BEŞİNCİ BÖLÜM: SİLÜET

10.8K 688 34
                                    

Bakışlarımı yerdeki lambanın camlarından çekip geriledim. İçeriye giren iki genç adam yüzlerindeki sırıtma ile lambanın üzerine bastılar. Mart ayının son günlerini yaşadığımız için, dışarıdan gelen soğuk hava yüzüme çarpıyordu.

"Kaya Erez."dedi boyu diğerinde kısa fakat kalıplı olan. Sinsi bir şekilde gülümsedim ve:"Burada."dedim. Evime yani garajıma izinsiz girmesinin suçunu çekmeliydi. Kaya Erez, arkamda belirip bana doğru sert bir ifade ile baktı.

Diğer iki adama döndüğünde gözlerimi kıstı. "Paranızı yarın getireceğim."dediğinde adam sakince:"Vade doldu."dedi ve Kaya Eren'i yaka paça sürüklemek için hamle yaptılar. Kaya Erez, kurtulmak için çabalarken adam beni gösterdi ve:"Paketle onu da."dediğinde geri geri gitmeye devam ettim.
Kollarımdan tuttuğunda kendimi geriye çekmek için büyük bir güç uyguladım.
"Ellerini üzerimden çek. Beni neden götürüyorsunuz?"dedim asi çıkan sesimle.

"Şahit oldun."dedi karşımdaki uzun boylu genç adam. Burnunun kırılmış olduğu oldukça belliydi.

"Ne istiyorsun ondan?"dediğimde gözlerini kısarak diğer arkadaşına baktı.

"Elli milyar borcu var."dediğinde gözlerimi kıstım.
"Kimseye söylemeyeceğim."dedim ısrarla.

"Güzelim, gitmemizi istiyorsan ya faizi ile yetmiş beş milyar verirsin ya da başka yollardan ödeyebilirsin."dediğinde gözlerin kısıldı. Adamın kolundan sıyrılıp dizine tekme attığımda yere kapaklandı ve müsait kısmına dizi me geçirmem onu yerle bir etti.

Kaya Erez yanındaki adamın yüzüne yumruğunu attığında adam sendeledi. Fakat bu onu yıkmadı. Elime aldığım vazoyu kafasına geçirdiğimde vazo elimde parçalandı ve adam yere düştü. Kaya Erez tekrar bir yumruk geçirip yere oturdu.

"Evimden defol."diyerek bağırmam onun gözlerini kısarak bakmasına sebep oldu.

"Adamlar ayıldığında ne yapmayı düşünüyorsun Afra Simin?"diye aksi bir şekilde sordu. Kaşlarım çatıldı ve:"Onları da götür o zaman."dediğimde ayaklandı ve vücudunu dikleştirdi.

Boğazını temizlemeyi de ihmal etmedi. "Bak Afra, yetmiş beş milyar borcum var ve biliyorsun ki artık senin de peşinden gelecekler."dediğinde düz bir şekilde ona baktım.

Siyah Süvariler buna asla izin vermezdi. Bu yetmiş beş milyarı Kaya Erez'e sorgusuz süalsiz verirsem ortalık karışırdı. Ben normal bir öğrenciydim sadece.

"Garajımdan defol, Kaya Erez. Şu adamları da ne yaparsan yap."dediğimde kaşını kaldırdı ve adımlarını yerdeki adamlara çevirdi.

Kaya Erez çıkıp gittiğinde yerdeki camları es geçerek pencereye muşamba geçirerek eski görünüme döndürdüm.

"Kabul etmeyeceğim."dedim sinirim kat be kat artmıştı. "Beni tehdit edemezsiniz."diyerek büyükannemin sesimi yükselttiğini hissetmesini istemiyordum.

"Genç kız."dedi yaşı kırklarına gelmiş adam."Geç, otur ve beni dinle."dedi. Sanki onun evindeymiş gibi hissetmem tavırlarındaki rahatlık ile ilgiliydi. Sırtım dikleşti ve diken üzerinde oturuyormuş gibi hissediyordum.

"Siyah Süvariler olarak amacımız zengin insanları yok etmek."dedi ve göz kırptı.

"Biz Robin Hood gibiyiz. Zenginden alıp fakire veririz."dediğinde ise kaşlarım çatıldı.
"Aynı senin gibi. Hackerlık yaparak neyi amaçladığını biliyoruz. Yalnız o amacı gerçekleştirmen için bize ihtiyacın var."dedi. Kafamı onaylarcasına salladım. "Seninle beraber beş kişi bir grup oluşturacağız."dediğinde yanındaki adam elindeki tableti bana uzattı.

"Çınay Özalp ve Beray Özalp, onlar ikiz kardeş ve bu işi altı ay önce kabul ettiler. İkisi de oldukça zeki fakat muzurlukları ve yerinde duramamazlıkları onların başına belaya soktu. Eh, bizde yardım ettik.

Tansu Söğüt, fotoğrafçılıkle ilgili birçok blogu olan ve bilgisayar veri tabanını oldukça iyi anlamış olan senin yaşında bir genç kız.

Meyra Tek, bu kız sosyal ve gözlerini üzerlerine çeken biri. Herkes onun aptal olduğunu düşünüyor fakat o bu aptal demelerinin cezasını hackelığı sayesinde fena ödetiyor. Okulun zimmetini üzerine geçiriyor ve okulu alt üst edip sonunda kendini karakolda buluyor. Devamını belki de Meyra'dan dinlemek istersin ha?"diye sorduğunda tabletteki bilgileri ve fotoğrafları inceliyorum.

"Meyra üç ay önce başka bir okula transfer ettik. Tansu da dört ay önce transfer oldu. Ve sıra sende Afra Simin."dedi

"Başka insanların arasında olmak ister misin? Onlar şuan birbirlerine yeterince tanımıyorlar. En azından birbirlerinin Hacker olduğunu bilmiyorlar. Sen gittiğinde bir proje ile onları birleştireceksin."dedi. Kaşlarım çatıldı.

"Neden ben?"dediğimde gülümsedi. Yanağında oluşan gamzeler ile beraber:"Çünkü, onlar küçük birkaç Hackerlık yaptı ve başları belaya girdi. Sen ise bir bankanın veri tabanına girip açıkları kapattım ve bankanın müşterilerinden olan Sinan Irmak'ın hesabındaki parayı bir yetimhaneye bağışladın. Kimsede neler olduğunu anlayamadı."

Yutkundum ve donuk bir şekilde bakmaya devam ettim.

Bilgisayarı masanın üzerine kaldırırken derin bir nefes alıp dirseklerimi masanın üzerine koyup parmaklarımı saçlarımın arasına gömdüm. Laptopun ekranına bakıp Tansu'nun çektiği fotoğraflara bakmak için hareketlendim. Diğer fotoğrafa geçmek için ok tuşuna bastım. Gözlerim arabanın arkasındam çekilmiş fotoğrafı avına bakan avcı gibi süzmeye başladığında gözlerimi yumdum ve tekrar açtım. Diğer resme geçtiğimde kaşlarım çatıldı ve bir önceki resme geri döndüm. Arabanın siyah camındaki silüeti gördüğümde yakınlaştırmak için hareketlendim. Elim telefonuma gittiğinde Tansu'nun numarasına dokundum.

"Eğer önemli bir şey değilse seni öldürürüm Afra."dediğinde yüzümü buruşturdum.

"Tansu, kapa çeneni. Çektiğin fotoğraflardan birini yaklaştırdığımda bulanıklaşıyor. Sen nu konuyu benden daha iyi biliyorsun."dedim ve:
Arabanın kadraja girdiği fotoğraflardan arabanın camının fazla çıktığı fotoğrafı yaklaştır ve oradaki silüeti net bir şekli çıktığında beni ara."dediğimde Tansu:"Dur, dur neden böyle bir şey yapıyorum."dedi telaşla.

"Biri seni takip ediyormuş Tansu."dedim diğer fotoğrafa geçtiğimde ağaçların arasındaki silüet kafamı karıştırmıştı.

Takım elbiseli adamlar iki katlı evden ayrıldığından beri mor yatak örtüsüne sahip yatağımda uzanıyordum. Tavanıma yapıştırılmış yıldızlar, küçükken buraya geldiğimde büyükbabamın küçük süpriziydi. Babam ve annemin boşanmış olup annemin tekrar evlenmesi ve babamın yurt dışına çıkarak beni büyükanneme bırakmaları etkilememişti bile. Çünkü annemin yeni eşi bir spor koçuydu. Sürekli seyahet etmeleri beni geriyor ve farklı ortamlara alışmam zorlaşıyordu. Babam ise bir denizciydi. Bu da onun sürekli denizde olacağı anlamına geliyordu. Beni büyükannemin yanına bırakmalarını rica etmiş ve burada kurulu bir düzen kafamda yaratmıştım. Ta ki bugüne kadar...

---

"Afra."diyerek koridorda arkamdan koşan bot sesleri ile durdum ve arkamı döndüm. Çınay ve Beray nefeslerini düzene sokarken Meyra:"Kütüphane."dedi.

"Tansu, kütüphaneye gidin,dedi."diyerek benim kaşlarımı çatmama neden oldu. Elimdeki kitapları birkaç adım ilerideki okul dolabıma atarken:"Gidelim."dedim.

"Neler oluyor?"dedi Çınay. Kütüphanenin kapısından girerken Meyra:"Tansu!"dedi ve ekledi.

"Neler oluyor?"dediğinde masaya oturmuş bilgisayar ekranına bakan Tansu gözlerini kıstı.
"Başımız bela da."dedi ve bilgisayar ekranını çevirdi.

Kaşlarım çatılırken şaşkınlığım ile ekrana yaklaştım.

"Bu çocuğu bir yerden tanıyorum ama..."dediğinde Meyra'nın sözlerini kestim.

"Kaya Erez."diye tısladığımda gözler bana döndü.

Oylarınızı eksik etmeyin, lütfen. :)

KURT KOZASI-MAVİ SAÇLI KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin