Hey Girl
Dakota Collins'in de oyunculuğunu yapacağı The Big Criminal, bir ay sonra sinemalara sunulacak. Ünlü aktris, bu konu hakkında çok fazla konuşmadı ancak bunun için heyecanlı olduğu yüzünden anlaşılıyor gibi!
Baş rolünü paylaştığı Tom Cruise, film setinin çok iyi gittiğini belirten kısa bir röportaj verdi.
R: Film nasıl ilerliyor, Bay Cruise?
T: Çok iyi, bu işi iyi yapıyoruz.
R: Dakota ile rol arkadaşısınız. Bundan memnun musunuz?
T: Elbette. O çok iyi bir oyuncu, bana eşlik ediyor. Bu harika.
R: Bazı hayranlarınız, hakkınızda dedikodu oluşturmuş. Buna ne diyorsunuz?
T: Sadece komik. Hey, ben evliyim? Dakota sadece meslekdaşım ve aynı filmde yer alıyoruz, bunda abartılacak bir şey yok.
Hey Girl
Geçtiğimiz birkaç hafta boyunca hayranların arasında çok fazla konuşulan konuya değinecek olursak, One Direction bir aya kadar ikinci filmlerini çıkarmayı düşündüklerini onayladılar. Bunun belgeselden çok, tam bir film gibi olacağını, ve her ne kadar hayranlarını üzmek istemeseler de baş rolde bir kızın da yer alacağını açıkladılar. Bunun hakkında kısa zamanda duyuru yapmayı planladıklarını ve daha fazla konuşmak istemediklerini söyleyerek röportajı bitirdiler. Hepimiz çok heyecanlıyız!
Acaba bu gizemli kız oyuncu kim?
Amber saçlarını geriye doğru savurdu ve boynunda asılı duran düdüğünü öttürdü. ''Yemek arası, millet!'' deyip elindeki su şişesinin kapağını açıp birkaç yudum aldı ve kameramanlardan biri olan Derec'e dönüp bir şeyler söylendi. Çantamı boynumdan ve sonra kolumdan geçirip ayağa kalktım. Film rehberi, -daha çok figüranlara yardım eden- Amber tekrar seslendi. ''Son sahneyi çıkarken verilecek olan sarı kağıttan öğrenebilirsiniz!''
Gözlerimi devirdim ve çıkışa doğru ilerledim. Elime tutuşturulan sarı kağıda baktığımda Manhattan'da bir gece kulübünün adresini gördüm. Bir aksiyon filmine göre fazla iddialı bir mekandı. Soho'daydı ve çok entel kişilerin geldiği bir yerdi. Son sahne de önemli bir yerim vardı.
Söylemeyi unuttum, sanırım? Şey, ben filmin ana karakterlerinden tekiyim. Birçok filmde yer almıştım, ve şuan da bu filmde olmam çok önemli bir konumda olduğumu belirten kanıtlardan sayılıyordu. Aktrisliği seviyordum, on dört yaşında tanınmıştım ve ilk filmim de tam o sene çıkmıştı. Birçok aksiyon filmlerinde rol almıştım ve bu çıkacak filmi, tüm Amerika, hatta tüm dünya bekliyordu.
Minik çatı katı daireme gelebildiğimde kendimi rahatlamışça koltuğa attım ve birkaç saniye için gözlerimi kapattım. Tanrım, siz saatin altısından akşamın altısına kadar film setinde çalışmak ne demek biliyor muydunuz? Üstelik çekilen sahne bilmem kaç defa da tekrarlanıyordu mutlaka!
Neyse ki film, bir ay sonra piyasaya çıkacaktı. Hatta yanılmıyorsam, Ashley film çıkmadan iki gün önce filmin galasına gideceğimizi söylemişti. Kumral ve dalgalanmış saçlarımın arasından parmaklarımı geçirdim ve ayağa kalkıp banyoya ilerledim. Kapıyı hışımla açtım ve küvetin suyunu ayarlayıp içine bulduğum tüm meyve aromalı köpükleri boşalttım. Birazcık dinlenip kendime daha sonra dışarıdan bir şeyler sipariş etmeliydim. Üstümdeki salaş giysileri vücudumdan kolayca sıyırıp, kirli torbasına yolladım ve bitkin suratımda göz gezdirdim. Mavi gözlerimin altı çökmüş, dolgun pembe dudaklarım yorgunluktan ötürü resmen aşağı düşmüştü. Dudaklarımı büzdüm, bu durumdan tamamen kurtulmam gerekiyordu. Ilık suya vücudumu yavaşça soktum ve küvete yerleştim, ardından yavaşça gözlerimi kapatmadan önce küvetin hemen yanında duran komodinin üstündeki teybi açtım. Kulağımın içine dolan kısık ve yavaş parçayla istemsizce gülümsedim. Huzur bu demek olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Love Is Between Us
FanfictionBir aktris. Filmleri gişede kuyruk oluşturuyor, sıkça imza törenine gidiyor, milyonlarca hayranı var. Bir gazeteci onu görüyor ve soruyor: ''Bize aşkı tanımlar mısınız, Bayan Collins?'' Gülümseyerek gazeteciye dönüyor ve cevaplıyor. ''Aşk, sadece...