İşte baş başa kaldığımız o korkulan an da gelmişti. Aslında şu an onunla günlerdir hayalini kurduğum ortama kavuşmuş oluyordum fakat hayalim bunun bu gerginlik içinde olması değildi. Çünkü içimdeki korkular, arzularımı bastırıyordu.
Eğer düşündüğüm şey olursa, bu lanet olası dövmeyi asla saklayamayacaktım. Adamın "geçmiş" diye bir kavramı yoktu ki. Şimdi dövmeden bahsetsem, o noktaya kadar gelmeme ihtimali de olabilirdi. Hatta belki de bana dokunmayacaktı. Boşu boşuna stres yaratmaya gerek yoktu.
Off kendini kandırma Defne. Eğer bende Kerem'i biraz tanıdıysam bu gece mutlaka benimle bir şeyler yaşamak isteyecekti ve ben reddettiğim takdirde de sinirlenme olasılığı çok yüksekti. Hatta bu sonrasında kavgaya bile dönüşebilirdi ama ne olursa olsun bana istemediğim bir şeyi yapma hakkına ise asla sahip değildi. Değildi...Değildi tabi ki de...Ben de kendimden emin değildim. Çünkü Kerem'i istiyordum.
Allah seni bildiği gibi yapsın Murat. Boktan bir dövme yüzünden düştüğüm hallere bakıyorum da, sana olan öfkem kat be kat artıyor. Hayatımdan bir defolup gidemedin. Benimle uğraşmanın sonucu olarak, hem Kerem ile tanışıp ona aşık olmamı hem de şu an onun yatağında olacağımı sağladığın için sana müteşekkirim.
"Canım?"
Kerem'in sesi ile daldığım düşüncelerden irkilerek uzaklaştım.
"Sen biraz rahatla. Ben hemen duşa girip geliyorum"
Neyse ki yanımdan kısa süreliğine de olsa uzaklaşacaktı.
"Tabi sen keyfine bak"
Heyecandan mı, korkudan mı anlamlandıramadığım bir sebeple midem ağrıyordu. Kerem'in verdiği alkolleri sakinleşmek için içsem de, işe yaramayıp mideme dokunduğu bir kesindi.
Şu saatten itibaren yapacak bir şey yoktu. Bekleyip görecektik. En doğrusu akışına bırakmaktı. Şu an bulunduğum odayı incelemeye başlayarak kafa dağıtmaya başlayabilirdim mesela. Kerem gibi birinin yatak odasındaydım neticede. Burası onun mahremiydi ve özel ayrıntılar barındırabilirdi.
Oda yatak odasından ziyade, büyük bir salonu andırıyordu. Duvara dayatılmış devasa yatak olmasa insan ayırt edemeyebilirdi. Hoş o yatak bile bile odada küçücük kalmıştı zaten. Gri ve siyah tonlarında olan perdeleri, gold renginde koltuklar tamamlayarak odaya ağır ama bir o kadar da sade bir hava katmıştı. Yerdeki beyaz halı ise mükemmelliyetçiliğini ele veriyordu.
Odanın bir bölümünü çalışma alanı olarak ayırmış gibiydi. Köşedeki masada duran evraklardan bu anlaşılıyordu. Diğer köşede ise perdeler ile uyum içinde olan klasik model, üçlü küçük bir koltuk takımı vardı. Yatak odasında misafir mi ağırlıyordu bu adam anlam verememiştim. Tek güzel tarafı yatakta yeni gelin gibi onu beklemek zorunda kalmamış olmamdı. Etrafı kurcalama isteğimle içinde kavga edip duruyordum ama nedense buna cesaretim yoktu. Korkudan değil ama sanki garip bir his vardı içimde. Hoş olmayabilecek gerçeklerin karşıma çıkma ihtimalinin yüzde yüz olmasındandı cesaretsizliğim belki de.
Yasemin'e mesaj atarken ağrıyan midemi unutup mini bardan bir şişe şarap aldım. Yarısından fazlası içilmiş olan şaraptan bende bir kadeh doldurdum.
"Şu an Kerem'in yatak odasındayım. Bu dövmeyi orama yaptırdığım güne lanet olsun!"
Cevap tabi ki gecikmemişti.
"İyi oldu sana. Elli kere söyledim oraya yaptırma diye. Hadi yaptırdın diyelim. E adamdan ayrıldın üstüne başka bir şey yaptır dedim. Dinleyen yok tabi."
" Nereden bileyim ben böyle bir adamla tanışacağımı Yasemin "
Tam mesajı göndermiştim ki, Kerem'in banyodan çıkmak üzere olduğunu duydum. Telefonu bırakıp elimde kadehim ile bahçeyi izlemeye koyuldum. Çıktığını duyduğumda, onu hangi halde göreceğimden emin olmasam da heyecanla arkamı dönüp bu adama bakmayı istedim. Üstüne gayet rahat bir pantolon ile vücudunun şeklini ortaya koyan siyah bir tişört giymiş, saçlarını havlu ile kurular vaziyette karşımda duruyordu. Gidip öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Neyse ki giyinikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Romance***"Karanlığın Defnesi" wattpad platformunda bu isim ile yayımlanan ilk kitaptır . Diğer aynı ismi taşıyan kitapların bu kitap ile herhangi bir ilgisi yoktur*** **** #romantizm de aylarca 1 numara olarak yer almıştır. *** Kerem Koçak...Otuzlu yaşla...