"Çişim geldi." diye söylendi Çınay, dudaklarını büzmüştü ve parmakları hala klavyenin üzerindeydi. Dün akşam yediğimizsalçalı makarnanın sosu üzerindeki tişörtü lekelemişolmalıydı ki, salça izi tişörtün çeşit çeşit noktalarındaydı."Verinin ne kadarını alabildik?" diye sordu Meyra, Edige'nin sistemini aktarmak için elimizden geleni yapıyorduk. "Yüzde 83 kadarını."diye karşılık verdiğinde Çınay yüzü kırmızı bir hale gelmişti.
"Acele etmeliyiz." diye konuştu Tansu, bana kısaca bakmıştı. Onu gözlükler ile görüşüm ilk kezdi. Başımı hafifçe salladım.
"Hastır..."diyerek kükreyen Beray, kabloların arasında kaybolmuştu. Donanımların ışıkları yanıp sönüyordu. Neler oluyor demeye kalmadan Beray açıkladı:"Bu bir G-war trojeni." diye konuştuğunda dişlerimi sıktım.
Şimdi olmaz! Şimdi olmaz. "Demir Barlas'ın canlı yayında diğer siber örgütlerinin isimlerini de söyletmek zorunda mıydık?"diye söylendi Beray. "Gerekliydi, neden gerekli olduğunu biliyorsunuz."dediğimde Beray kahverengi gözlerini bana anlık çevirdi ve konuştu: "G-war için yapabileceklerimizin kısıtlıolduğunu biliyorsun."dedi.
Çınay, kardeşinin sesindeki öfkeyisezmiş olmalı ki,"Şanslı donumu ıslatmadan şu işi bitirelim kardeşim."diyerek konuştu. Alnına düşmüş sarı saçları hızlıca geri attı ve işine devam etti. Grifon'un, G-war trojeni işimize bir engeldi. Çünkü bu virus sisteme bulaştı anda bir veba gibi çoğalıp donanımın anakartını yakıyordu.
"Tansu, bana yardım etmen gerekiyor. Üzerinde çalıştığımız şekildeG-war'ı kısa süreliğine engelleyebiliriz." dediğimde Meyra gözlerini kıstı: "Birkaç kişiye daha ihtiyacımız var, Beray ve ben elimizden geldiğince Edige'ye dayanacağız." dedi.
"Ortalığı yakmanın vakti gelmedi Leydi Afrodit." diyerek konuşan Çınay benden onay bekler gibiydi. "Henüz değil çocuklar, Grifon tarafını seçti. Katay Hack Team tarafını seçtiğinde ki bizim tarafımızı seçerse işimiz daha kolay olacak."diye konuştuğumda Beray: "Seçmezse zaten, yaptığımız hiçbir şeyin anlamı olmayacak.
"Tansu,başlayalım." dediğimde duymazdan gelişlerim yüzde 23 lük şansa bağlıydı. Üzerimdeki baskı ile saldırıları engelleme kadına harekete geçtim. Ama hiç kolay değildi. Trojen kendiliğinden bir veba gibi yayılmaya başlamıştı. Sayımız on olsaydı engellemek kolaydı. Fakat beş kişilik bir grup, yedi kişilik Grifon ve Edige ile uğraşması kolay değildi.
"Başımız belada Afra!"diyerek konuşan Tansu'ydu."Hemde ne bela." diyerek ekledi Çınay ve devam etti. "Yüzde doksana yakın veriyi çekmeyi başardım. Bu noktadan sonra veri akışının engellenmemesi gerektiğini sizde benim kadar iyi biliyorsunuz."
"Afra!"dedi Beray benden emir bekler gibi, diğer üçünün de gözleri bana dönmüştü. Odaklanmalı, doğru zamanda doğru kararı vermeliydim. Acele etmek ya da geç kalmak başımızı şuanki durumdan daha kötü bir duruma sokardı."Sistemimizdeki neredeyse tüm duvarları yıktılar Afra."diye konuştu Meyra. Sakin olmalıydım. Sakince karar vermeliydim.
"Kaç kişilik biratak bu böyle."diyerek konuştu Beray. "Bilmiyorum!" diyerek karşılık verdim. "İşime odaklanmalıyım. Lütfen sessiz olun!" diyerek konuştuğumda bilgisayarımda bir kutucuk açıldı. Arka planı siyah bu kutucukta bir mesaj yer alıyordu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT KOZASI-MAVİ SAÇLI KIZ
Action"Zihinlerinizin içine kurulan, dolambaçlı yolların içinde kaybolarak gözlerine örtülmüş kumaş parçasını kabullenen ve duydukları ile adımlarını yönetmeye çalışan insanlar! Işığı göremediniz, renkleri bilemediniz. Dünyanız karanlık, grinin tonları i...