Saat Onikiyi Beş Geçiyordu sen ne saatten ne geceden geçiyordun. Sigaram biterken geceye meydan okuyordu sen ne dumanımdan ne gecemden geçiyordun. Ay, ışığını göğün meleklerinden alıyordu sen ne aydan geçiyordun ne serden. Ben senden geçiyorken sen serden geçemedin. Yüreğimden kimse tutmuyordu, dizeler ömrümün kirlerini dize dize geçiyordu önüme. Sen ne ömrümden ne dizelerimden geçiyordun. Gözüm sözlerimden ağlıyordu, yaşlar karanlığın zehrini söndüremiyordu. Sen ne gözümden geçiyordun düşüme ne zehrime panzehir. Herkes öldürüyordu sevdiğini bir yerlerde ben bir yıldızda kıydım canına... Gök ağladı yer sustu kainat bir cinayete şahit. Elimde ne bıçak vardı ne bıçakta bileklerim. Sen ne elimden geçtin ne bir bıçak tutuşturup elime intihar süsü verdin. Seni ne iyi çocuklara anlatabildim ne kahramanlara. Ne zindan uyudu ne kuşlar özgürlüğe kanat açtı. Sen hem uykumdan hem özgürlüğümden esir aldın beni. Müzeyyen dedim fısıldayarak, devamı gelmedi kelimelerin Oğuz Atay'ı anladım o vakit... Ne anlamlarıma geldin ne kelimelerime anlam. Bende Cemal Süreyya gibi uzaktan seviyorum seni. Öyle uzaktan seviyorum, böyle uzaktan olmuyor. Seni seviyorum da seni sevmeyi eskisi kadar sevmiyorum diyor Yılmaz Erdoğan durup düşünüyorum sonra bir sigara daha sarıyorum. Saat sabaha yaklaşıyor imamın eli kulağındadır şimdi. Ha okudu ha okuyacak. Ben şimdi gideyim geceden gelirim elbet bir gün gecene...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Adamın Günlüğü
ParanormalHerkesin filmlik bir hayatı vardır. Birde bu adamın filmine bakın!