde: "Çınay!"diyerek bağırdım. Çınay birkaç saniye boş bir şekilde baktıktan sonra masadan hışımla kalktı ve koşmaya başladı. Arkasından gelen diğerleri ile bende koşmaya başladım. Beray ve Kaya birbirlerini yumruklamaya devam ediyorlardı. Kaya, Beray'ın karnına dizini geçirdiği esnada Çınay yanımdan bir fırtına gibi esip geçti. Kaya'nın arkasından tuttu ve geriye doğru çekti ve ardından önüne geçti. Çınay Özalp, eğlenmeyi çok iyi bilirdi fakat öfkelendiğinde gözü de dönerdi. "Onu bende dövmek istiyorum, Kaya."dedi. Kaya elinin tersi ile burnundan akan kanı sildi ve: "Fakat onu sadece ben pataklayabilirim."diyerek gözlerini kıstı. Kaya da ona gözlerini kısarak bakınca kendimi Western filmlerinin ortasında hissettim. Okulun içerisinden çıkan öğrenciler hızla olayı çözümlemeye ve izlemeye çalışıyorlardı. Beray'ın önünde duran Çınay, Kaya ile uzun bir bakışma yaşıyor ve rüzgâr sertçe esiyordu.
"Benim seninle sorunum yok Çınay."diye konuştu Kaya ve ekledi:"Benim problemim kardeşin ile."
Çınay alayla gülümsedi."Beni geçmen gerekecek."diye konuştu. Kaya Erez öfke ile Çınay'ın üzerine hamle yaptı ve kemikler eller Çınay'ın elmacık kemiği ile buluştu. Beray daha da toparlanmıştı ve Kaya'nın attığı yumruğu görünce hızla kardeşini kendine çekti. "Lan!"diye kükrediğinde Çınay, Kaya'nın üzerine hamle yapmıştı. Kaya Erez yüzüme doğru gelen yumruğu savunuşturdu ve Çınay'ın bileğini kavrayıp kendine doğru çekti. Karnına bir yumruk indirirken Bayan Narsia'nın sesi duyulmuştu. Kalabalığı yararak gelen kadın: "Çekilin, açılın!"diye komutlar vererek ilerliyordu. İnsanların arasından sıyrılırken bir an donakaldı ve: "HIH!"dedi ve pembe ojeli ellerini göğsüne yerleştirdi.
"Sizi ucube..."dedi ve cümlesini tamamlayamadı. Çünkü etrafındaki ebeveynler müdirenin bu olaya nasıl müdahale edeceğini ve davranışlarının analizini yapıyordu.
"Çocuklar!"dedi yüzüne bir gülümseme yerleştirirken. "Neler oluyor?"diye çember oluşturulmuş alanın ortasına yürüdü. Gözleri ile etrafı tararken:
"Beray Özalp, seninle daha önce konuşmuştuk. Odama lütfen ve sizde Çınay Özalp."diyerek konuştu ve ekledi. Çınay ise kesik bir sesle:
"Hay bin ren geyiği aşkına."diye mırıldandı.
"Siz de Kaya Erez."dedi. İnce kaşları çatık ve alnı da kırışmıştı. Benimle göz geldiğinde yüzüne yerleştirdiği gülümseme büyüdü ve: "Ah, Afra Simin. Sizi de olayın merkezinde görüyoruz sanırım ve diğer arkadaşlarınızı da."dedi ve eksenin yüz seksen derecelik dönüş yaptı. "Siz dördünüz bir şey mi söylediniz?" diyerek Tankur, Serdar, Hakan ve Ümit'e baktı. Onlar başlarını iki yana sallarken Bayan Narin gözlerini kısmıştı.
"Düşüm önüme."dedi sesini yükselterek.
Bayan Narsia odasının kapısını kapattı ve masasının arkasına geçti. Sakin kalmaya çalışsa da burnundan soluduğu açık bir şekilde belliydi. "Tek bir kelime duymak istemiyorum."dedi Çınay tam konuşacakken. "Hepiniz cezalısınız. Okuldan sonra kütüphaneyi temizleyeceksiniz."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT KOZASI-MAVİ SAÇLI KIZ
Action"Zihinlerinizin içine kurulan, dolambaçlı yolların içinde kaybolarak gözlerine örtülmüş kumaş parçasını kabullenen ve duydukları ile adımlarını yönetmeye çalışan insanlar! Işığı göremediniz, renkleri bilemediniz. Dünyanız karanlık, grinin tonları i...