Güzel bir tanışma yemeğinden sonra, çocuklar Washington'ı gezmeyi teklif etmiştiler ve birlikte 13. caddeden National Aquarium'ı ziyaret etmiştik. Birçok balık çeşidi görmüş ve resimlerini çekmiştim ayrıca bu gezi ile Zayn'in yüzme bilmediğini de öğrenmiş olmuştum. Oradan sonra, Niall cadde boyunca tüm binaların üzerine asılmış afişleri fark etmiş ve 14. caddedeki Black Cat'e yol almıştık. Gece kulübünün önünde kocaman bir bahçe vardı ve girişteki kapının üstüne asılmış bir 'Festivale Hoş geldiniz' yazısı duruyordu. İçeri giriş yaptığımızda, elimize birer adet balon tutuşturulmuştu. Üstünde kulüp isminin logosu olan kırmızı bir balondu. Etraf o kadar büyük ve kalabalıktı ki kaybolmama az kalmıştı. Zayn, nihayet ilk defa benimle konuştu. ''Pamuk şeker ister misin?'' Gün boyu sadece izlemiş izlemiş ama tek kelime etmemişti, fakat sonunda benimle konuşmasına sevindim. Çünkü yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu ve aramızın bozulduğunu düşünmeye başlamıştım. Gülümsedim. ''Bilmem ki.''
''Tamam, gel hadi,'' dedi teklifine olumlu cevap vermişim gibi ve beni sürüklemeye başladı. Çocuklardan ayrılmıştık. Ona döndüm. ''Çocuklar merak etmezler mi? Eleanor'a haber verseydim keşke?''
Zayn omzunu silkti ve elinde tuttuğu balonu havalanması için serbest bıraktı. ''Ben haber veririm sonra.''
Zayn, bahçenin bir ucunda elinde pamuk şekerlerle gezen adama yöneldiğinde beni de elimden tutarak sürüklüyordu. Bir an için elimi kavrayan eline baktım. Sıcak ve yumuşaktı.
Elinde iki adet pamuk şekerle tekrar bana döndüğünde gülümsedim. Birisini bana uzattı. ''Teşekkür ederim,'' diyerek onu aldım ve poşetinden çıkardım. Bir yandan festival bahçesinin içine doğru ilerliyorduk. Etrafta bir sürü stant vardı. Zayn beni tekrar sürükledi ve bir stantın önünde durduk. ''Denemek ister misin?'' diyerek bana döndü. Stantı incelediğimde, bunun klasik bir ördek vurmaca olduğunu fark ettim. Bilirsiniz, elinize bir tabanca veriyorlardı ve önünüzden geçen karton ördekleri vurmaya çalışıyordunuz. Eğer vurabilirseniz size kaç tane vurduğunuza göre oyuncak hediye ediyordular. Bunu daha önce hep denemek istemiştim, bu yüzden kabul ettim. ''Olur.''
Zayn'in adama uzattığı jetonla elime bir tabanca verilmişti. Yavaşça kulağıma eğildi, dudakları bir an için temas ederken fısıldadı. ''İyi atış at, Ottie.'' Yutkundum. Adımın ilk defa bu şekilde seslenilmesiyle bir an için garipsemiştim ama sonra güldüm. ''Bunun için endişelenme.''
Tabancayı, ilerleyen karton parçalarına doğrulttum ve hedefi aldığımda atış yaptım. İçindeki plastik mermi kartonu çok ucundan sıyırdı. Ama geriye kalan iki atışım daha vardı. Ensemin arkasında hissettiğim nefesiyle tekrar irkilmiştim ama bir an sonra bunun sebebinin gülmesinden kaynaklandığını fark ettim. ''Güldüğünü anlayabiliyorum, Zayn,'' dedim karton ördeklere hedef alırken.
''Hadi Dakota, bu atışı yapabilirsin,'' dedi bir yandan gülmeye devam ederken. Ona inatla kaşlarımı çattım ve aldığım hedefe atış yaptım. Karton ördek arkaya doğru devrildi. Tabancayı bırakıp zaferle Zayn'e döndüm. ''Nasılda devirdim ama? Ha-ha.''
Stantın sahibi, rafların üzerinde duran pelüş oyuncaklardan tombul bir pandayı bana uzattı ve gülümsedi. ''Tebrikler, bayan.''
Oyuncağı kucağıma aldım ve gülümsedim. ''Teşekkür ederim.''
Oradan ayrıldığımızda, bu sefer ben Zayn'i sürüklemeye başlamıştım. ''Daha önce hiç dilek balonu atmış mıydın?'' diyerek ona döndüm ve geri geri ilerlemeye başladım. Takılacakken beni belimden yakaladı ve güldü. ''Bunu hiç yapmadım.''
''Hadi yapalım,'' diyerek heyecanla stanta doğru ilerlemeye başladım. Zayn ikimiz içinde birer dilek balonu aldı ve birini bana uzattı. Ateşle yakmadan önce ona döndüm. ''Güzel bir dilek tut.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Love Is Between Us
FanfictionBir aktris. Filmleri gişede kuyruk oluşturuyor, sıkça imza törenine gidiyor, milyonlarca hayranı var. Bir gazeteci onu görüyor ve soruyor: ''Bize aşkı tanımlar mısınız, Bayan Collins?'' Gülümseyerek gazeteciye dönüyor ve cevaplıyor. ''Aşk, sadece...