Sabah, telefonumdan yükselen alarmın sesiyle uyandım. Gözlerimi ovalayarak açtım ve yatakta oturur pozisyona geldim. Baş ucumdaki dijital saatim 07.34'ü gösteriyordu. Mayışık ruh halimden arınmak için üstümdeki geceliği sıyırdım ve kendimi banyoya kapattım.
Yaklaşık on beş dakika içinde, kısa süren duştan çıkmış ve gardırobumun önünde giyecek düzgün bir şeyler aramaya başlamıştım. New York, bıraktığım serinliğini korumaya devam ediyordu. Üstüme hızlıca mavi kot gömlek ve altıma da siyah kot pantolon geçirdim. Ardından gardırobumdan yün, mor, yeşil ve pembe soyut desenleri olan hırkamı çıkarıp koluma astım ve son olarak boynuma bir kolye takıp odadan telefonumla birlikte ayrıldım. Bu sefer kendime kahvaltılık bir şeyler hazırlamalıydım çünkü midem resmen hazır yemeğe karşı bağ oluşturmuş gibiydi. Mutfağa girdim ve dolaptan bir tava ve camdan büyük bir kase çıkardım, ardından buzdolabından iki yumurta, süt kutusu ve dolaptan da unu aldım. Tezgaha malzemeleri yerleştirdikten sonra, un, süt ve bardağa doldurduğum suyu kaseye döktüm ve hızlıca karıştırdım, sonra yumurtaları kasenin kenarında kırıp kaseye ekleyip tekrar çırptım. Tavanın üstüne, ocağın altını açıp yerleştirdikten sonra margarini koyup erittim ve karışımı tavaya yuvarlak olacak şekilde döktüm.
Krep piştikten sonra onu tabağa aldım ve tezgaha koyup sandalyeye oturdum. Yalnız başıma yaşadığım için çoğunlukla da yalnız başıma yemek yerdim. Son durumlardan emin olmak için, tekrar telefonumdan twitter'a bağlandım ve bir yandan, tavanda asılı duran televizyonu açtım. Telefonumdan tweet okumaya devam ediyordum. Neyse ki bu yolladığım tweet'ten sonra etraf biraz daha durgunlaşmıştı. Merakıma yenik düşerek Zayn'in profiline baktım. Beni takip ediyordu, öyle mi?
Tweet'lerinde göz gezdirmeye devam ederken, televizyonda ki şey ilgimi çekmişti ve bakışlarım ekrana kaymıştı.
''Merhaba, Bay Malik,'' dedi gazetecilerden biri. Zayn, parmağı arasına sıkıştırdığı sigarasından son bir nefes alıp onu yere attı ve gazeteciye döndü. ''Merhaba?''
''Dakota ile oldukça yakınsınız, sanırım,'' dedi bu sefer biraz imayla. ''Aranızdaki ilişkiyi bize açıklamayacak mısınız, Bay Malik?''
Zayn sakince gülümsedi. ''Çok komiksiniz, çocuklar..ama inanın. Bunu zaten çok yakında öğreneceksiniz.'' Sonra yüzüne alaycı bir ifade koydu ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Ekranda, sarışın bir kadın belirdi ve konuşmasına devam etti. ''Ünlü pop yıldızına bakılırsa, ilişkilerini henüz açıklamaya hazır değil gibiler. Dakota Collins, dün gece attığı tweet'e göre aralarında henüz bir şey olmadığını söylüyor.'' Ekranda benim tweet'im belirdi. ''Ve sanırım hayranlardan aldığı kötü içerikli mesajlara biraz alınmış gibi.'' Gözlerimi devirip televizyonu kapattım. Hala nasıl da yazabiliyorlardı?
İştahımın kaçtığını anlayıp krepin geri kalanını çöpe döktüm ve tabakla bardağı bulaşık makinesine dizdim. Mutfaktan çıktığım sırada kapının zili çaldı ve oraya yöneldim. Kapının kilidini çevirdim ve araladım. Önümde az önce ekranda gördüğüm, Zayn Malik vardı. Saçlarını yukarı doğru kaldırmıştı, üstünde kahverengi bir ceket ve altında siyah, tüm bacağını sıkıca saran skinny pantolonu vardı. Onu incelemeyi kesip gülümsedim. ''Merhaba.'' İçeriyi işaret ettim. ''Sanırım biraz erken geldin. İstersen içeri geçebilirsin?''
Ne yapıyordum böyle? Hakkımızda çıkan haberlere bir yenisini eklemeye falan mı çalışıyordum? İyice sersemleşmiştim.
Zayn, elini kaldırıp reddedercesine salladı. ''Yo, yo. Erken geldim çünkü belki yol boyunca konuşuruz, ne dersin? Hakkımda kötü düşündüğünü biliyorum, bu düşünceni silmek istiyorum,'' dedi nazikçe. Şaşkınlıktan havaya kalkan kaşlarımı serbest bırakıp, onu onaylamak için başımı salladım. ''Hırkamı alıp geliyorum.'' Kapıyı aralık bıraktım ve tekrar mutfağa girip, sandalyeye bıraktığım hırkamı üstüme geçirdim ve telefonumla anahtarımı cebime atıp, Zayn'le daireden ayrıldım. Bir süre sonra apartmanın otoparkına park ettiği beyaz audi'sine atlayıp uzun sürecek olan yolculuğa çıkmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Love Is Between Us
FanfictionBir aktris. Filmleri gişede kuyruk oluşturuyor, sıkça imza törenine gidiyor, milyonlarca hayranı var. Bir gazeteci onu görüyor ve soruyor: ''Bize aşkı tanımlar mısınız, Bayan Collins?'' Gülümseyerek gazeteciye dönüyor ve cevaplıyor. ''Aşk, sadece...