Altı yaşındaki bir çocukla ne yapılırdı?
Bana kalırsa, kesinlikle altı yaşındaki bir çocuk Zayn Malik'in ellerine verilmezdi. Çünkü Zayn Malik, o altı yaşındaki minik çocuğu ZSL Londra Hayvanat Bahçesi'ne götürebilirdi. Ve ürkek Dakota Collins bu teklife dudak bükebilir, ancak Zayn Malik tarafından ikna edilebilirdi.
Pekala, işin özü birkaç saattir -dakika olmasını isterdim- bu büyük hayvanat bahçesinde tıkılı kalmıştım. Trevor'ın vahşi hayvanlara olan ilgisi ve Zayn Malik'in bu konudaki hevesi durumu benim açımdan iyi hale getirmiyordu. Birkaç saat içinde, neredeyse tüm hayvan çeşitleriyle haşır neşir olmak zorunda kalmış, Zayn ve Trevor'ın zoruyla onları beslemiştim bile. Üstelik, beslediğim şeyler bir zebra ve aslandan oluşuyordu! Yani zebra oldukça sevimliydi ama, aslan asilliği ve yırtıcılığıyla beni yemek istiyormuş gibi bakıyordu.
''Şunlara bak, Zayn!'' diye seslendi Trevor, parmağıyla flamingoları işaret ederken. ''Pembe kuşlar!''
Zayn Malik, son birkaç dakikadır yaptığı gibi ona tekrar güldü. ''Hayır Trevor, onlara flamingo deniyor.''
''Ben acıktım,'' diyerek araya girdim, karnımı ovuştururken. ''Açım ben, aç! Artık gidelim şuradan,'' inledim. Buraya gelmeden önce bir kafede kahvaltı etmiştik ancak, o kahvaltının üzerinden geçeli üç saat oluyordu. Üç saat acıkmam için yeterliydi. Zayn, elindeki meyan kökü şekerlemelerinden uzatınca, gözlerimi 'cidden mi?' dercesine büyüttüm.
Tepkimin ardından, kol saatine göz attı ve başını salladı. ''Haklısın, hadi bir şeyler yemeye gidelim.''
Bakışlarımı yukarıda buluşturup gözlerimi yumdum. ''Teşekkürler Tanrım.''
Zayn, kaşlarını çatarak ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalıştı, hemen sonra yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirdi. ''Neden yanımda Niall varmış gibi hissediyorum?''
Normal bir şeymiş gibi omuz silkip ilerlemeye başladım. ''Belki de hamileyimdir.''
Zayn, ifadesizce duraksadı. Dediğim şeyi ciddiye almış olamazdı değil mi? ''Doğru mu-
''Tanrı aşkına Zayn, elbette hamile falan değilim,'' diyerek koluna girdim ve onunla birlikte hayvanat bahçesinin çıkışına doğru yürümeye başladım. Trevor, etrafındaki vahşi hayvanları hayranlıkla incelemeye devam ediyordu.
Zayn, bir süre sonra elindeki paketin içinde son kalmış meyan kökü şekerlemesini dudaklarımın arasına sıkıştırdı. ''Yine de atıştırmak istemişsindir diye düşündüm.'' Az önceki garip davranışlarını üzerinden hızlıca attığı için memnun oldum ve dudağımın arasına sıkıştırılan meyan kökü şekerlemesinden bir ısırık aldım.
***
Westfield Alışveriş Merkezinde, Yo! Sushi'de yediğim lezzetli bir çin yemeğinin ardından, Trevor'ın isteği üzerine onu Kidzania'ya kaydettirmiştik. Uçak görevlisi gibi giyinmiş bir bayan -konsept böyleydi-, Kidzania'nın çocuklar için yapılmış minyatür bir dünya olduğundan ve çok yararlı faaliyetleri olduğundan söz etmişti ki dinlediğim sadece bu kadarıydı. Daha çok Zayn bu konu da bilgi edinmek istemişti. Sanırım minyatür dünyalar onun ilgisini çekiyordu.
Zayn ile birlikte, yürüyen merdivenlerden çıktıktan sonra gelişigüzel ilerlemeye başladım. Bakışlarım Tiffany&Co mağazasının siyah girişine kaydığında, aklıma Zayn ile burada yaptığımız konuşma geldi. Sanırım Perrie'ye nişan yüzüğü alacağı konusunda yanılmıştım, Zayn boynumda asılı duran gümüş kolyeyi burada yaptırmış olmalıydı.
Sağıma baktığımda, bu sefer de Hairhouse Warehouse ile karşılaştım. Pekala, neden eskiyi hatırlatacak her şey Westfield Alışveriş Merkezi'nde bulunmak zorundaydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Love Is Between Us
FanfictionBir aktris. Filmleri gişede kuyruk oluşturuyor, sıkça imza törenine gidiyor, milyonlarca hayranı var. Bir gazeteci onu görüyor ve soruyor: ''Bize aşkı tanımlar mısınız, Bayan Collins?'' Gülümseyerek gazeteciye dönüyor ve cevaplıyor. ''Aşk, sadece...