18. Bölüm

2.2K 107 5
                                    

Arabada bir kez olsun konuşmadım. ama acaba Sena ve Mediha nerede? onları çok özlemiştim. acaba onlar beni merak etmişler miydi. aslında şu an en önemli sorum 'nereye gidiyoruz' tabi bu soruları kendime saklamam gerek çünkü Kağan bey soru sormamak hakkında uyarmıştı belki yola bakarak nereye gittiğimizi anlayabilirim ama hayır kesinlikle anlamıyorum şimdi diyeceksiniz ki bir insan oturduğu semti bilmez. 'evet bilmiyorum' genellikle Mediha ve Sena'nın peşine takılırdım onlar nereye ben oraya tarzı. ama o kadar zekiyim ki yolları bile ezberleyememiştim. Kağan'a bakma gereksinimde bulundum. ama malesef  sadece yolu seyrediyor.

Kağan bir sokağa girdiğinde zifiri karanlıktı. şu an sabah olduğu halde sokak güneş ışık almıyordu büyük ve ürkütücü sokaklar engel oluyordu. etrafı incelediğimde buranın kesinlikle iğrenç işler yapılan bir yerdi ama Kağan'a güvenmekten başka çarem yoktu. karşımıza dar bir sokak çıkınca Kağan arabayı bir yere park etti. ve sonra bana baktı. "in" dedi. şaşkınlıktan ağzım açıldı. ne yapacaktım ben burada aklımdan iğrenç şeyler geçse de Kağan'a cevap vermek zorundaydım. "ben arabada otursam olmuyor mu?" dedim. yani sonuçta korkmuştum fazla tenha bir yerdi ve bence araba daha güvenli "soru sormak yok. şimdi in" dedi bıkkın ve soğuk sesi ile bu tonda söyleyince insan istemese bile yapıyor. kapıyı yavaş hareketlerle açtım. Kağan çoktan inmiş karşıma geçip beni izliyordu. Kağan kolumdan tutup inmeme yardımcı oldu. kolunu omzuma attı sahiplenici bir şekilde. bir kaç kişinin Kağan'a selam verdiğini gördüm ne yani Kağan sürekli mi buraya geliyordu acaba.

Büyük ve tenha görünen bir binanın önünde durduk. Kağan telefonu çıkarttı ve birilerine mesaj yolladı. bir kaç dakika sonra bir adam gelip kapıyı açtı. biraz yaşlıydı kahverengi saçları vardı aralarında da bir kaç tane beyaz saç ama tatlı biriydi. önce Kağan'a baktı ve başıyla selam verdi. sonra gözleri ile beni süzdü "dediğin kız bu mu?" dedi karşımızdaki adam. ne demek istiyordu bu ya. ne yapacaktı bana. kafamı kaldırıp Kağan'a baktığımda küçük bir şekilde güldü. "merak etme sana bir şey yapmayacak hemen korkma salak" dedi ve o küçük gülümsemesi biraz daha arttı. sinir olmuştum. hem korkmamak elde değil. kalbimin atışını ben bile duyuyorum. ama Kağan'ın bana salak demesine sinir oldum. kol dirseğimi Kağan'ın karnına vurdum.  ve tabi ikide etkilenmedi. hala bana gıcık bir şekilde bakıyordu gözümü başka bir yete çevirdiğimde hala kapıda olduğumuzu fark ettim ve adam bir adım gerilemiş bizim girmemizi bekliyordu. Kağan omzumdaki elini belime indirdi ve yürümem için hafif ittirdi. ve merdivenleri çıkmaya başladık tabi ben uyuşuk ve yavaş adımlar ile çıkıyordum. Kağan buna sinir oldu. ve yanıma gelip ellerini bacaklarımın altına geçirip kucağına aldı. Kağan'a ters bir bakış atmaya çalıştım. tabi beni kucağına alması işime geldi zaten merdiven çıkmayı her zaman hiç sevmemişimdir.

Tahta bir kapının önüne gelince karşımızdaki adam kapıyı kafasıyla gösterdi. ve Kağan ile tekrar selamlaşıp gitti. "hani diyorum beni artık bıraksan. sonuçta benimde ayaklarım var ve üstüne basabiliyorum" dedim bunu gülerek söylemiştim. Kağan bana bakıp yere indirdi. "hazır mısın Merve? içeri girdiğimizde adam ne derse onu yapacaksın" dedi 'yuh! oha! çüş!' bakışları attığımda Kağan'ın bakışlarını görünce güldü. ne yani? içeride ne olacağını bilmiyorum bırak ta biraz korkayım yani.

Kağan kapıyı çaldığında içeriden bir kaç tıkırtı geldi. ve çok uzun sürmeden kapıyı orta yaşlarda yakışıklı biri açtı. Kağan ile selamlaşınca bana bakmaya başladı. 'ya siz hayırdır gelen geçen bana bakıyor' iç sesim bunu deyince gülesim geldi ama korkum gülüşümü bastırdı. bana bakmayı uzun süre devam edince Kağan öksürdü. ben ise o adama bakıyordum. gerçekten fazlası ile ilgi çekici yönü vardı. kahverengi saçları ve yeşilimsi gözleri vardı. Kağan'a baktı ve kafası ile beni işaret edip "dediğin kız bu herhalde değil mi Kağan?" dedi Kağan önce bana baktı ve adama tekrar döndü '' evet Mert. sence düşündüğüm şey olabilir mi?" dedi be düşünüyordu ki kanser falan mı haha! çok komik! zaten şu an ikisine de anlamayan gözler ile bakıyordum.

adını Mert olduğunu öğrendiğim kişi bana baktı ve "otursanıza ben malzemeleri alıp geleceğim" dedi eli ile koltukları göstererek. ben ise evi inceledim eve güneş ışığı az giriyordu ve bu yüzden evin içi çok loş duruyordu. evde genellikle kahve rengi ve siyah hakimdi. büyük bir oturma odası vardı zaten sadece burayı görebilmiştim. Kağan arkama geçti omuzlarıma ellerini koyup önünden yürüttü ve koltuğa atmakla oturtmak arasında bir şeyler yaptı. "iğneden korkar mısın?" dedi Kağan. rahat tavırları ile ben ise şaşkınca ona bakıyordum. ve kafam ile onu onayladım. Kağan yanımdaki tekli koltukta oturuyordu ben ise ikili koltukta oturuyordum. "biraz fazla canın acıyacak ama dayanmak zorundasın tamam mı?" Kağan bunu deyince içime daha çok korku bastı. fesat anlamalı mıydım? hayır anlamam gerek hayır!. "kurtuluş yolum hiiiç mi yok?" dedim Kağan hafif gülümseyip kafasını 'hayır' anlamda salladı. "uğraşsan bile hayır" dedi. 

Özel Numara (düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin