44. Bölüm

1.4K 84 29
                                    

Kağan öleni iki hafta olmuştu. kaç gündür uyumadığım hakkında hiç bir fikrim yoktu. bacağımdaki sargı bezlerini çıkartmamıştım.
Kağan için.
O gün aynı tüfek mermisi ile vurulmuştuk. ama bir sorun var ki.
Kağan öldü...
Ben ise yaşıyorum...
İşte en acı verici şey buydu. madem aynı tüfek ile vurulduk niye ben değilde Kağan dı. hem gittiği yere neden beni götürmedi. onca söz vermişti bana. her zamanki gibi bunlarda yalandı. belki Özel Numara haklıydı. Kağan beni öldürmek istemişti.
Yapmaz.
Diyerek geçirdim içimden.
Ben sevdiğim adamın bana zarar vermesini dahi seven bir aptal aşıktım.
Kağan bunları duysaydı eğer bana gülerdi. o güldüğü zaman içimdeki küçük mevre de mutluluktan ne yapacağını sapıttı. ama Kağan yoktu işte. her telefon çaldığında
Kağan.
Diye ümit ediyorum ancak Kağan değildi. herkes aramıştı ama Kağan aramamıştı.
Beni niye merak etmiyorsun Kağan?
İyi değilim anlasana!
Gelsene yanıma...
Keşke... yanımda olsaydı da o koca gövdesinde kaybolarak sarılsaydım. belki iyi hissederdim o zaman.
Ya gelirse?
Dedim. sürekli içimden bunu geçirdim ama gelmiyordu işte yanımda yoktu. gelmiyordu.

eğer ağlarsam Kağan bana kızardı. geldiğinde ağladığımı anlarsa çok kızardı. o yüzden ağlamıyordum. çünkü o gelecekti biliyordum.
en azından hissediyordum.

herkesin ölmesi kendimi yalnız hissetmeme yetiyordu. Sena ve Mediha beni arıyorlardı ama bulamıyorlardı. ve bulamayacaklar da. eğer Kağan yoksa benim yaşamama gerek yoktu bile. bu şekilde oturup onun gelmesini bekleyemezdim. onun yanına gitmem gerekti. onu yalnız bırakamazdım. ve bırakmayacağım.
sana demiştim Kağan eğer gideceksen bensiz hiç bir yere gidemezsin demiştim.

İzara nın evinden çıktım. ve nereye gittiğimi bilmiyordum. ancak Kağan ın yanına gidebilmek için onun gibi ölmem lazımdı. Kağan ın beni beklediğini biliyordum ve hissediyordum. ama onun yanına gitmeyi tek başıma yapamazdım. özel numaranın beni bulup öldürmesine ihtiyacım vardı. ve beni gördüğünü de duyduğunu da biliyordum. bilmediğim ve hiç gelmediğim yerde durup içimde yaşadığım çığlıkları dışa vurarak ''işte buradayım!! ne yapacaksan yap artık!! umrumda değil!!'' son gücümle bağırdım. yanımdan geçen insanların bakışlarını üzerimde hissediyordum. ve bana bakarak fısıldayışlarının sesini. yanıma gelen genç bir çocuğun bana korku dolu gözler ile baktı. ''iyi misiniz?'' dedi ellerini omuzlarıma koyarak. çocuğa uykusuzluktan şişen gözlerim ile baktım. ''hayır. ben iyi değilim. ve olmayacağım.'' dedim çocuk bana sadece baktı. ''sen o sun.'' diyerek geri adım attı. ''kimim?'' dedim ama çocuğun suratındaki korku ve endişe cevap vermesini engelledi. ve arkasını dönüp koşmaya başladı. sanırım artık hiç bir şeyden korkmuyordum. sadece Kağan ın yanına gitmek için çırpınan ve ölmeyi göze alan biri olmuştum. o çocuğun gittiği yönün tersine koşmaya başladım. insanların bana bakışı...
hayır! korkmuyorum!
ve koşmaya devam ettim. bilmediğim sokağın arabalarla dolu olan sokağına gelince. yeşil ışık yanana kadar bekledim. yanınca gözlerimi kapatıp yavaş ve hızlı aramasında yürümeye başladım. arabalardan gelen kornalar ve küfürleri yok saydım. taki bir arabanın hızla bana çarpması ile yere düşene kadar. başıma yavaş yavaş toplanan insanların yüzünü dahi göremiyordum. göz kapaklarımın ağırlaşması ile. hakim olamayıp kapattım...
sanırım senin yanına geliyorum Kağan...

Özel Numara (düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin