50- KAYBEDİŞ...

6.6K 509 183
                                    

Hepinize merhaba :)

Bu bölüm biraz kısa olmuş :) Yani neden bu bölümü bu kadar kısa yazmışım, inanın hiçbir fikrim yok. Aslında bir sonraki bölüm ile birleştirmeyi düşünmedim değil ama numaralar karışacaktı vazgeçtim 🤔
Neyse eğer bu bölüme güzel bir oylama ve bol  yorum gelirse belki eski bölümlerin en sonuncusu olan 51.bölümü de yayınlarım😉 Ne dersiniz? 😁

Keyifli okumalar diler, hepinizi öperim...

***

İlayda adına o kadar ciddi endişe ve korkular taşıyordum ki, tedavi olması konusunda abimi kesinlikle ikna etmem gerekiyordu. Aksi takdirde, kendisini de bizi de çok daha kötü sıkıntılara sokabilirdi. Buna izin veremezdim. Olması gereken bu değildi. Çünkü olanlarda, İlayda kadar abim de suçluydu. 

Buraya geldiğimiz ilk günlerde, karşılaşabileceğimiz bazı olumsuzlukları fark etmiş ve bu evde yaşamamızın sakıncalı olduğunu abime söylemiştim. O ise, bu konuda beni anlamamakta ısrar etmiş, yanında olmamızın en iyisi olduğunu tekrarlayıp durmuştu. En güvenli olanın bu olduğu kanısındaydı.  Güvenden kastı da, bizi kanlı canlı yanında yaşıyor olarak görebilmekti ama gelişmekte olan bir kız çocuğunda oluşabilecek psikolojik hasarları hiç düşünmemişti ve hala da düşünmüyordu.

Geldiğimiz nokta çok üzücüydü. İlayda'nın bir hatası, ardında kapanmayacak yaralar açmaya devam ediyordu. Abimin yapılanları bir türlü affedememesi onu iyice hırçınlaştırmıştı ama sonuçta ne yaparsa yapsın her şey yine kendine dönüyordu. Yavaş yavaş karakteri değişmeye başlıyor ve bu davranışlarıyla, sakin bir yapıya sahip olan beni bile artık çileden çıkarıyordu

******

Saçmalıyordu. Gerçekten ne yapmaya çalıştığını anlamakta güçlük çekiyordum. Onu, olay çıkmaması için zor da olsa mutfağa götürmüş, abim gelirse diye kapıyı kilitlemeyi de ihmal etmemiştim.  İsterse tabi ki açardı ama bazı şeylerin hesabını, herkesten önce benim sormam gerekiyordu. Üzerinde annesinden çok benim emeğim vardı. 

Ona yıllarca hem arkadaş, hem anne olmaya çalışmıştım. Fakat çok kısa bir zaman zarfında her şey o kadar değişmişti ki, benim de bu kadarını tahmin edebilmem mümkün olamamıştı Bu sebeple de şu anda ona yaklaşmakta oldukça zorluk çekiyordum.  Bana sarf ettiği, içinde bir gram saygı barındırmayan sözleriyle ukala bir şekilde karşımda duruyor  ve ben ona nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. O kadar çirkinleşip arsızlaşmıştı ki,  zarar vermemek için kendimi zor tutuyordum. İçimden onu deli gibi tokatlamak geliyordu ama abimin daha önce yaptığı barbarlıktan bir farkım kalmayacağı için dokunmak bile istemiyordum. 

Benden de şiddet görürse iyice bunalıma girip kendisine zarar vermesi en korktuğum şeydi. Düşüncesizce ya da ani öfke ile attığımız her adımda, yine üzülen biz olacaktık çünkü. Zaten hissettiğimde bu değil miydi? İçimde öfkeden çok, üzüntü ve umutsuzluk barındırıyordum. Bu yaşında başına böyle saçmalıklar getirdiği için, yaşadıklarımız ve yaşatılanlar için...

Bir gün önce bana, babasını delirtip elinde kalmak istediğinden dolayı bunları yaptığını ima eden bir şey söylemişti. İç dünyasında neler yaşadığını bilemiyordum ama şu anda her şeyi yapabilecek duruma gelmişti. Normal değildi. Tedavi için elimi çabuk tutmalıydım. 

******

İkimiz de biraz sakinleşip, sessizliğe büründüğümüzde, her taraf cam kırıklarıyla ve parçalara ayırdığım bir yığın eşya ile dolmuştu. Bu yaşıma kadar bu derece sinirlenip çaresiz kaldığımı hiç hatırlamıyordum. Ona zarar vermemek için çabalarken adeta kendimi kaybetmiştim. Dün itibariyle öğrendiğim her şey artık bende dayanılmaz ağırlık yapmaya başlamıştı. Bunu abimden saklamamız ne kadar doğruydu bilmiyordum ama ona söylediğimizde de neler olabileceğini düşünmek bile beni korkutmaya yetiyordu.

KARANLIĞIN DEFNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin