Merhaba tekrar :)
Hepinize keyifli okumalar ...
***
Yalnız kalmayı severdim. Nerede olursam olayım, bana kendimi iyi hissettirirdi. İçime dönüp, kendimle baş başa kalmak gibisi yoktu. Kitap okumak, müzik dinlemek, yazmak... Sadece bu üçlü ile başka hiç bir şeye ihtiyaç duymadan yaşayabilirdim.
Hafta içi olması sebebiyle sahil pek kalabalık değildi. Orta yaş ve üstü deniz günlüğünü sabah gelip öğle vakti bitiriyordu. Bu vaktin kavurucu sıcağını da, benim gibi işkence sebebi olan beyaz tenini bronzlaştırmaya çalışanlar çekiyordu. Kimisi eline kitabını alıp şezlonga uzanmış, kimisi sohbet halinde, kimisi de çocuğunu çırılçıplak soymuş oradan oraya koşturmasını izliyordu. En kaliteli turizm merkezlerinden birinde de olsan durum değişmiyordu demek ki.
Bunları düşünürken güneşin iyice tenimi yaktığını ve bundan ciddi anlamda rahatsızlık duymaya başladığımı fark ettim. Nasıl bir yaz çocuğuydum bilinmez ama sıcak havaları hiç sevmiyordum. Denize girmeden de bu sıcaklık çekebileceğimi sanmıyordum doğrusu.
Suyu özlediğimden olsa gerek, ayağıma batan taşlardan ilk defa rahatsızlık duymamıştım. Ağır adımlarla az daha ilerlediğimde, içimi aniden bir hüzün dalgası sardı. Tıpkı şu an olduğu gibi, ani gelen ruh değişikliklerimden oldum olası nefret etmiştim. Olur olmadık zamanlarda veya huzurlu anlarımda ortaya çıkıyor ve o anki tüm neşemi silip süpürüyordu.
Derin bir nefes alıp bedenimi suya bıraktığımda, kötü anılarımın ve içimdeki boşluğun da bu su ile birlikte donmasını istedim. Hayatım bazen yaşadığım tüm sıkıntıları gün yüzüne çıkartıp beni boğuyordu. Saklambaç oynuyordu adeta. Ama ben bu oyunu hiç sevmiyordum. Tokat etkisi yapıyordu bende. Murat da bunlardan biriydi. Adamın varlığı bile beni delirtmeye yetiyordu. Ölsündü bence.
O, telefonuma gelen saçma sapan bir mesaja inanmayı seçmişti. Bizi ayırmak istediklerini bildiği halde. Canı tokat atmak istiyordu herhalde ki, onu da bende denemişti. Sonrası da ayrılık ve kocaman bir boşluk olmuştu. Üstüne üstlük o zamanlar aynı fakültede okuduğumuz için sürekli birilerini gözüme soka soka flört ediyordu. Attığı tokattan sonra bende sıfıra düştüğünü anlamayacak kadar da beyinsiz bir adamdı. Kıskandığımı zannederek sadece kendini kandırıyordu. Gerçeği öğrenmedi mi? Tabi ki öğrendi; ama her şey için artık çok geçti.
Bu düşünceleri kafamdan kovarak sakinleşmeye çalıştım. Şuraya rahatlamaya geldin Defne ama kafan yine dolu yine dolu. En iyisi çıkıp biraz kitap okuyarak kendime terapi uygulamaktı. Bu kadar serinlemek bünyeme yetip artmıştı bile.
Sudan çıkıp şezlonguma doğru ilerlerken, dikkatim görmekte zorlandığım kadar uzakta toplanan bir kalabalığa ilişti. Kavga mı vardı acaba? Buralarda böyle şeyler pek olmazdı. O sebeple de çok önemsemedim. Saçlarımın suyunu da aldıktan sonra, az önceki sıcaktan eser kalmayan vücudumu serinlemiş bir şekilde şezlonga yatıracaktım ki, insanların çığlık seslerini duymamla yerimden doğruldum. Güneşten net göremesem de kalabalık grup dağılmaya başlamış, benim olduğum tarafa doğru koşuyor gibiydi. Ne olduğunu daha net görebilmek adına ayağa kalktığımda, kulakları sağır eden bir silah sesi duyuldu. İşte buna dayanamazdım. Silahtan korkup bayılmam için bırak sesi, onu görmem bile yeterliydi.
Çantamı kaptığım gibi hızlı adımlarla aksi istikamete yürümeye başladım ama orada neler olduğunu da çok merak ediyordum. Geri dönüp arkama baktığımda kalabalık iyice dağıldığı için ne olduğunu görmemle beynime adeta kan sıçradı.
Piskopatın biri, elindeki silahı bir çocuğun başına dayamış, etrafındaki kalabalığı uzaklaştırmaya çalışıyordu. Hayır çocuk olmasındı ne olur! Ama çocuktu işte. Küçüktü ve kaderi o ruh hastasının kollarında duruyordu. Tam karşılarında da bir adam, elindeki silahı bırakması için saldırganı telkin ediyor gibiydi. O kadar insan orada onları düello yapıyorlar gibi adeta kendi hallerine bırakmışlardı. O çocuğun kurtulduğunu görmek istiyordum ama ya tam tersi olursa düşüncesi beni bitiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Romance***"Karanlığın Defnesi" wattpad platformunda bu isim ile yayımlanan ilk kitaptır . Diğer aynı ismi taşıyan kitapların bu kitap ile herhangi bir ilgisi yoktur*** **** #romantizm de aylarca 1 numara olarak yer almıştır. *** Kerem Koçak...Otuzlu yaşla...