39. Bölüm | "Son sahne"

158 13 1
                                    

Temmuz ve Ağustos ayı su gibi akıp geçmişti. Bu süreçte, Zayn -cezamızın tamamlanışı ile beraber- yönetim ile arasını düzelterek Where We Are Tour'daki yerini garantilemişti. 1 Temmuz, yani doğum günüm, setteyken kutlanmış, -üzerinde 'İyi ki doğdun, Duck' yazan ve Harry'nin fikri olan-  çikolatalı bir pasta kesilmiş, sonra da mumlar üflenmişti. Bir ay sonra, Liam'ın doğum günü de çocukların evinde, bir havuz partisiyle geçmişti. Topluluk içinde birkaç öpüşmeyle ve baş başa gittiğimiz sinema randevularıyla da Zakota çiftinin geri döndüğünü tamamen  açıkladıktan sonra, 23 Temmuz'da topluca bir grup kuruluş partisi yapılmış ve bu esnada da paparazziler tarafından haber olmaya devam etmiştik. Zayn ile ilişkim birkaç ay önceki kadar sahte hissettirmese de, bu şey konusunda biraz fazla acemiydim hala.

Onun dışında, Louis ve Elanour'un birlikteliklerini kutlayan minik bir parti düzenlenmişti geçen gün ve bu partiye, Niall, Amy ile beraber katılarak bizi -en azından beni- biraz şaşırtmıştı. Son zamanlarda hep birlikteydiler ve aralarındaki ilişkinin arkadaşlıktan fazlası olabileceği hakkında şüpheleniyordum doğrusu.

Telefonuma girdim ve Twitter'ı açıp Zakota hashtag'iyle atılmış tweetleri okumaya koyuldum.

@NormanJens1D: #ZAKOTA döndü!

Tweete bağlı bir resim vardı, ki bu resimde sinema çıkışında öpüşüyorduk.

@MacyMatts_: Iyy, #Zakota tekrar gündemde. Bıktım şu saçma reklam ilişkisinden!

Göz devirdim. Gerçi hoş, iç sesim dururken birkaç nefret edenin canımı sıkması pek de mümkün değildi o kadar. İç sesim bile pek haz etmiyordu benden.

Tam üstüne bastın, bebek! diye güldü arsızca.

İç çektim ve telefonumu yatağa atıp üstümü giyinmeye devam ettim.

Setlere döner dönmez, Charlie, film jeneriğini hazırlamaya başlamamız gerektiğini bildirdiğinde, Zayn araya girip ona montaj ile birleştirdiği ve ikimizin düeti olan Paint It Black'in seçilmesini ısrar etmişti. Sinir problemlerini göz önüne aldıklarından olsa gerek, fazla uzatmamışlardı onlar da. Öte yandan, kapak fotoğrafı çalışmaları da bunun ardında geliyordu elbette. Joanne, Veronica ile birlikte bir ara fotoğraf çekimlerini ayarlayacağını söylemişti.

Sahneler oldukça hızlı çekilmişti ve Charlie bugün henüz oynanmamış son yirmi dakikayı kaydedecekti. Bu sahnenin provalarını yarım yamalak yapmıştık ama son replikleri okuduğumda kalbim sıkışmıştı resmen.

Oynadığım karakter, Dakota Ryder, bir dansçıydı ve Paris'te eğitim almaya gitmişti, ki bu süreçte de Zayn'in oynadığı karakter kızın peşini bırakmamıştı. Aralarındaki çekim, onları hep bir araya getirmeye devam ediyordu. Öyle ki, Zayn Dakota'nın hakkında bir şeyler öğrenmek için ağabeyi Liam'dan yardım dahi almıştı. Tıpkı.. Bella'yla kurduğu iş birliği gibi.. pekala, bunu düşünerek kafamı dağıtmamalıyım ve rolüme odaklanmalıyım.

Son sahne, bir mezuniyet balosuydu. Lisenin bahçesinde yapılıyordu ve sadece son yirmi dakikasını çekmemiştik, ki bu sahnede üzerimde -ilk çekimlerdeki ile aynı olan- kırmızı elbiseyle okuldan içeri adımlayacaktım.

Aklıma doluşan düşünceler, heyecandan midemi tepe taklak etmeyi başarmıştı. Üzerime ince bir bluz ve kahverengi bir şort geçirmeye karar verdikten sonra, kot kumaştan çantamı omzuma astım ve ayaklarıma da rahat spor ayakkabılarımı giydiğim gibi, sıcak ve beni güvende hissettiren odadan -ne yazık ki- ayrıldım.

Ah, asıl New York'taki kendi dairemi özlüyordum. Oradaki rahatlık hiçbir yerdeydi.

Zayn'in koynu hariç, dedi iç sesim gülerek, unutma bunu sakın.

The Love Is Between Us Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin