27-Silahlar Konuşuyor...

63.6K 2.3K 232
                                    

♥♥♥♥♥♥

Yok.. Bu evde daha fazla kalamazdım. Duvarlar üstüme üstüme geliyor, odanın içine sığmakta güçlük çekiyordum. Defne'nin yanına gitmeli, kendimi göstermeden takip altında olmalıydım. Tükenen sabrımı toplamam için buna ihtiyacım vardı.

Üzerimi değişip, Tuğçe'nin bunaltıcı sorularını duymazdan gelerek, hızla evden çıktım. Arabama atlamam ile gazı köklemem bir olmuştu.

Şu saate kadar bin bir senaryo kuran beynim, mantığımı söküp almış benden bağımsız bir şekilde çalışıyor ve beni korkularım ile sınıyordu. Bu da araba ile beş dakika sürecek olan yolun saatler kadar uzun gelmesine sebep oluyordu.

"Sakin ol Kerem. Turgut içeride. Hiçbir şey olmayacak!"

Evet Turgut oradaydı. Berk iti, Defne'ye hiçbir şey yapamayacaktı. Bir yere gidecek olsalar bile mekandan çıkmaları gerekeceği için, o zamana kadar da nasılsa kapıda olacaktım. Yine de içimi rahatlatmak için Turgut'u aradım.

"Ortam nasıl, durum ne?"

"Bir sıkıntı yok abi merak etme"

Turgut beni rahatlatmaya çalışsa da, Defneyi kolundan tuttuğum gibi o ibne'nin
yanından çekip götürmek istiyordum. Bunu bizzat kendim yapmak, Berk'in ağzını burnunu dağıtıp tüm öfkemi kusmak istiyordum.

"Turgut, beni az önce Berk aradı. Defne ile birlikte olduğumuzu şu an öğrenmiş ve aptal saptal tehdit ediyor. Ben oraya geliyorum. Dışarıda arabada olacağım haberin olsun"

"Tamam abi ama kızlara gözükme derim ben"

"Yok sen bana her şeyi anı anına yaz yeter "

Berk'in, telefonu kapattığından beri konuştukları beynimin içinden her hücreme yayılırken, Defne'nin şu anda o şerefsizin yüzüne güldüğünü hayal etmek bile beni delirtiyor, daha fazlasını düşünmek ise saç diplerimin çekilmesine neden oluyordu. Vücudum arabanın klimasına uyum
sağlayarak soğuk soğuk ter döküyor; şakaklarımdan sızan damlaların, sakallarımın arasından çeneme doğru indiğini hissedebiliyordum.

Mekanın kapısına geldiğimde, aracımı park edecek yer bulmakta bayağı bir zorlanmıştım. Olumlu açıdan bakarsak da, bu durum dikkat çekmeyeceğim anlamına geliyordu. Camlar kapalı ve içerisinin gözükmeyeceği kadar siyah olsa da tedbirli olmakta fayda vardı. Şimdi ise işin en zor kısmına gelmiştim. Bekleyecektim. Saat 02.00'yi gösteriyor ve kalabalık da gitgide artıyordu.

O sırada, oraya benimle aynı anda gelen birkaç adamın içeri girmeyip, kapıda oyalandıklarını fark ettim. Bir tanesinin yüzünü görmem ile birlikte, onların Berk'in adamları olduğunu anlamam uzun sürmedi. Demek tartışmamızdan sonra her ihtimale karşı birilerini getirtmişti. Kız kardeşim ve kızım için planlar kurarlarken, hiç çaba sarf etmeden kendi kendisinin tuzağına düşmüştü aslında. Hiçbir şey bilmediğimi zannetmesi ise başarısız olduğunun en büyük kanıtıydı.

Telefonumun çalmasıyla ekranda Turgut'un adını görmek paniğimi daha da artmıştı.

" Abi kızlar çok içiyor. Müdahale etmemi ister misin? Biraz kendilerinden geçmiş gibiler. Berk'in ne yapacağı belli olmaz"

"Bir şey yapamaz Turgut. O, şu an benim burada olduğumu tahmin ediyor zaten. Sıkar biraz"

"Tamam abi de, kızların kafa iyi değil. Defne ayakta zor duruyor. Berk tutuyor ikisini de"

Berk tutuyor ikisini de...Defneye dokunuyor yani...

"Öyleyse hemen masalarına doğru git ve tesadüf eseri karşılaşmış gibi yap. Berk'e de gereken mesajı ver ve kızları da hemen oradan çıkarıp eve bırak. Ben adamlarla kapıdayım"

KARANLIĞIN DEFNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin