Merhaba arkadaşlar 🙋♀️
Eski bölümlerin en sonuncusu olan 51.bölüme hoşgeldiniz :)
Bundan sonra Karanlığın Defnesi'nde yeni bölümlerde buluşacağız.
Tahmin edersiniz ki yeni bölümler eski bölümler kadar sık gelemeyecek. Ben yine de olabildiğince çabuk vermeye çalışacağım.
Bazı bölümler elimde hazır yenilere de artık Allah Kerim diyor, hepinizi öpüyorum.Bu arada bildirimler konusunda sıkıntı olduğunu duyuyorum. Nedenini inanın ki ben de bilmiyorum. Duvarıma yazı yazıyorum, yeni bölüm yayınlıyorum ama bunu görmediğini söyleyen bir çok okurum var . Sizde durumlar nasıl? Wattpad destek ekibine sorun bildirdim ama siz de yardımcı olursanız memnun olurum ❤️
Keyifli okumalar 💋
İlayda bu yaptıkları ile ailesinde yaralar açarken, kendi hayatında açılan büyük çukurun farkında bile değildi. Bilinçsiz bir şekilde kendisini ölüme terk ediyor,hayatını olanca gücüyle kabusa çevirmeye çalışıyordu. Bunun için elinden ne geliyorsa yapıyordu. Kerem'i, şu saatten sonra durdurabilecek şeyin ne olduğunu düşününce oldukça zorlanıyordum. Merthan mı, yoksa bebeğimiz miydi bunu başaracak olan? Yine de umudum karnımdaki bebeğimizin olmasına inanmak yönündeydi. Kerem, bir baba olarak bunu evladımıza borçluydu. Aynı zamanda bu onda acıma duygusunu da harekete geçirebilecek tek nefesti...
**
Kerem gördükleri karşısında yaşadığı şoku hala atlatamamıştı. Ona bebeğimizi hatırlattığımda, şu an onun varlığı ile ayakta durduğunu söylese de psikolojisine hiç güvenmiyordum. Nitekim bir süre kendine gelir gibi olduğunu hissetsem de bunun geçici olduğunu anlamam uzun sürmedi. O silah elinde olduğu sürece yanından uzaklaşmayı deli gibi istiyor ama İlayda'ya yapabilecekleri aklıma geldikçe de gidemiyordum. Kerem'e olan sevgim onun her duygusu ile empati kurmama sebep oluyor, nasıl bir karakterde ve hayatta olursa olsun bu yaşanılanları hak etmediğini düşünüyordum. Aynı şekilde hiçbir evlat da bu işkenceleri ve şiddeti hak etmiyordu. Fakat anne baba olmak çok başkaydı belki de. Bunu hamile olduğum haberini duyduğumda içime düşen o his ile anlamaya başlamıştım bile. Bir evlada sahip olmanın kutsallığını hissetmek, tam olarak da bu oluyordu.
Kerem'in yüzündeki ifade yoksunluğu kalbinde her şeyi ölmüş bir babaya ait olabilirdi sadece. Tıpkı annemde de olduğu gibi. Onu böyle gördükçe kendini iyice bırakıp, asla toparlanamayacağından korkuyordum. Güçsüz düşmesi, mantığını kullanamayacak hale gelmesi en son isteyeceğim şeydi.
Bunun yanında, İlayda'ya ne kadar üzülürsem üzüleyim, ona olan bakışım da yavaş yavaş değişmeye başlıyordu. İlk yaptığı hatada inanılmaz üzülmüş, yanında olmuştum. Böyle bir durumda tabi ki ona destek olmak en büyük görevimizdi. Ama bu yaptığı affedilir gibi değildi gerçekten . Çok kızıyordum. Sadece kendisini değil hepimizin hayatını mahvediyordu. Hep ilgi odağı olmak istiyor, o ne yaparsa yapsın herkes ona anlayış göstersin istiyordu. Tabi ki bu şiddet görmesi için sebep değildi. Fakat babasını tanıyordu. Biraz yaptıklarından ders alsa belki de bunların hiç biri olmayacaktı. Küçüklüğünden beri bu kadar şey yaşayan bir genç kızdan çok fazla şey mi bekliyorduk bilmiyorum ama korkusuzluğu maalesef ondan her şeyi beklememize sebep oluyordu. Artık ne düşünüp ne hissedeceğim arasında sürekli gelgitler yaşıyordum. Fazla düşünmek beni sürekli sorgulamaya itiyordu.
****"Özür dilerim Defne" diyen Kerem ikimizi de şoktan çıkarıp bir hışımla içeri girdiğinde, ne yapacağını kestirmek zor değildi. Az sonra olabilecek hiçbir şeye tanıklık yapacak güçte değildim. Ağır adımlarla çardağa ilerledim. Bu çardaktan da nefret ediyordum zaten. Sanırım şu an bu evdeki her şey, ayağımın altındaki taşlar bile bana itici görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Romance***"Karanlığın Defnesi" wattpad platformunda bu isim ile yayımlanan ilk kitaptır . Diğer aynı ismi taşıyan kitapların bu kitap ile herhangi bir ilgisi yoktur*** **** #romantizm de aylarca 1 numara olarak yer almıştır. *** Kerem Koçak...Otuzlu yaşla...