38. Ağlama...

51.8K 2.8K 575
                                    


********

Abim ile Turgut, Serdar'ın yanına gitmek için evden çıktıklarında,  Defne ile dakikalarca süregelen sessizliğimiz de sona ermişti. Bir durum olduğunda abimin evde yarattığı gerginlik hepimizi yiyip bitiriyordu çünkü.  

Defne'nin varlığından dolayı kapanan konunun tekrar açılmasına fırsat vermeden İlayda'yı aldığım gibi yukarı çıktım. Elimden geldiğince moral vermeye çalışsam da, ona gereken desteği sağlayabilmek için ilk önce benim bu yaşananların etkisinden çıkmam gerekiyordu. Güçlü olmalıydım. Çünkü kendimi bırakırsam, İlayda'yı kaybedebilirdik. Her yönden çok hassas bir dönemden geçiyordu. Babasının ona yaşattıklarından sonra, bir de bu haber onda şok etkisi yaratmıştı. Doğru düzgün tepki vermiyor, ağlayamıyordu bile.

"Tuğçe ne oldu?" diye soran Defne'ye neyi, nasıl açıklayacaktım ben şimdi? Bu kız abime nasıl dayanacaktı emin değildim. Hadi benim abimdi. Atsan atılmaz, satsan satılmaz muhabbeti ama ya Defne öyle miydi? Bazı şeylere dayanamayıp gitmek istese dahi abim onu asla bırakmayacaktı.

"Hadi gel önce bir kahve yapalım. Başım çatlıyor inan ki, kendime gelmem lazım"

"Tamam gel hadi yaparım ben"

Defne kahveyi hazırlamaya başladığında ayakta duracak halim olmadığını hissedip sandalyelerden birine oturdum. Nereden anlatmaya başlayacağımı bilmiyordum. Zaten bunu bilsem de, abim gerçeğini bünyeme kabullendirmekte zorlanıyor olmam beni susturuyordu.

"E hadi anlatmayacak mısın?"

Ah Defne anlatacağım da...

" Defne sanırım senin gördüğün ve duyduğun her şey gerçek"

"Hmmm....Sende mi bir şey gördün yoksa?" dedi duruma gayet alışmış olmasının soğukkanlılığını üzerimde hissettirerek. Bugün öğrendiklerim haricinde başka bir şey daha duymamak için dua etmeye başlamıştım artık. Çünkü ondan, şu anda bildiğimden daha kötü bir haber duyacakmışım gibi hissediyordum.

"Bunu duymak sana ne hissettirecek bilmiyorum ama ..... Abim.... İlayda'nın annesini öldürmüş Defne"

Hızlı ve sessiz bir şekilde söylediğim kelimeleri, ben bile duymakta zorlanmıştım. Böyle kötü haberleri vermek bana oldum olası zor gelirdi zaten. Konuyu hiç uzatamazdım. 
Defne'nin,  kahveyi fincanlara dolduruşunu izlerken onda da Turgut'un tepkisizliğini görüyordum. Allah'ım, Defne de mi biliyordu?

"Defne neden tepki vermiyorsun, sen de mi biliyordun? Delirtecek misiniz siz beni?"

Elime tutuşturduğu kahve fincanını ondan alırken, dikkatle yüzüne baktım ve evet kesin biliyordu.

"Tuğçe emin ol ki, yaşadığım şoklardan artık uyuştum"

Haklıydı. Ben de öyle olmuştum. Yıllardır, abimin neler yaptığı sadece tahminlerimde kalmıştı. Arada bir denk geldiğim silahı da olmasa ne yaptığını hiç anlayamayacaktım sanırım. Babam bahsetmezdi.
"Her şeyi de bilme" derdi. Anlamıştım ki abim, aslında sadece Turgut'dan dinlediğim kadardı. O da zaten doğru düzgün hiç bir şey anlatmıyordu.  İşini gücünü ve el aleme yaptıklarını belki bir şekilde anlayabilirdim ama aklımın almadığı nokta bunu kızının annesine yapmış olmasıydı.

"Turgut ile seni aşağıya gönderdiğimde onları kapıdan dinledim. Bu durumu da İlayda'ya bahsederken duydum yani.. Benim bunu bildiğimden henüz haberi yok zaten. Belki de olmayacak...Bende hala bir şeylerin etkisindeyim merak etme. Donukluğuma gelecek olursak; abin sonrasında da bana öyle şeyler anlattı ki, sindirmeye çalışıyorum diyelim" 

KARANLIĞIN DEFNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin