Sana Da Yazıklar Olsun!

128 17 0
                                    

Gönlünün bir tarafı dünyanın anasını satmış, babasına izletmiş, çocuklarını susturmuş diğer tarafı dünyaya kendini yem etmiş kederlere elem katmakta. Kırmızı çakmağı yanında, ayakları yorganın altında sırtı da kalorifere dayanmış oturmakta. Bir geceyi daha gündüzüne katacak, gündüzü de geceye uyarlayıp 'hışırt' sesine odaklanmış durmakta. Artık vücudu yorgun düşmüş, yorgunken bile düşmüş... Hiç duygusunu def etmiş yalnızlıktan yalnızlığına bile siktir çekmiş. Yapacak pek bir şeyi kalmamış, kalanları da bölüme ekleyip sonucu bulamamış. Tabakası tetikte, ciğerleri karman çorman. Bir sigarası elinde, çakmağı bitmeye yakın... Sağ ayağının yorgandan taştığını görüp durdu adam ve fısıldadı kendine ''Ayağını uzat yorganına''diye. Kafiyeli mi yazmak istiyordu yoksa kafiyeler redifleri cümlelerine buyur mu ediyordu anlam veremedi. Albay'ı aradı meşgul çaldı, Çavuş'a ulaşılamıyor! Siyah içliğin üstünde duran siyah kazağının yakasından gözüken mavi gömleğiyle geceye uygun kıyafet bulamamıştı.

Saat gecenin 3'üne 57 çakmış geçiyordu, inceden bir Ahmet Kaya sesi duyuldu ''unutamadım, unutamadım!''. Bir insanın en aciz olduğu bölüme geldi adam unutamamıştı. Çaresizdi, bitkindi, ölüyordu! Unutamıyor hatta unutmanın aksine içindeki hatıralar büyüyor, büyüdükçe ruhuna sığmıyordu. Yapacak pek de bir şeyi kalmamıştı. İntiharı bekliyor, TUTUNAMIYORDU!

+Bırak artık!

-Bırakmak için önce tutmak gerekir Albayım biz daha tutunmayı beceremedik!

+Sigara iç.

-Tabakam tüm kinini kustu geceye.

+Niye böyle oldu be.

-İyi niyetlerimizi sömürüp devlet kurdular, bağımsızlığımızı elimizden aldılar!

+Savaş, peşini bırakma!

-Savaşacak ne askerim, ne topum tüfeğim ne de mecalim var!

+Aç mısın?

-Doydum Albayım, acılarımıza doydum!

Adam kendine bir yol çizemiyor, gittiği yoldan da haberi olmadan yaşıyordu. Yaşıyordu demek Türk Dil Kurumu anlamına ters düştü, kusur size bakmasın. Gözleri yoruluyordu adamın gözleri artık kapanmak istiyordu. Nitekim gözlerini kapatmaya yüreği yetmiyor, korkak bir yaşam sürüyordu. Yaşam kelimesi için tekrar özür dilerim!

+Olmuyor usta, klozetten çıkamıyoruz!

-Ben düzgünüm Çavuş, Hayat Pestenkerani!

+Sen mükemmelsin azizim, Hayat Müşkülpesent!

-Biz Çavuş biz dediğin gibi II. Mahmut!

+Hep Kaybettik usta hep. Tek doğrumuz yeniçerileri kaldırmak!

-Onun için de vicdan yapıyor geceleri ağlıyoruz!

Geçmişinden nefret duyan adam bu geçmişi yaşadığı için de kendine kin besliyor, kendi kendine kendi intikamını kendinde arıyordu. Tabakanın son kırıntılarıyla bir tane daha yaktı, dumanla konuştu, biraz sonra dağa bakan camını kapadı hava geceydi lakin ölümsüz acı örnekleri içeren gecesi gözükmesin diye perdesini çekti. Duvarlara vurmaya başladı. Duvardaki kanı görünce durdu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya koyuldu. Ellerini üşürken nefes üfler gibi ağzına götürdü, gözlüğünü çıkarmadı, gözlerini kapadı. Yorgan bu kadar kedere dayanamayıp çoktan intihar etmiş, atmıştı kendini yataktan.

Adam üşüyordu,

adam ölüyordu,

adam ağlıyordu,

adam sızlıyordu,

güneş doğmuyordu.

Adam uyumaya çalışıyor

unutmak istiyor

mendil satan bir çocuğun hikayesiyle kendini kıyaslıyordu.

Adam uyuyamıyor,

güneş doğmuyordu.

Adam umut istiyor

piyangoyu gözünden vuran İspanyol göçmen ile kendini kıyaslıyordu.

Adam uyamıyordu,

güneş doğmuyor.

Adam uyuyamadı ve güneş dünyasını o gece terk edip gitti!

-Ölmek için nereye başvuruyoruz, Çavuş!
+.........
-Çavuş. Çavuş...

Bir Adamın GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin