BORONOVAY LİMANI
5 HAZİRAN
GECE, 11.22Gökyüzünde beliren yeni ay, Nogay şehrinin üzerinde iple asılmış gibi duruyordu. Şehrin ışıkları liman kenarlarında daha parlaktı. Limanın kenarına doğru yaklaşırken takım elbise giymiş adamlar artmaya başladı. Korumalar üzerimize doğru gelirken ani bir hızla üzerimizi aramaya koyuldular. İşlemleri bittiği anda Turgut Tokta korumalarının arkasından çıktı ve bir süre sessizce bizi izledi.
Cebimdeki telefon ağırlığı hissettiriyordu. İçindeki belgelerin önemi ise beni ister istemez geriyordu. Çınay bitkin bir şekilde kulağıma doğru eğildi.
"Biraz daha konuşmazlarsa çişimi buraya yapacağım."dediğinde Beray kardeşinin kolundan çekiştirdi. "Doğru dur."dediğinde Çınay omuz silkerek ellerini göğsünde bağladı.Etrafımızı saran onlarca adamdan tek bir ses çıkmıyordu ve Çınay da o adamlardan birine doğru:"Şişeniz var mı?" dedi. Tekrar büyük bir sessizlik oldu. "Pet şişe de mi yok?"diyerek ekledi. Adam gözlerini dahi yummadan Çınay'a baktı."Seninle bir ara kebap yemeye gidelim."dedi yine adama doğru. Adamdan yine ses gelmediğinde:
"Kimse benim mesanemi önemsemiyor, Beray."diye isyan edercesine kardeşine döndü. Tansu, Beray ile Çınay'ın arasındaydı. Çınay'ın söylediklerine gülmemek için zor tutuyordu kendini. Beray'ın baskısını üzerinde hissediyordu.
Meyra karşımızda yer alan Turgut Tokta'ya şöyle bir baktı ve ilk konuşmayı başlattı."Belgelere karşı belgeler."diyerek sert bir ses tonuna büründü.
"O, kraker mi?" diye sordu sessiz bir şekilde Çınay. Turgut Tokta' nın arkasında bir çocuk gizlenmiş ve elindeki kraker dolu olan paket vardı. Krakerleri ağzına tıkıştırıyordu. Çınay gözlerini kısarak:
"Gözlerimin içine baka baka nasıl da yiyor, çaylak herif. "diye homurdandı."Belge teslim edilmeyecek."dedi Turgut Tokta. "Birkaç veletten korkacak değilim."dediğinde Beray alaycı bir tavra büründü.
"Bizde öyle düşünmüştük."dedi keskin bir ses tonu ile."Bu yüzden yayınlamaya karar verdik."dedi hızla bir şekilde.
"Şuan sadece bizden onay bekleniyor."dedim bir adım öne doğru çıkarak, korumalar hareketlendi. Elleri silahlarına uzandı.
"Bende bunu düşünmüştüm."dedi hızlı bir şekilde. Yüzündeki yaralar korkutucu olmasını sağlıyordu."Bu yüzden devlet başkanının dosyaları içinde ne olduğunu size söylemek istedim. Eminim size bahsetmemişlerdir."dedi gözlerini kısarak. Şeytani bir ifadesi vardı. Dosyaların içerisinde birçok örgütün ve birçok kurumun devlet gözetimi altında ne işler karıştırdığını gösteren bilgi ile beraber tek tek isim soyisim listesi vardı. Bizden cevap alamadığında konuşmaya devam etti.
"Ülkeyi yok etmek isteyenlerin bir listesi. Ülke başkanının da isminin geçtiğinden kendi ismimin geçtiği kadar eminim. Bu listeye kendim için ulaştım. Fakat başkanın ismini gördükten sonra kendi lehime çevirmeye başladım."dedi kelimeleri öyle tane tane söylüyordu ki iş adamı olduğunu kanıtlıyordu.Söyledikleri hakkında bir bilgim yoktu. Bir liste vardı. Ama bu liste hakkında isim soyisim incelemesinde bulunmamıştık. Tedirgin bir şekilde Beray'a yan gözle baktım. Kaşlarını çatmıştı ve bir adım öne çıkarak yanıma geldi.
"Diyelim ki öyle. Bunun neye faydası var? İçeceklerinizin içerisine attığınız uyuşturucu maddesi insanları bağımlı yapıyor ve zihinlerini bulandırıyor. Bunları öyle bir şekilde yapıyorsunuz ki kimse siz dur diyemiyor. "dedi.Çınay ise tüm konuşmaları dinlemiyor gibi gözükmesine rağmen: "Doğru olsa bile senin işini bitireceğiz, babalık."dedi öne doğru yürürken alaycıydı. Özellikle 'babalık' kelimesini alayla söylemişti.
"Madem öyle söylüyorsunuz."dedi ve durakladı. Ceketini düzeltip:
"Kameralara el sallasanız iyi olur."diye konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT KOZASI-MAVİ SAÇLI KIZ
Action"Zihinlerinizin içine kurulan, dolambaçlı yolların içinde kaybolarak gözlerine örtülmüş kumaş parçasını kabullenen ve duydukları ile adımlarını yönetmeye çalışan insanlar! Işığı göremediniz, renkleri bilemediniz. Dünyanız karanlık, grinin tonları i...