47. Bölüm | "Yeni yılda kış tatili"

143 8 2
                                    

Yeni yıl gelmeden önce, artık New York'ta durma zorunluluğumuz olmadığından, -önümüzde film hakkında katılınması gereken tek şey Oscar Ödülleri'ydi, ki o da turneden sonraydı- Zayn, kış tatili için, Colorado'nun Aspen adlı ilçesinde, konaklamalık bir tatil yeri ayarlamıştı. Bugün 31 Aralık'tı. Oraya, yeni yıla girmeden varmayı ve yeni yılı da orada kutlamayı planlamıştık.

Otelin içinde jakuzi ve havuz da olduğunu öğrendiğimde, bavula birkaç tane bikini ve mayo sıkıştırmıştım. Uçuş beş saat sürecekti. Havalimanından, bizi Zayn'nin kiraladığı bir otobüs alacaktı ve konaklama yerine götürecekti. Aspen-Pitkin Ülkesi Havalimanı'na ulaştığımızda, çıkış işlemlerini halledip, plakasını öğrendiğimiz otobüsü bulduk. Şoför, bavullarımızı aldı ve içeri girdik. Dağın tepesindeki konaklama yerine varmamız yarım saat sürmüştü. The Little Nell, beş yıldızlı, çok tatlı bir oteldi. Zayn, fazla basına sızmayalım diye, çok lüks bir otelde kalmamızı istememişti, ancak burası zaten müthişti. İnternetten bütün resimlerine bakmıştım. Otel odasında, şömine bile bulunuyordu. Ayrıca kendimize ait, bir bar köşesi vardı ve sıcak şaraplarının da çok iyi olduğu yazıyordu yorumlarda. Ilık havuzu, dağlara bakan, enfes bir manzaraya sahipti.

Otobüsten indikten sonra, şoför bavullarımızı çıkardı. Otelin girişindeki bellboy, bize yardımcı oldu ve lobiye adımladık. Konaklamanın içi sıcacıktı. Üzerime kalın bir kazak ve kar montuyla, kar pantolonu giymiştim. Ayaklarımda da kürklü çizmeler vardı. Dışarısı buz gibiydi, burnum kızarmış olmalıydı soğuktan.

"Merhaba, Bay Malik ve Bayan Collins," diye bizi karşıladı resepsiyonist kadın. Oda anahtarımızı bize uzattı. "Bellboy size yardımcı olacaktır. İyi tatiller dileriz."

Zayn, nazikçe gülümsedi ve beni belimden yakaladı. Son zamanlarda oldukça düşünceli ve kibar bir erkek arkadaşa dönüşmüştü zaten. Bellboy, asansörün çağırma tuşuna bastı. Bavullarımızı, kalacağımız otel odasına çıkarttığında, Zayn cebinden aldığı cüzdanından, adama bahşiş uzattı. "İyi tatiller, efendim." Bellboy, asansöre doğru ilerlemeye başladı. Ben ise, gözlerimi hala odanın içinden ayıramıyordum. Eh, buraya oda demek haksızlık olurdu; burası daireydi bildiğiniz.

"Sözde lüks bir yer olmayacaktı, Malik," güldüm alayla, "ama bulmuşsun beş yıldızlı oteli."

Beni belimden tuttu ve kendine yaklaştırdı. Bakışları dudaklarımdaydı. "Size layık bir tatil olsun istedim, bayan."

Dudaklarına uzanıp, onlara kısa bir öpücük bıraktım. "Çok cömertsiniz, bayım," kıkırdadım.

"Bavulları açalım da, biraz soğuk havanın keyfini çıkaralım." Zayn, geri çekildi ve bavulunun yanına gitti. Ben de onu takip ettim. Yatak odasında bulunan gardırobun kapağını çektim ve bavulumun içindekileri, dolaba dizmeye koyuldum. İşimiz bittiğinde, -ki Zayn'ninki benden on dakika önce hallolmuştu- odamızdan ayrıldık.

"Kayağı yarın yapsak?" diye sordum, esneyerek, "yol yorgunuyum. Sıcak bir şeyler içip, ısınabiliriz."

Gülümsedi. "Tamam, güzelim."

Lobiye vardığımızda, Oturma Salonu yazan tabeladan, koridora giriş yaptık. İçeride bir bar tezgahı ile koltuklar vardı. Duvarlar camlardandı ve bir köşede de, dışarıya açılan kapısı duruyordu. Camların ardı, karlarla örtülüydü. İnsanlar, kayak takımıyla geziyordu. Dağın tepesine çıkan teleferik dahi gözüküyordu buradan.

"Sen otur, ben ikimize sıcak şarap alıp geliyorum," dedi Zayn, beni boş bir koltuğa yönlendirerek. Dediğini yapıp, şöminenin önündeki beyaz, uzun koltuğa oturdum. Zayn, kısa süre içinde geri geldiğinde, elinde tuttuğu kadehlerden birini bana uzattı.

The Love Is Between Us Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin