Tünaydın!
Bu gece saat altıda sizi Luke evden almaya gelecek. Ön gösterim için Canary Whalf AVM'de buluşulacak. Film saat sekizde başlıyor. İstersen, Lou Teasdale'ı ayarlayabilirim makyajın ve giysin için. x -JoÖğlen vakti, tembelce koltukta uzanırken, aldığım mesaj bundan ibaretti. Evet, gala vardı ve ben kıçımı yayıyordum evde. Joanne'e cevap yazdım.
Tamam. Gerek yok. Kendim hallederim. xo -Dakota
Böylece, odama çıktığım gibi üzerimde giyeceğim elbiseyi seçmeye koyuldum. Zayn beğendiği için, siyah olmasını istiyordum ve elimde üç tane şık, siyah elbise vardı. Fazla açık olmamasını, ancak çok kapalı da olmamasına karar verdim; bu sebeple de omzu açık, dizimin altında biten elbiseyi seçtim. Ayaklarıma da, sade ve siyah topuklu ayakkabılarımı çıkarttıktan sonra, odamdan ayrılacaktım ki, biri kapıyı benden önce açtı.
Zayn, gözleri şişmiş bir şekilde önümde duruyordu. Yeni uyanmıştı. Eh, çocuklar da, aylarca süren çalışmanın ardından çok yorgun düşmüştü. Zayn'nin elinde bir tepsi, bu tepsinin içinde de bir bardak portakal suyu ve klasik bir İngiliz kahvaltısı duruyordu.
"Louis hazırlamış. Uyuyorsun diye sana getireyim dedim ama benden önce uyanmışsın galiba," dedi boğuk bir sesle.
Gülümsedim. "Evet, kahvaltı ettim. Eğer yemediysen, sen al," derken, yatağımın içine girmiştim. Yanıma geldi ve tepsiyi, baş ucuna koydu. Yatağın öbür ucuna uzandı. Bacağımın kenarında duran telefonumu alıp, bana döndü, "bu sabah da bizi çekip 'böyle uyandım' yazarak, resmi Instagram'da paylaşabilirsin bence," yamukça güldü. Dudakları bile kabarmıştı uykudan.
Dudağımı ısırdım ve başımı salladım. "Bir günaydın öpücüğü ver o zaman bana," yanağını işaret etti. Yaklaşıp, gözlerimi yumarak yanağını öptüğümde, resmimizi çekmişti. Resmi Instagram'a koymadan önce, dediği gibi, altına 'böyle uyandım' notunu düştü ve siyah filtreli resimde kendisini etiketledi. Telefonumu bana uzattı. "Sözümü dinlemene şaşırıyorum," gülümsedi ve kahvaltı tepsisini önüne aldı.
Sırıttım. "Uysal bir sevgili olmaya çalışıyorum." Zayn gülmekle yetindi. Ekledim. "Gala akşam sekizde başlayacakmış.
Başını salladı. "Evet, Canary Whalf'ta; haberim var."
Zayn, kahvaltısını tamamlarken, ben de ayağa kalktım ve hazırlığıma kaldığım yerden devam ettim. "Sence makyajım nasıl olmalı, sevgilim?" diyerek, kışkırtıcı bir edayla, omzumun üzerinden ona döndüm.
Zayn, güldü ve dudaklarını yaladı. "Kırmızı ruj sürmelisin," derken bakışları dudaklarıma indi, "çok yakışır."
Kıkırdadım ve makyaj çantamdan, bordo, kırmızı ve açık kırmızı tonlarındaki rujlarımı çıkarıp, Zayn'e döndüm. "Hangisi?"
Zayn, kaşlarını çattı. "Ne farkı var ki?"
Göz devirdim ve bordo olanı seçtim. "Erkekler ve tek renk algıları," diye söylenerek, öteki rujlarımı çantama geri koydum.
"Eyelinerını ben çekeyim mi?" Zayn, bir anda belime sarılıp, kendini bana yasladı. Bunu yapmasına bayıldığımdan, iç çektim.
"Becerebilecek misin?" Küçümsercesine, omzumun üzerinden tekrar ona baktım.
Tek kaşını havaya kaldırdı. "Yeteneğimi mi sorguluyorsunuz, Bayan Collins?" Elimde tuttuğum eyelinerı kaptı ve beni kendisine çevirdi, "pişman olacaksınız bu dediğinize."
Keyifle sırıttım ve makyaj masamın önündeki tabureye oturdum. Önüme diz çöktü. Ah, aklıma istemsizce, klişe sahneler gelmişti bunu yaptığında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Love Is Between Us
FanficBir aktris. Filmleri gişede kuyruk oluşturuyor, sıkça imza törenine gidiyor, milyonlarca hayranı var. Bir gazeteci onu görüyor ve soruyor: ''Bize aşkı tanımlar mısınız, Bayan Collins?'' Gülümseyerek gazeteciye dönüyor ve cevaplıyor. ''Aşk, sadece...