İKİNCİ SEZON | ONUNCU BÖLÜM: GÖLGE

622 59 15
                                    

Dudaklarımın arasından dökülen kelimeler açıktı ve bir emrin başlangıcıydı.

"Bulayın kızılı maviye!"

Her şey nasıl başladı? Süvarilerin alt gruplarından biri olan Siyah Süvariler'e neden katılmıştım? O zamanlar, büyükannemin başına açılabilecek dertlerden mi korkmuştum yoksa içimde var olan ateşi söndürmek için bir kaçış yolum muydu? İsyanım kimeydi? Ayrılmış olan anne ya da babama mı? Hiç sanmıyorum, beni içten içe yakan şey kendim olamamaktı. Hayallerimin ne olduğu önemli değildi. Fakat o hayallere ulaşabilmek için var olan benliğim ile çatışmalara giriyor ve bu çatışmaların sonucunda isyanımı farklı yollardan gösteriyordum.

Kimdim ben?

Afra Simin mi? Fiziksel olarak dünyada bir kütle ve kütlenin kapladığı alandım. Geçiçi bir yer, öldükten sonra isminin bilinmediği bir beden. Bu mu olmak istiyordum? Dünyaya bir şeyler katmak zorunda değildim. Sadece hayallerini gerçekleştiren bir beden olsam yeterdim. Yürüsem, sokakların arasında dolansam ve kendim olarak yaşasam memnun kalmaz mıydım? Ruhumu ve bedenimi daha büyük bir amaca adarken hiç düşünmüş müydüm olacakları?

On sekiz yaşındaki insanların istediklerini bilmesi, hayallerinin peşinde koşması gerektiği düşünebilirsiniz. Peki, dünyanın her tarafında var olan sistem buna izin veriyor muydu? Gençlerin zihinlerini dinliyorlar mıydı? Yoksa sizin de önünüzü konulan yoldan başka seçeneğiniz yok muydu? Belki vardı fakat farkında değildik. Biz genciz ve her şeyi hatasız yapacak değiliz.

Önüme konulan seçenek Siyah Süvariler'e katılmaktı. O seçenekten kurtulduğumuz zaman bize bekleyen tehlikeyi akrepten ahtapota çevirmiş gibiydik. Kurt Kozası çöküşü yaşabilir veya tekrar şahlanabilir. Çünkü insanlara verdiğimiz amaç vatanını vatanından koru ilkesiydi ve bizde vatanını kendi iktidarından, kendi halkından korumayı çoktan amaç edinmiştik.

Bu yüzden devlet sisteminin kölesi olacak değildim ve anayasanın ilk beş maddesinden biri olan yasayı çiğnemek zorundaydım. Çünkü değişim köklerdedir. Kimsenin yapamayacağı bir şeye dokunursanız, ilk önce size nefret besleyecek ve sonra sorular sormaya başlayacaktır.

Çınay'ın işareti benim fısıltım arkasından görüş alanıma giren adam tanıdıktı ve kimse onun kadar bu ülkenin kötülüklerinin doğuş yerine bilemezdi. Kaya Erez. Geçmişini bilmek zorunda mıydım? Ya da sizle beraber bilmeli miydik?

Belki de Kaya Erez'in hayatı başka bir hikayenin konusudur.

Köşeli çenesinden var olan yara izi yeni olmalıydı, sislere boğulmuşcasına garip olan gözleri yüzünde değişmeyen şeydi. Şapkası, yüzünü gizlemek için takılmıştı. Elini hızlıca omzuma atarken kulağa dolan sesi tüylerimi diken diken etmişti.

"Takip ediliyorsunuz!"

Gürültü kalabalığın arasından aceleci olmayan adımlarla geçiyor ve Beray'ın kulaklığımdan gelen sesini duymak için elimi kulaklığıma götürüp bastırdım.

"Neler oluyor? Nereye gidiyorsun Afra?" diye sordu. Bakışlarımı yerden çekmeden konuştum.

"Takip ediliyorum."dediğimde Kaya Erez daha sakin olan bir ara sokağa doğru ilerletmişti beni.

"Beray mı?" diye sordu. Onu onaylandığımda kulaklığıma uzandı ve çıkarıp kendi kulağına takıp konuştu.

"Dinle. Sizi takip etmemesi gereken biri takip ediyor. Eğer o savcıya yakalanırsanız, hayatınız biter."dedi ve karşı tarafı dinledi.

"Anlamıyorsun Beray, onu sizin ölüm haberiniz ile ilgili haberlerde gördüm ve o şimdi burada."

Kaya Erez, bir yandan bakışları ile etrafı izlerken çaprazlama olarak taktığım çantadan bilgisayarımı çıkarmış ve ara sokakların arasında kendimi sakin bir yer arıyordum. Kaya'nın beni takip ettiğini hissediyor ve iki bina arasındaki sokağa girdiğimde yangın merdivenlerinden birinin basamağına kuruldum.

KURT KOZASI-MAVİ SAÇLI KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin