'Çıt!'. Toparlanın! Gitmiyoruz!
Uzun zaman oldu, zaman uzun oldu. Kelimeleri Müzeyyen seçemiyorum. Bir hikâye yazmaya kalksam başroldesin, bir roman denesem gene öyle. Her denememde ismin başlık olur. Bu kalem sanadır.
Neredesin bilmiyorum. Belki ışığı gözünü alan bir odada kitap okuyorsun, belki karanlıkta kayboluyorsun, belki ölüyorsun hatta belki yaşıyorsun! Yeni bebek nasıl bilmiyorum. Senin küçükler hala kızdırıyor mu seni bilmiyorum! Ablanla baban hala kavga ediyor mu bilmiyorum. Annen nasıl oldu bilmiyorum. Karanlık oluyor Müzeyyen ben çok korkuyorum. Yokluğunda ölmekten kendimi öldürmekten çok korkuyorum. Bu satırları ağlayarak yazıyorum, sana yazdığım her satırda gözümün kaseleri dolmaya başlıyor zaten...
Unutamadım! İlk oturduğumuz masayı, sadece senle içtiğimde aldığım o menengüç tadını, parklardaki bankalarımızı... Unutulmayan şarkılar konserini unutamıyorum. Yanyana merdivenlerde oturduğum kongre kültür merkezini. Nostaljiden çıkarken kapıyı her hafta sırayla birinin açmasını. Hesap için mahcup olmanı unutamıyorum. Ulan Ahmet Kaya ne içten söylüyor be ''Unutamadım, unutamadım!''. Hele o çarşıda bağırdım zaman hiç aklımdan çıkmıyor. İlerde evlenseydik çocuklara anlatırdım ne güzelde tavladım ananızı diye vay bee, avaramuuu.
Ben Müzeyyen, gidiyorum. Bu sefer tam anlamıyla gidiyorum. Gidişimi bilirsin, bu sefer topyekün gidiyorum. Senle alakalı bir mesele yok, sende biliyorsun ki mesele sensizlik! Müzeyyene bir kilit vurma zamanı geldi de geçti be cancağazım. Bak içime öldü! Nefes almakta zorlanıyor ciğerlerim, duygularını sömürmek gibi olmasın ama duygum kalmadı. Özür dilemiyorum. Bir birimize çok zarar verdik, kavuşamadık Müzeyyen kavuşamadık. Kuzenindir, ablandır, arkadaşlarındır sürekli istemedi beni yanlış anlama kızmıyorum onlara haklılar. Senden sadece senin düşünmeni istedim sende tek başına düşünemedin. Gene yanlış anlama sana da kızmıyorum. Kızdığım tek şey sensizlik!
Hoppala nereye dersen ki demezsin. Gitmek için bir yerimin olmasına gerek yok! Yerim yok, yurdum yok be cancağazım, sen yoksun. İliklerime kadar canım yandı, sen yoksun. Bir insan her gece kapısını kitleyip uyur mu ya, sen yoksun. İntihara gider mi bir insan, sen yoksun. Sınav var hayatı değişecek gram çalışmaz mı insan, ulan sen yoksun. Ottan, alkolden kafasını kaldırmaz mı insan, sen yoksun Müzeyyen YOK! Evler var, arabalar var, gök var, dışarıda köpekler var, katiller var, dilenciler var, ağlayanlar var, tutunanlar var ha bir de tutunamayanlar... Sen yoksun işte ben de tutanamayanlar...
Fazla dramatize etmeyeceğim. Bizim bir masalımız vardı lakin anladık ki her masal mutlu sonla bitmezmiş.
Hoppala daha karpuz kesecektik dersen ki demezsin. Yok Müzeyyen ben gidiyorum derim. Çakmak yandı Müzeyyen, Çakmağın yandı 'çıt' sesi duyuldu! İçtiğin bütün çay, menengüç ne varsa benden hakkım helaldir en içten gene benden. Ama senden bir ricam var haram et! Ahirette görüşelim!
Ha bu arada demiştim sana kalemini kaybederim diye ya kaybettim :)
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Burası Müzeyyen'e yazılanlar kısmıydı arkadaşlar. Müzeyyen benim yazılarımı buradan okuyor hissediyorum. Hiç bir hesabı yok ona ulaşamıyorum! Ben Müzeyyen'i çok sevdim unutamıyorum! Bir Adamın Günlüğünü burada kapatıyorum! Acılarınızla esen kalın, bir daha yazar mıyım zor bir ihtimal, kitap açık gelip tekrar tekrar okuyabilirsiniz!
Saygılar.
Sevgiler. Ve bir daha
Sevgiler. Ve gene bir daha
Sevgiler.
Allah hepinizin 'bela'sını versin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Adamın Günlüğü
ParanormalHerkesin filmlik bir hayatı vardır. Birde bu adamın filmine bakın!