Merhaba canım okurlarım;
Öncelikle aranızda bu iki gündür sınavlara girmiş olanlarınız varsa, her şeyin gönlünüze göre olmasını diliyorum. Bu bölümü de sınav sonrası hediye gibi kabul edin:)
59 bölümdür "EN UZUN İKİNCİ BÖLÜM"ü yazarak rekor kırdım. E artık oylar ve yorumlar çoğalır diye umut ediyor, sizleri seviyorum :)
****
Cemre'nin babası geldiğinde Turgut oldukça endişelenmiş ve hepimizi dışarı göndermişti. Dışarısı diye bahsettiğim de bahçe olmaktan bir adım öteye gidemiyor yıllardır. Artık çok sıkılmıştım. Bu evden başka bir yere gidememekten, sevgilimle çıkıp gezememekten, en basitinden bir yerde kahve bile içememekten....
Yasemin ve ben, abimler içeride konuşurken havuz kenarına oturmuş sosyal medya saçmalıklarında vakit öldürüyorduk. Hava serindi. Bana kış mevsiminin yaklaştığını hatırlatan havadaki serinlik olmuyordu. Sonbahar hüznü diye bir şey vardı. İşte bu hüzün tam olarak bende vücut buluyordu. Günlerdir bu hüzünde boğuluyordum. Umutsuzluk, bıkkınlık, çaresizlik de içinde tuzu biberiydi. Şu anda da içime havanın kapalı oluşunun verdiği bir kasvet oturmuştu. Özellikle bu adam geldiğinden beri...
İçeride neler olup bittiğini çok merak ediyordum ama benim gözüm asıl Yasemin'in üzerinde geziyordu. Onu bu eve geldiğinden bu yana gözlemliyordum. Çünkü ilk günden beri gözünü Turgut'dan ayırmıyordu. İlk başlarda yanlış anladığımı ve saçma bir kıskançlığa kapılmış olabileceğimi düşünsem de durum o kadar basit değildi. Aslında kondurmak da istemiyordum. Neticede Defne'nin en yakın arkadaşıydı. Fakat objektif bir gözle bakıp, iyimserliği bir kenara bıraktığımda hislerimde yanılmadığımı fark etmek zor olmuyordu.
Aksi gibi Turgut ile aramız da iyi değildi. Tamam kabul ediyorum aslında aramızın açılmasına ben sebep oluyordum ama bu onu başkasına kaptıracağım anlamına da gelmiyordu. Şimdi de telefon ile ilgileniyor gibi yapıp, açık olan perdenin izin verdiği ölçüde içeride olan Turgut'u kesiyordu biliyordum. Zaten bir şeylerden şüphelenen ben, bu sabah Emir'in söyledikleriyle şüphelerimi daha da netleştirmiş bulunuyordum.
"Amma da uyuyorsun Tuğçe"
"Ne olmuş uyuyorsam Emir? Sana bir zararı mı var?"
"Var tabi. Turgut mecburen erken kalkıyor. Tabi ben de erken kalkıyorum ama neden Yasemin ile ben değil de o kahve içiyor?"
"Bu da ne demek şimdi Emir? Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum"
"Diyorum ki sabah erken kalk. Sevgiline de bir zahmet kahve yap. Yasemin de bana kalsın"
Yasemin'e olan ilgisini, sözde bana ifade etmeye çalışır gibi yaparak, bir yandan da gözümü açmaya çalıştığından adım gibi emindim. Bana söyleyemediği her şeyi bakışlarıyla anlatmıştı Emir. Çünkü emindim ki o da konduramamış, sadece olta atmıştı. Bu sebeple de Yasemin'in bakışlarını anlamlandırmak artık hiç de zor değildi.
"Yasemin?"
Turgut'a dalmış bulunan Yasemin sıçrayarak bana döndü. Suç işlediğini bildiği için tedirgindi tabi. Psikolojisi bunu gerektiriyordu.
"Efendim?"
"Hayatında uzun zamandır kimse yoktu değil mi?"
Sorum onu şaşırttığı kadar, rahatsız da etmişti.
"Yok.. Yani kısa süreli görüştüklerim oldu da... Uzun süreli ilişkim bayağıdır yok"
"Anladım. Geldiğinden beri bu konulardan konuşmaya hiç fırsat olmadı da o yüzden sordum. Merak yani sadece.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Roman d'amour***"Karanlığın Defnesi" wattpad platformunda bu isim ile yayımlanan ilk kitaptır . Diğer aynı ismi taşıyan kitapların bu kitap ile herhangi bir ilgisi yoktur*** **** #romantizm de aylarca 1 numara olarak yer almıştır. *** Kerem Koçak...Otuzlu yaşla...