26. Bölüm

1.9K 98 12
                                    

Kağan'dan

Bora ve Alper evden gittikten sonra bende evde daha fazla duramadım ve Merve yi aramaya çıktım. Aklıma ilk gelen Mediha ve Sena idi ama onlar Merve ile tartışmışları. Merve eve gitmemişti. o zaman nerdeydi? acaba dün tek başına bıraktığım mezarlıkta olabilme şansı varmıydı. belki. arabanın yönünü mezarlığa çevirdim. Merve nin orda olmayıcağını bildiğim halde gittim.
Mezarlığın önünde durunca arabadan indim ve koşar adımlar ile Burak ın mezarlığının önüne geldim. etrafa bakındım ama hiç kimse yoktu. Merve de yoktu tabi.. mezarlığın her tarafını gezdim belki bulabilirim diye ama yoktu! arabanın yanına gittim ve binip nereye gideceğimi bile bilmeyip rasgele sürdüm.
Arabanın içini telefonun zil sesi kaplayınca sinirledim. hangi gereksiz arıyordu ekrana baktım ve Bora gereksizinin aradığını gördüm içimden hiç açasım gelmedi ama açtım.
"Alo Kağan"
"Ne var"
"Merve..."
"Ne oldu Merve ye!!!!"
"Acilen depo ya gel."
Direk telefonu suratına kapattım ve hızla arabayı depoya sürdüm. ne olmuştu Merve ye. ama en büyük sorun benim depomda ne işi vardı? Mezarlıktan depo ya kadar yürümüş olamazdı bu saçma olurdu. ama kesinlikle Merve ye bir şey olduğu kesindi. hemde benim yüzümden....
Arabayı bu sefer depo nun önünde durdurdum ve hızla arabadan indim. Depo ya da hızlı bir şekilde daldım.  Alper yerde oturmuş ve suratını ellerinin içine almış sıkıntılı bir şekilde oturuyordu. Bora ise içerde depar atar gibi ordan oraya yürüyordu onunda Alper den farkı yoktu. Özkan ise koltukta oturmuş boş boş duvara bakıyordu. ve bir anda gözleri beni buldu ve hemen ayağa kalktı. "Merve nerde lan!!" diye bağırdım ve bu sefer herkes bana baktı. Özkan yanıma geldi ve elini omzuma koydu. "Kağan sakinleş" dedi dediği anda suratına baktım ve bir adım geriledi. bu sefer Alper ayaklanıp "üst kata çıkardık ve yatırdık" dedi ve bir şeyler daha dediğini duydum ama anlamadım hızlıca merdivenleri 3er 5er çıktım. arkamdan ayak sesleri duydum göz ucu ile baktım ve hepsi benle birlikte çıkıyordu. üst kata çıktığımda her yeri gözümle inceledim. yatakta yatan Merve yi gördüm. hemen yanına gittim.
Merve'ye ne olmuştu böyle...
"Hangi orospu çocuğu yaptı lan bunu!!!" diye bağırdım ve Alper yanda olduğunu gördüm. "Kağan bizde bilmiyoruz biraz sakinleş!" bu sefer Alper biraz daha bağırmışta ama sakinleşemeyordum Merve yi böyle görmek canımı yakıyordu. "Hastaneye gitmesi gerek" bu sefer Bora konuştu ve hızla ona dönüp "olmaz. işe polislerde karışır." dedim ve bir kolumu Merve nin başının altına bir kolumu ise bacaklarının altına koydum kucağıma alıdım. Merve yi hemen eve götürmem lazımda hiç iyi değildi. ölü gibiydi adeta onu yine koruyamamıştım. oysaki ben ona söz vermiştim. 'ben varken sana kimse bir şey yapamaz' demiştim. ama lanet olsun ki koruyamamıştım! Merve yi arka koltuğa yatırıp bende sürücü koltuğuna geçtim.
Arabanın dikiz aynasından baktığımda Bora ve Alper de arabalarına binmişlerdi Özkan ise arabaya binmeden önce bana 'görüşürüz' işaretini yaptı. ben ise kafamı sallamakla yetindim. hızlıca arabayı çalıştırıp gaza bastım. acilen Merve yi eve götürmem lazımdı. evde çalışan birini aradım.
"acilen eve bir doktor gönderin!"
Dedim. ve cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım. arabayı daha hızlı sürmeye başladım.
evin önünde sesli bir fren kıstıktan sonra. arabadan indim ve Merve yi tekrar kucağıma alıp büyük adımlar atarak eve yürüdüm. kapıyı ayağım ile tekmeleyip açılmasını bekledim. ve biri açtığı anda tekrar hızlıca üst kata çıktım. Merve yi yatağıma yavaşça yatırdım. her yerim Merve yi tuttuğum için kan olmuştu. ve Merve de kanlar içerisindeydi. ayağa kalkıp kapını kilitledim. kıyafet dolabımdan tişört ve bir bol şort aldım nasılsa Merve giyse bile yine uzun gelecekti. tekrar Merve nin yanına gittim. ve yavaşça kaldırdım oturur pozisyona getirdim ve üzerindekileri tişörtü çıkarttım. tekrar yatırdım bu sefer altındaki kotu çıkarttım. ilk önce onu duşa sokmak istedim ama sonra kendisi uyandığında rahatsız olacağını düşündüğümden tas a benzer bir şeyin içine su doldurdum ve bir tane havlu aldım. havluyu suya batırıp Merve nin vücudundaki kanları temiledim. en son kollarını temizlerken izleri gördüm. ne yapmışlardı bunlar böyle kollarındaki kesikler... çok canı yanmış olmalı.
Kapının tık tıklan masını duyunca "kim o" dedim "beni çağır mıssınız Kağan bey. ben doktor" dedi ve bir anda mutlu oldum Merve nin üzerine temiz kıyafetlerimi giydirdikten sonra kapının kilidini açtım. doktorun yanında Alper ve Bora da vardı. Doktor Merve nin yanına oturdu. "Ne oldu bu kıza?" diye sordu. oda şaşırmıştı tabi. "sanırım dövmüşler. eski haline gelebilecek mi?" diye cevapladım hemde soru sordum. doktor elini Merve nin alnına koydu. ve sonra elini bileğine koyup nabzını ölçtü. "kalp atışları çok yavaş. ve kolundaki bir kaç izler ve dudağındaki patlak için... dikiş gerek" dedi. ve sinirlenmiştim ama sebebini bilmiyordum. Merve nin o izlerle yaşamak istiyeceğini tahmin bile edemiyorum.
"ne gerekirse yapın. ben aşada olacağım bir şey gerekirse seslenin yeter." dedim ve doktor da başı ile onayladı. arkama döndüm tekrar Alper ve Bora yı gördüm kapıda ikside yaslanmış sadece izliyorlardı. aralarından geçip aşağı kata indim. koltuğa oturup sadece bir noktaya baktım. onu koruyamamış olmam aklımdan hiç çıkmıyordu. hepsi benim yüzümdendi hepsi....

Merve'den

Gözümü yavaş yavaş açarken yanımdaki adama baktım. ve ne yaptığına baktım. kolumu dikiyordu. ancak sadece iğne nin girişini ve çıkışını hissediyordum. "bırak beni!" diye bağırdım. ve adam kolumdaki ipi düğümledi. "sakin olun Merve hanım sadece iki dikiş daha kaldı." dedi adam benim aksime daha rahat ve sakindi. "ya bırak beni!!!" diye tekrar bağırdım. ve merdivenlerden gelen yüksek ses ile kapıya baktım. ve Kağan koşar adımlar ile içeri girdi. "bitmedimi daha doktor" dedi ve tekrar gözlerimi doktor a sabitledim. "sadece iki dikiş kaldı ancak haraket etmemesi gerekiyor" dedi bu sefer gözlerimi Kağan a çevirdim. Üç adımda yanıma geldi. zaten yatıyordum. ve haraket edemiyordum her yerim acıyordu. kağan da yanıma yattı doktor a 'devam et' işareti yaptı ve dudaklarıma yapıştı. bir anda inilti çıkardım ve boşta kalan elim ile onu ittirdim. dudağımda da dikiş vardı. ve canım acımıştı. Kağan suratını ekşitti. "çok mu acıdı" dedi ve sadece başım ile onayladım. koluma iğnenin girmesinde bir inilti daha çıkarttım. ve Kağan anlamış olacaki hemen bana baktı ve kafasını göğüsümün üstüne koydu. ve bir elini haraket ettiremiyim diye dikiş atılan kolumun eklemine koydu. bir elini ise boşta kalan elimi tuttu. "birazcık daha dayan" dedi ve susttu. gözlerimi sımsıkı kapattım ve dişlerimi sıktım. ne olup ne bittiğini düşünmeye başladım. ve o adamların beni dövdükleri an aklıma geldi. çok acımasız davranmışlardı. ve en önemlisi ise bunu Kağan ın deposunda yapmışlardı. Kağan ın bu işte bir alakası var mıydı. Belki. veya Asla. hiç bir fikrim yoktu. "Bitti küçük hanım" doktorun dediğini duyduğum an kafamı koluma döndürdüm. pansuman yapıyordu ve çok yanıyordu "ahh" diye inledim. çok yakıyordu. doktor daha da hızlı davranarak koluma bezi bağladı. ve kalktı. "geçmiş olsun. her gün pansuman yapılası gerekiyor" dedi ve kağan göğüsümden kafasını kaldırıp. "ben yaparım. siz masanın üzerine bırakın ne alınacağını" dedi ve tekrar kafasını göğüsüme koydu. doktor masanın üzerine bir kağıt bıraktı ve çıktı. Kağan yavaş haraketler ile üzerimden kalktı. kapının önüne geldi. "Kağan" dedim ve hemen arkadını döndü "neden yaptın?" diye sordum anlamaz gözler ile bana baktı. "neden bana bunu yaptın.?" diye soruyu tekrarladım. Kağan dediğimi anlamış olacak ki tekrar üç adım ile yanımda geldi ve oturdu. "benim yaptığımı nerden çıkarttın?" soruma soru ile cevap verdi. kollarım ile destek alıp oturmaya çalıştım. ama kolumdaki dikişler buna izin vermedi. Kağan belimden tuttu ve oturmama yardım etti. "o zaman senin deponda neden beni bu hale soktular?" diye tekrar soruya soru ile cevap verdim. "saçmalamayı kes Merve. sana kızmış olabilirim. ama sana böyle bir şey yapıcağımı düşünmeni beklemezdim." dedi ve odadan hızlıca çıktı. aslında kapının önünde duruyordu ama ben onu göremiyordum çıktığı anda sağ tarafa gitmişti. Kağan ın telefonun melodisini duydum.
"Alo" ... "Onu koruyamadım evet!" ... "Biliyorum. görevimi yerine getiremedim." ... "tamam bir dahakine dikkatli olurum." dedi ve ses kesildi.. ne yani Kağan görev icabı mı benim yanımdaydı. ve sürekli sevgi gösteriyordu... bu.. bu.. ahh bu olamaz!!!

Özel Numara (düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin