Zayn'in bahsettiği eve geldiğimizde bana bir oda verdiler ve oraya yerleştim. Ev iki katlıydı ve büyük bir bahçesi vardı. Girişinde de bir güvenlik bulunuyordu. Harry, güvenliğin Vincent olduğunu söyleyerek bizi tanıştırmıştı kısaca.
Ayrıca tahminlerimde doğru çıkmıştı, Londra'nın her yeri bembeyazdı. Üstelik kar atıştırmaya devam ediyordu. Ailemi ziyaret etme işini biraz erteleyecektim galiba. Odamdan çıktığımda karşımda Zayn'i gördüm. ''Bende seni çağırmaya geliyordum,'' dedi sakince.
Ona anladığımı belirtmek için başımı salladım ve birlikte aşağıya indik. Çocuklar dışarıdan pizza sipariş etmiş, salonun ortasındaki büyük masanın etrafına dizilmişti. Zayn'le birlikte masanın etrafına geçtik.
Çocukların sohbetine kısa sürede katılmıştım ve birlikte mozerellalı pizzamızı yerken birbirimiz hakkında da bilgi sahibi olmuştuk. En azından ben onlar hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğumu düşünüyordum. Bir ara Joanne mesaj atıp her şeyin nasıl gittiğini sormuştu, ona çocuklarla iyi geçindiğimi söyleyerek cevap vermiştim. Şuan için burada kalıyordum ama ailemi ziyarete gidip birkaç gün boyunca da orada kalmayı düşünüyordum. Yemekten sonra ben daha fazla ayakta duramayacağımı fark edip çocuklara iyi akşamlar diledim ve yukarı çıktım. Odama girdiğimde duvarda asılı duran saate baktım. Henüz ona geliyordu ama çok uykum vardı, ya da belki sadece halsizdim. Bavulumu açtım ve içinden pembe bir gecelik çıkarıp üstüme geçirdim. Saçlarımı sıkıca tutan tokadan kurtuldum ve yatağın üstüne oturdum. Evimden uzakta, bu odada olmak beni yabancı hissettirmişti. Odaya yerleştiğimde etrafı inceleme zamanım olmamıştı, bu yüzden yatakta uzanır pozisyona geçerken bir yandan da etrafa bakınmaya başladım. Duvarlar gri renkteydi, yatak takımı ise bejdi. Eşyalar ahşaptı ve duvarların üstünde şuanda loş ışıkta seçemesem de birkaç çerçeve resim asılıydı. Sağıma doğru döndüm ve yastığa iyice sarıldım. Yabancı ortamda bulunduğumdan mı bilemiyorum ama o kadar halsiz olmama rağmen gözüme uyku girmemişti, birkaç dakika boyunca etrafı inceledim ve gözlerim bir süre sonra istemsizce kapandı.
Tekrar gözlerimi açtığımda üstümde bir yorgan seriliydi. Bunu yatarken örttüğümü hatırlamasam da uyku sersemi halimle üşüdüğümü fark edip örtmüş olabileceğimi düşündüm. Yatakta doğruldum ve baş ucundaki saate baktım. Gece ikiyi gösteriyordu. Odadan ayrıldım ve ses çıkarmamaya özen göstererek aşağıya indim. Salona bağlanan mutfağa girdiğimde aynı sessizliği korumaya çalışarak buzdolabını açtım ve soğuk su sürahisini çıkarıp dolaptan da bir bardak aldım. Suyu bardağa doldurup sürahiyi buzdolabına bıraktım. ''Seni de mi uyku tutmadı?'' Tanıdık ince sesi işitmemle anlık korkuyla arkama dönmüş ve mavi gözlerle karşılaşmıştım. Sudan bir yudum alarak ona başımı salladım. ''Galiba.'' Sesim yorgunluk sebebiyle, su içmeme rağmen boğuk çıkmıştı. Louis, elinde tuttuğu bir tabak çerezi tezgaha bıraktı. ''Bende uyuyamayınca kendimi oyalayacak bir şeyler hazırlamıştım.'' Gülümseyerek tezgahın etrafındaki bir tabureye oturdu. ''Uyuyacak mısın?''
Louis'e başımı iki yana salladım ve bende karşısına oturdum. Dört saatlik uykum beni idare ediyordu. Önümde duran çerezden bir parça alıp ağzıma attım. ''Sen ne zaman uyandın?''
''Birkaç dakika olmuştur,'' dedi düşünceli bir tavırla. ''Eleanor'la konuşuyordum. O da bu sabah geliyor buraya.'' Bu habere sevinmiştim. Evde tek kız olma durumu biraz garip hissettiriyordu. Beni anlayacak bir hemcinsime ihtiyacım vardı.
Gülümsedim. ''Bu harika.''
''Sizin..'' dedi bir süre sonra. ''Zayn'le..ilişkiniz mi desem? Nasıl gidiyor?'' Onun bu ne diyeceğini seçemeyen haline istemsizce gülmüştüm. Ama Zayn'le bugün neredeyse hiç konuşmamıştım havaalanındaki kafeterya sohbetinden beri. Onun bu tuhaf davranışları beni üzüyordu. Gülümsemesini istiyordum. Acaba Perrie için mi üzülüyordu? Eleanor onun için üzülüyor gibi göründüğünü söylemişti. Bu doğru olabilir miydi? İçimde nedensizce bir boşluk oluştu ve bunu yok etmek için kafamı iki yana salladım. Louis'e dönüp cevap verdim. ''Aslında gitmiyor gibi.'' Bana kaşlarını kaldırdı. ''Onun eski kız arkadaşından dolayı üzüldüğünü düşünüyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Love Is Between Us
FanfictionBir aktris. Filmleri gişede kuyruk oluşturuyor, sıkça imza törenine gidiyor, milyonlarca hayranı var. Bir gazeteci onu görüyor ve soruyor: ''Bize aşkı tanımlar mısınız, Bayan Collins?'' Gülümseyerek gazeteciye dönüyor ve cevaplıyor. ''Aşk, sadece...